PİYASALARIN beklentisi yüzde 0.5 idi ama bu köşede Merkez Bankası faiz indiriminin 1 puanı bulabileceği yönündeki tahminimi iletmiştim.
FED’in son sürpriz faiz indiriminden önce bu tahminim oluşmuştu ve dayandığım nokta da geçen ayki Merkez Bankası açıklamalarındaki iç talep ve enflasyon konusundaki iyimser yorum ve eğilimler idi.
Bence FED’in faiz indirimi 1 puanlık indirim kararını pekiştirdi, daha doğrusu 1 puanın üzerine çıkılıp 1.25’lik indirim yapılması konusunda Merkez Bankası’nı cesaretlendirdi.
Bu yüksek indirim kararı, bence riskli bir karardı. Aslında daha önce yapılan yarım puanlık indirim, bence 1,25’lik son indirimden daha sürpriz bir karardı.
Önceki gün Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun aldığı 1.25’lik indirim kararının riskli görmemin en büyük nedeni, kurlara ilişkin. Yani faizler ile döviz talebi arasında belirli bir denge var ve bu indirimle, dengeyi tehdit edecek düzeylere doğru indiğimizi düşünüyorum.
Bu indirimin siyasi baskı altında alınıp alınmadığı tabi ki tartışılacaktır. Bu tartışma doğal çünkü şimdiye kadar AKP Hükümeti, özellikle de Başbakan Erdoğan’ın Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda, aslında tüm bağımsız kurumlar konusunda, hiç hassas davranmadığı gibi, işine gelmediği zaman, bu kurumların başındakileri bile azarladığını biliyoruz.
Yanı sıra Merkez Bankası Başkanı’nın ara sıra Başbakan’ın Özel Konutuna giderek yaptığı görüşmeler, Merkez bankası’na yapılan siyasi atamaların yoğunluğu, Merkez Bankası’nın bağımsızlığını, dolayısıyla da itibarını zedelemek açısından büyük darbelerdi.
Merkez Bankası kriz sürecinde aktif rol alınca, bu durum hiçbir şey yapmayan, siyasi karar alamayan Hükümetin işine geldi. Son günlerde Başbakan birdenbire Merkez Bankasını sevmeye, Başbakana yakın medya kuruluşları bile hep ağır ifadeler kullandıkları Merkez Bankası Başkanı hakkında övücü sözler söylemeye başladılar.
İşte bu nedenle Merkez Bankası’nın aldığı yüksek faiz indirim kararına, piyasalarda "acaba siyasi bir karar mı" diye, şüpheyle yaklaşılmasını doğal saymak gerekir.
Bankalar sevindi ama...
BENİM düşüncem, bu kararın ardında önemli bir siyasi etki olmadığı yönünde. Genel olarak Merkez Bankası yönetiminin bu havaya sokulduğunu biliyorum ama son karara özel bir baskı olduğunu sanmıyorum. Bu kararların teknik olarak doğru olup olmadığını ise ancak önümüzdeki yıl ortalarında görme imkanımız olacak.
Bu karar bankacıları çok sevindirdi. Bir süredir bankaların yıl sonu bilançolarında yüksek karlar yazmak için, bu dönemde iyimser olma eğiliminde bulunacaklarını söylüyoruz. Bence böyle iyimser bir havada gelen yüzde 1.25’lik sürpriz faiz indirimi, bankaların yıl sonu bilançoları için, daha fazla kar yazmak için büyük bir imkan daha sağladı.
Bankalar yıl sonu bilançoları açısından bu yüksek faiz indiriminden memnun. Ancak bir yandan da faiz indirimlerinde artık fazla bir indirim imkanı kalmadığını da görüyorlar.
Bu konudaki kaygılarının kaynağı ise, faiz indirimlerinin fazla kaçması halinde dış kaynak girişi yani döviz arzının daha da kısılması...
İndirimi konuştuğum bir banka genel müdürü, bundan sonrası için artık fazla indirim imkanı kalmadığını söylediğimde, buna katıldığını, bundan sonra artık bu kadar yüksek indirimlerin olmayacağını tahmin ettiğini söyledi. Bundan sonra belki bir yarım puanlık indirim daha olabileceğini ama ondan sonra olursa, indirimlerin çeyrek- çeyrek gitmesi gerektiğini söyledi.
Bu da bankaların ileriye dönük olarak indirimler konusundaki kaygılarını açıkca gösteriyor.
Yani Merkez Bankası yönetiminin asıl sınavı şimdi başlıyor. Yerel seçimler nedeniyle bu yüksek oranlı indirimler devam ederse, siyasi kaygılar da haklılık kazanacaktır.