BELEDİYE hesapları altüst olmuş durumda. 29 Mart seçimlerinde görevi devralacak yeni belediye başkanları, bence, enkaz devraldıklarını görecekler ve Nisan başından itibaren bu yönde demeçler vermeye başlayacaklar. Yeniden seçilenler ise, bu hasarı düzeltmek için en azından ilk iki yıl önemli bir hizmet veremeyecekler.
Tabi ki Hükümet bu kez de genel seçimi düşünüp, kesenin ağzını 2010’da açmazsa...
Belediye hesapları, bir türlü sistem kurulmadığı için, çok geç yayımlanıyor. Ancak bu bile büyüyen hasarı göstermeye yetiyor. 2008’in ilk 9 aylık verilerine göre yapılan hesaplamalar ve şu anda yaşananlar, 2008 sonunda belediye hesaplarının çok daha fazla bozulacağını, 2009 Mart sonunda ise iyice kötüleşeceğini gösteriyor.
İşte bu nedenle, IMF de yeni stand-by anlaşmasında önemli bir şart olarak belediye hesaplarını gündeme getiriyor ve bu hesapların daha çabuk görülmesi, daha şeffaf olması ve bu yıl çıkan yasayla, bütçeden yapılan kaynak artırımının geri alınmasını istiyor.
2008 Temmuz ayında çıkarılan yasa ile bütçeden aldıkları pay önemli ölçüde artan belediyelere, bu da yetmedi. 9 aylık veriler belediyelerin emanet hesaplarının ciddi ölçüde büyüdüğünü yani ödemedikleri yükümlülüklerinin arttığını gösteriyor. Bu da yetmiyor belediyeler ciddi biçimde bankalardan borç almaya başladılar.
Belediye bütçe emanetleri 2008 Eylül sonu itibariyle, son bir yılda, 2,7 milyar TL’den yüzde 39 artışla 3,7 milyar TL’ye çıkmış. Mali varlıklar tablosunda ise takipteki alacakları yüzde 62 oranında artarak 2,5 milyar TL’den 4,1 milyar TL’ye çıkmış.
Yükümlülüklerini emanet hesabıyla artırdıkları yetmemiş, belediyelerin uzun vadeli banka borçları yüzde 133 oranında artışla 1.2 milyar TL’den 2.7 milyar TL’ye çıkmış.
Bence bu borç rakamı seçim geldiğinde çok düşük kalacak. Çünkü bildiğim kadarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin son çeyrekte Ziraat Bankası’ndan kullandığı yüklü miktarda krediler var. Hem de Hazine’nin Belediye’ye 2009’da yapacağı ödemelere mahsuben verilen yani bir tür Hazine garantili kamu bankası kredisi...
Özetle; seçim için yine, hem belediye hem de kamu bankaları hesapları hızla bozuluyor.
Hep denir ya; IMF istediği için değil, ülke çıkarları için belediye hesaplarına el atmak şart.
ARTIK KAYNAK DA YARATMIYORLAR
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) bütçe hesapları gibi belediye hesaplarını da yakından izliyor ve mali sapmaları tespit etmeye çalışıyor. Saydıklarımızın yanı sıra TEPAV’ın geçen ay yayımladığı belediye hesaplarından size bazı başlıklar:
2008 Eylül son itibariyle harcamalar enflasyon ve büyümenin çok üstünde arttı, bu kapsamda personel giderleri yüzde 23, mal ve hizmet alımları yüzde 22 artmış. Merkezi bütçeden sağlık harcamaları ayıklandığında, belediyelerin mal ve hizmet alımları kaleminden harcadığı para hemen hemen bütçe harcamalarına eşit düzeye gelmiş.
Sermaye giderleri ise son 4-5 yıllık dönemde zaten çok büyümüştü, son bir yılda yüzde 30 büyümüş. Yerel yönetimlerin 11.2 milyar TL düzeyindeki sermaye giderleri aynı dönemdeki 9.8 milyar TL’lik merkezi yönetim bütçe yatırımlarının üzerine çıkmış. Bunun da yarısı İstanbul ve Ankara belediyesi harcamaları, yarısı ise toplam 79 ile ait...
Harcamalardaki cari transfer kalemi, özellikle sosyal nitelikli hane halkına yapılan harcamalar nedeniyle, yüzde 28 oranında artmış, faiz harcamaları yüzde 63 büyümüş.
Bütçe gelirleri ancak yüzde 12.4 oranında artmış. Belediyeler kendi kaynak yaratmamış, merkezi bütçeden aktarılan kaynaklara çok bağımlı hale gelmiş. Bütçeden belediyelere aktarılan kaynak 2002 yılında 4.8 milyar TL iken 2008’de 22.2 milyar TL’ye çıkacak.
2008 Eylül sonu itibariyle belediye hesaplarında görülen bu bozulma, yılsonunda belki de katlanacak, bütçe ve kamu dengesini de daha fazla bozan boyutlara ulaşacak.