MALİ Kural’la ilgili tartışmalar gün geçtikçe iyice netleşiyor. Mali Kural’ın ertelenmesinin Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kararı olduğu kesinleşirken, 2011 bütçesi için piyasalarda hala var olan, “Acaba Ekim’de TBMM açıldığında yine gündeme gelir mi?” umudu da, Başbakan’ın açıklamalarıyla artık kesin olarak yok oldu.
Özetle; mali kuralsızlığın bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın kararı olduğu kendi ağzından kesinleşirken, doğal olarak mali kuralsızlığın çıkaracağı faturanın muhatapı da belli oldu. Dün IMF’den, açıklanacak olan kapsamlı değerlendirme raporundan önce yapılan duyuruda, “Türkiye’nin Mali Kural ile ilgili fırsat penceresini kaçırdığı” yorumu yapıldı. Bununla birlikte Mali Kural’ın gecikmesi halinde Hükümetin mali disipline bağlılığına yönelik güvenin azalacağı ifade edildi. Raporun yayımlanmasıyla IMF’nin Türkiye ekonomisine, Mali Kural’a ve ertelenmesine nasıl baktığını daha detay biçimde öğreneceğiz. Bununla birlikte kaçırılan fırsat penceresi ne olabilir diye baktığınızda ise bunun adına “kalıcı mali istikrar” veya “yeniden büyümeyi sağlayacak, krizden çıkışta Türkiye’yi şanslı konuma getirecek mali istikrar” diyebiliriz, belki de... Rapor içeriğine ilişkin yapılan açıklamada döviz rezervlerinin artırılması için günlük döviz alımlarının devam ettirilmesi gerektiği belirtilirken, ithalata olan bağlılığı azaltmak için kararlı yapısal reformlar gerektiği de kaydedildi. Özetle, 4. madde konsültasyonu sonuç raporunda IMF’nin, şimdiye kadar Türkiye ekonomisinde elde edilen kazanımların yanı sıra, önümüzdeki döneme ilişkin risklere de daha detaylı biçimde girmesi bekleniyor. Bu risklerin başında da belli ki mali kuralsızlık gelecek. IMF’nin bu raporlarının daha çok uluslar rası yatırımcılara dönük olduğunu, ülke ekonomileriyle ilgili piyasalara sinyal verdiğini unutmayalım. Sıcak paranın çok yüksek olduğu böylesine bir dönemde uluslar arası camiaya sunulacak ekonomik risklerin başında mali kuralsızlığın gelecek olması, bence başlı başına önemli bir risk. Özetle; mali kuralsızlığın faturasını yakın zamanda görmeye başlayacağız. HÜKÜMETİN EKONOMİYE BAKIŞI Başbakan Tayyip Erdoğan önceki gece NTV’de yaptığı söyleşide Mali Kural’ın ertelenmesinin kendi kararı olduğunu açıkladı. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın bu yasayı çok istediği hatırlatıldığında ise “Başbakan nihai kararı verir” diye kestirdi attı. Mali Kural için Başbakan’ın “IMF’den sıyrılan Türkiye’nin kendi içinde bir IMF oluşturmasının anlamı olmadığını” söylediğine şahit olduk. Yatırımların süratle yapılması gerektiğini, aksi halde kalkınma ve büyümenin hızlandırılamayacağını kaydeden Başbakan Erdoğan, “Mali Kural yasalarla niye dayatsın? Şu an dursun, erteleyelim, bunu daha sonra gündemimize alalım. Ama biz şu anda tam sıçramayı yapacağımız bir dönemde kendimizi bunlarla bağlamayalım. Çünkü Türkiye’nin yatırımlarla ayağa kalkması lazım” şeklinde konuştu. Bu sözler bence Başbakan’ın, dolayısıyla da kendi de kabul ettiği gibi son kararı veren kendisi olduğu için, Hükümetin, ekonomiye nasıl baktığını açıkca ortaya koyuyor. Başbakan’ın önümüzdeki dönem ekonomide gaza basacağı ve mali istikrarın öncelikli bir hedef olmayacağı da, bence artık açıkca gözüküyor. Tabi ki bu süreçte Başbakan mali istikrarı önde tutan bakanlarla değil de, her dediğini yapacak, harcamaları artıracak bakanlarla yola devam etmek de isteyebilir... Mali Kural’ı kalıcı istikrarın bir aracı olarak görmek yerine “Elimizi kolumuzu bağlayan yerli IMF” diye görmek, küresel ekonomideki mevcut belirsizlik ortamında ne gibi sonuçlar doğuracak, hep birlikte yaşayıp göreceğiz...