Büyüme daraldıkça kaynak ihtiyacı acilleşiyor

KÜRESEL krizin gelişmiş ülkelere en önemli etkisi, büyüme oranlarını düşürmesi hatta ülke ekonomilerini resesyona itmesi olarak hissediliyor. Enflasyon da sorun ama, gelişmiş ülkeler için, ekonomik küçülmenin yanında şimdilik ihmal edilir bir düzeyde görülüyor.

Türkiye’de ise maalesef iki sorunu birden yaşıyoruz: Merkez Bankası beklenti anketlerinde hem enflasyonda artış beklentisinin, hem de büyüme oranlarında düşüş beklentisinin birlikte artmaya devam ettiği izleniyor.

Büyüme oranlarında zaten düşüş bekleniyordu ama dün gelen sanayi üretimi rakamları, bu konudaki sıkıntının beklenenden daha büyük olduğunu ortaya çıkardı. Geçtiğimiz eylül ayı için sanayi üretiminin, 2007 Eylül ayına kıyasla yüzde 1 daralması bekleniyordu. Dün çıkan veriler yüzde 1’lik beklentiye karşılık, daralmanın yüzde 5.5’e çıktığını gösterdi.

Mevsimsel etkilerden arındırıldığında bile veriler, eylülde sanayi üretiminin yüzde 2.8 gerilediğini gösteriyor.

İkinci çeyrekte ortalama yüzde 3.1 artan sanayi üretiminin, eylül verisiyle birlikte üçüncü çeyrekte yüzde 2.1 dar aldığı ortaya çıkmış oldu. Çeyreklik bazda, krizin etkilerinin yaşandığı 2001’in dördüncü çeyreğinden sonra, ilk defa böyle bir gerileme yaşandı.

Bu gerilemenin devam etmesi beklenirken, bence bu yıl sonu için tahmin edilen yüzde 3.5-4’lük büyüme rakamlarının bile revize edilmesi gerekecek. Bunun da ötesinde 2009 yılı için hükümetin belirlediği yüzde 4’lük rakamın, bence şimdiden hayal olduğunu söyleyebiliriz. Bence bu yılki büyüme rakamının yüzde 3’ü, 2009 yılı için ise yüzde 1.5’i aşması başarı sayılmalıdır.

Bu rakamların bize gösterdiği başka bir gerçek de "acil kaynak ihtiyacı" oluyor. Bu rakamları yorumlayan piyasa yorumcuları ve reel sektör temsilcileri, dış kaynak ihtiyacının acilleştiğini şimdi çok daha yüksek sesle dillendirmeye başlayacaklardır.

Çünkü her şey, bu arada hükümetin çok önem verdiği büyüme rakamlarına ulaşılmasının, en başta dış kaynak ihtiyacının teminine bağlı olduğu artık apaçık ortada.

Bütün umut G-20 toplantısına kaldı

HESAP apaçık ortada... Türkiye’nin yıllardır getirdiği büyük bir cari açık sorunu var. Şimdiye kadar cari açığın finansmanında sıkıntı çekilmedi ama bunun nedeni hem doğrudan, hem de kısa vadeli olarak yabancı sermayenin yüklü girişi idi...

Şimdi bu kaynak kesildi. Türkiye’nin, doğal olarak daralsa da, yine, önemli miktarda bir cari açık rakamını dış kaynakla finanse etmeye devam etmesi gerekecek. Yanı sıra reel sektörün yüklü dış borçları nedeniyle, dışarıya net sermaye transferi yapması da kaçınılmaz olacak.

Küresel ekonominin bugünkü durumunda kaynak temininin, siz faizlerinize ne kadar yüksek tutsanız da, artık çok zor olduğu ortada. Yabancı sermaye girişinde önemli rol oynayan özelleştirmeler de aynı nedenle büyük ölçüde sekteye uğrayacak.

Dış kaynak gelmedikçe, reel sektör ve mali sektör net borç ödeyici olduğu müddetçe, Türkiye’de döviz likiditesi sorunu olacak, bu da moralleri iyice bozacaktır. Unutmayalım ki; Türkiye’nin makro dengeleri düşük kur üzerine kurulu ve kurlar bütün bu nedenlerle çok yükseldiği takdirde, makro dengeler büyük ölçüde sıkıntıya girecektir...

Özetle; reel kesim ve mali kesimin üzerinde mutabık kaldığı konu, hükümetin biran önce önlemler alarak yüklü miktarda dış kaynak bulması, bunun için de IMF’yle fazla vakit geçirmeden kaynağa dayalı bir anlaşma imzalaması gerektiği...

Şimdiye kadar sayısız toplantı yapıldı ama somut adım atılmadı. Artık tüm umutlar, bu hafta sonunda Washington’da yapılacak G-20 liderler zirvesine bağlanmış durumda.

Bu zirveden somut, bir iyi haber gelmezse, işimiz çok zorlaşacak...
Yazarın Tüm Yazıları