Paylaş
Aslında sadece Avrupa’nın değil, tüm küresel aktörlerin ödeyeceği faturaların da hala belli olmadığını söylemek daha doğru olabilir. Çünkü Avrupa’nın ödeyeceği faturanın diğer ülkelere nasıl yansıyacağı da, doğal olarak ortaya çıkmış değil. Yanısıra, kriz sona erdikten sonra bu kez küresel ekonomi normalleşirken, para politikaları eski haline dönerken ödenecek faturalar da olacak ve aslında bunların hepsi birden toplam faturayı verecek.
Dolayısıyla, 2008 yılında kriz belirginleşmeye başladığında yapılan, “Bu kriz çok uzun bir kriz olacak” tahminlerinin tuttuğunu, şimdiden söyleyebiliyoruz. Geçen gün IMF Başkanı Lagarde’ın “küresel ekonominin önünde daha çok bulutlar var” demesinin nedeni de bu.
Avrupa’da, son seçimlerden sonra oluşan Hükümet krizi nedeniyle Yunanistan’ın euro’dan çıkacağı yönündeki spekülasyonlar epeyce arttı. Yine Fransa’daki seçimden sonra yeni Başkanın, Almanya ile yeniden masaya oturacağı ve şartların yumuşatılmasını isteyeceği haberleri de piyasaları tedirgin ediyor. Almanya’da genel seçime daha 1 yıl var ama geçen hafta sonu yapılan yerel seçimlerde Merkel’in büyük bir yenilgiye uğraması, Merkel’in de bundan sonra ekonomi politikalarını gözden geçirebileceği yorumlarına neden oluyor.
Yunanistan euro’dan çıkacak spekülasyonları artarken, bankacılar hala buna “düşük bir ihtimal” olarak bakıyorlar. Yunanistan’ın eurodan çıkmasının başta kendisi olmak üzere hiçbir ülkeye yaramayacağını kaydeden bankacılar, “Bu tür spekülasyonlara ihtiyatlı bakmak lazım. Aklın yolu Yunanistan’da eninde sonunda kurulacak hükümetin, yeniden masaya oturup, belki şartları yumuşatarak girilen yola devam etmesi olacaktır” diyorlar. Aynı şekilde Fransa’dan da fazla bir çatlak ses çıkmasını beklemiyorlar.
Elbette bankacıların bu tahminleri, ekonomik analizler sonucu yapılan tahminler. Yani politikacıların işinin belli olmayacağını, kendi çıkarları için ülkeyi tehlikeye atma ihtimalleri bulunduğunu da akılda tutmak gerekiyor.
Öyle ya da böyle, Yunanistan euro’dan çıksa, bu çıkışa başka ülkeler katılsa da, ya da tam tersi euro birliği sonunda korunsa da, Avrupa’da henüz kriz faturasının çıkmadığı çok açık. Daha alınacak epeyce yolun olduğu da gün geçtikçe ispatlanıyor.
ABD’deki iflasların ardından Avrupa’nın hiçbir şey yokmuş gibi davranması, üzerine ABD’lilerin “Avrupa da bedel ödemek zorunda” dediğini hatırlıyorum. İşte şimdi o noktaya geliyoruz. Daha sonra belli adımları atmış olsa da, açık ki; yeni adımlar gerekecek, Avrupa’ nın ödeyeceği bedel bununla sınırlı olmayacak.
TÜRKİYE’Yİ ETKİLEYECEK
Ama fatura daha ne kadar büyüyecek, faturayı kim ödeyecek, faturayı nasıl ve ne kadar küresel sistem içindeki diğer ülkelere aktaracaklar, bunların yanıtları hala verilemedi.
Avrupa’daki sıkıntılar, ödenmeye başlanan siyasi faturalarla, seçimler sonucu çekilen hükümet sıkıntılarıyla sınırlı değil. Haziran sonu itibariyle bankaların sermaye açıkları çıkacak ve ciddi radikal kararların alınması gerekecek Zaten şimdiden, İspanya başta olmak üzere, bankaların sıkıntıları piyasaları etkilemeye başladı.
Belki yıl ortası geldiğinde, banka sermaye yeterlilikleri için 6 ya da 1 yıllık erteleme kararı verilme ihtimali artıyor. Ancak erteleme olsa da, buradan kaynaklanacak artı sıkıntılar gelecek. Peki bunlar Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Türkiye henüz çok etkilenmedi. Sorunlu ülkelerdeki mevcut sıkıntılar belki şu anda bizi fazla etkilemiyor ama Almanya etkilenmeye başlarsa işte o zaman bize de etkisi büyük olur.
Ne kadar düşse de, cari açığın hala milli gelirin yüzde 9’u düzeyinde olduğunu, Avrupa’daki sıkıntının sermaye akımlarına etki etmesi halinde, bundan büyük zarar göreceğimizi hep akılda tutmamız gerekiyor.
Bu, kısa vadeli etki. Orta ve uzun vadede ise hala küresel krizin bitmediğini hatırlayalım.
Paylaş