MERKEZ Bankası’nın son iki günde yaptığı açıklamalardan çıkardığımız sonuçlardan biri; bundan sonra artık yüksek oranlı faiz indirimlerinin olmayacağı yönünde. Piyasalar bundan sonra yarımşar puanlık iki indirim, yani toplam 1 puanlık daha indirim yapılacağı, daha sonra Merkez Bankası’nın indirimler açısından durması gerektiği görüşünde.
Merkez Bankası’nın dün yayınlanan Enflasyon Raporu’nda, gıda ve enerji fiyat tahminlerinin düşürüldüğünü, bu nedenle enflasyon tahminlerinin aşağı doğru revize edildiğini ve büyüme tahminlerinin önemli ölçüde düşürüldüğünü gördük.
Merkez Bankası dünkü raporunda 2009 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 7.6’den 6.8’e çekerken, 2010 hedefini de yüzde 6.1’den 5.8’e indirdi. Halbuki Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi 2009 için yüzde 7.5, 2010 için yüzde 6.5 idi...
İşte Merkez Bankası bu tahminlerine bakarak, son dönemde parasal genişlemenin beklenenin üzerinde gerçekleştiğini belirtiyor. Dolayasıyla artık yüzde 2 gibi yüksek oranlı indirimlerin görülmesinin çok zor olacağının da işaretini veriyor.
Buna karşılık bence Merkez Bankası yıl içinde üretimdeki gerileme devam ettiği takdirde, toplam 1 puanlık iki indirimle yetinmeyebilir. Durgunluk devam ettiği takdirde, artık yüksek indirimler olmasa bile, Merkez Bankası ileride de faiz indirimlerine devam edebilir.
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz bir soru üzerine, "Enflasyonun hedefin altında bir yerde tutturmanın maliyeti işsizlik ve toplam üretimden yaptığımız fedakarlıktır. Bunu istemiyoruz" şeklinde konuştu.
Bu sözler de Merkez Bankası’nın büyümedeki keskin düşüşlere tepki vereceğini, faiz indiriminin bu takdirde devam edeceğini gösteriyor. Ancak enflasyon raporunda da belirtildiği gibi; sadece parasal önlemler buna yetmez, mali disiplinin devam etmesi, yapısal tedbirlerin yerine getirilmesi ve AB ile yakınlaşma süreci gibi, genel çıpaların sağlamlaştırılması şart.
Ancak IMF ile anlaşma olmaz ya da daha fazla gecikilirse, zaten Türkiye’nin bundan sonra faiz indirimi yapması, büyüme ne kadar daralırsa daralsın, çok zorlaşacağını da unutmayalım.
Kriz 2008’de bile bütçeyi teğet geçmedi
TÜRKİYE Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) dün yayımladığı raporda, 2008’de bütçe hedeflerinin gerçekleştiği iddialarının doğru olmadığını, 2008’de son 9 yılın en kötü bütçe perfomansının yaşandığını belirtti.
Dolayısıyla "teğet geçti" denen küresel kriz, daha kriz etkilerinin çok küçük bir kısmının yaşandığı 2008 yılı bütçesini bile teğet geçmedi, ciddi biçimde vurdu. Bu da 2009 yılı bütçesi için hazırlanan rakamların güvenilmez rakamlar olduğunu gösterirken, krizin asıl etkisinin 2009 bütçesinde, hatta 2010 bütçesinde yaşanacağını da unutmamak gerek.
TEPAV, gerçek mali performansı gösteren program tanımlı/düzeltilmiş faiz dışı fazlanın başlangıç hedefinin neredeyse 14 milyar TL, gerçekleşme tahminin de 7 milyar TL altında kalarak 18 milyar TL olarak gerçekleştiğini açıklayarak, "Bu ise istikrar programları uygulamasına geçtiğimiz 2000 yılından bu yana sergilenen en kötü mali performansı işaret etmektedir" değerlendirmesini yaptı. Raporda, bütçede yıl içi yapılan saydam olmayan müdahaleler, bir defalık tedbirler ve benzeri işlemlerin dışarıda bırakılması sureti ile hesaplanan faiz dışı denge tutarının (program tanımlı/düzeltilmiş) GSYH’ye oranı yüzde 4’lerin üzerine çıkarken, bu oranın geçen yıl son dokuz yılın en kötü mali performansı ile yüzde 1.8’e indiği, KEY ödemeleri dahil edildiğinde yüzde 1.6’ya kadar düştüğü belirtildi.
TEPAV, "2008 mali yılı bütçesinde rastlanılan bu durum 2009 yılında bütçe tahminlerinin kredibilitesini de şimdiden risk altına sokmuş görünmektedir" derken, Maliye Bakanımız ne kadar inkar etse de, ciddi bütçe revizyonu kapıda...
Bence IMF anlaşması geciktikçe, yapılacak revizyonun boyutları da büyüyor...