Faiz koridoru ve öngörülebilirlik

2012 yılı para ve kur politikasını açıklayan Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, 2011 yılında esneklik ve belirsizliğin bilinçli bir şekilde artırıldığını, 2012’de esnekliğin devam edeceğini ama aynı zamanda para politikasında öngörülebilirliğin hızla artacağını söylemiş.

Öngörülebilirliğin artırılması konusunda söylediği tek şey ise “iletişim politikasının etkinliğini artıracak bazı yenilikler” olmuş. Belirtilen yeniliklere baktığınızda böyle bir amaca hizmet edemeyeceği görülüyor. Zaten dün Başçı’nın açıklamalarından sonra, piyasaların açıklamalara pek güvenmediği de ortaya çıktı.
Başçı, faiz koridorunun 2012 yılında da temel ve aktif bir politika aracı olarak kullanılacağını söylemiş. Faiz koridorunun bizatihi kendisinin belirsizliği artırdığı, öngörülebilirliğin önünde engel olduğu açık ve bu durumu piyasalar da çok açık biçimde görüyor.

Erdem Başçı’nın açıklamalarından ortaya çıkan başka bir sonuç ise Merkez Bankası küresel anlamda sıkıntıları kabul etmesine rağmen, içeriye dönük fazlaca iyimser...

Başkan Başçı, parasal sıkılaştırmanın enflasyon üzerindeki etkilerinin görüldüğünü belirtirken, yıl sonunda çift haneye çıkacak enflasyonun 2012 Mayıs ayında yeniden tek haneye ineceğini, yıl sonunda ise düşüşün hızlanıp, hedeflere yaklaşılacağını söylemiş.

Başçı enflasyon konusundaki sapmanın kurlar ve yapılan zamlardan kaynaklandığını belirtmiş. Tabii ki doğru ama kurların artışını ve zamları doğuran unsurların neler olduğunu, yeni yılda bunların sürüp sürmeyeceğini ise belirtmiyor.

Aslında kur rakamı vermiyor ama görünen o ki; Merkez Bankası kısa sürede örneğin dolar kurunun 1.65-1.70’lere inmesini bekliyor. Orta vadeli program hedeflerini referans verdiğine göre, 2012 yılı dolar kuru ortalamasını da 1.73 olarak baz almaya devam ediyor.

KURLARDA İYİMSERLİK

İyimserlik dediğimiz de zaten buralardan anlaşılıyor. Elbette piyasalar da kurların bu seviyede kalmayacağını bir süre sonra daha makul seviyelere inmesini bekliyor. Ancak anladığımız kadarıyla ekonomi yönetimi ve Merkez Bankası kurlardaki inişin, piyasaların beklediğinden çok daha kısa süre içinde gerçekleşeceğini düşünüyor.

Kurların bir süre daha bu seviyede kalması, belki daha yukarı çıkmasıyla, zaten yükselen kurların fiyatlara geçişkenliğinin daha da hızlanması bence sürpriz olmamalı. Enflasyon yükseldi diye başta elektrik olmak üzere gerekli, birikmiş zamlar yapılmadığı takdirde, Merkez Bankası belki enflasyonla mücadelesinde etkinlik kazanacak ama bunun da mali dengeyi bozacağı unutulmamalı. Bu takdirde zam yapılmamasının Merkez Bankası’na maliyetinin çok daha büyüyeceği gözden ırak tutulmamalı.

Ayrıca, İran’la ilgili olumsuz beklentiler nedeniyle petrol fiyatlarının yükseldiğini, çatışma halinde tüm dengeleri bozacak bir petrol fiyatı görmemizin mümkün olduğu unutulmasın.

Merkez Bankası iyimser, çünkü belli ki küresel sıkıntıya rağmen Türkiye’ye döviz girişinin süreceğini, büyümenin de belliki yüzde 3 civarına ineceğini düşünüyor. Belliki hükümetin büyümenin düşmemesi için çabalayacağını, gerekirse harcamaları ciddi biçimde artırabileceğini hiç pek hesaba katmıyor. Piyasaların bakışı açıklamadan sonra zaten belli oldu; mevcut para politikasının aynen süreceğini anlayınca moralleri bozuldu.

Bir kez daha yinelemekte fayda var; artacak harcamalar ve yapılmayan KİT zamları tehlikesi, yanı sıra çevremizde sıcak çatışma tehlikesi bulunuyor. Ayrıca Avrupa’daki krizin daha da büyümesi, sermaye açığının artması halinde Türkiye’ye sıcak para girişi ciddi azalabilir. Bu takdirde kurların, bırakın aşağı inmesini, daha da yükseleceğini de hesaba katmak gerekir.

Özetle, mevcut performans, ekonomi yönetimi ve özel olarak Merkez Bankası’nın, daha da büyüyecek riskleri yönetebileceği konusu, piyasada endişe yaratıyor.
Yazarın Tüm Yazıları