DEVLET Bakanı Mehmet Şimşek, bu kez IMF ile anlaşmanın kısa sürede yapılacağını tahmin ediyor. Şimşek, kendisinin 3 yıl vadeli bir stand-by anlaşmasından yana olduğunu, çünkü süre uzadıkça yapısal tedbirlerin daha sağlam uygulanıp, mali istikrarın daha kalıcı biçimde sağlanacağını açık açık söyledi. Ancak buna rağmen IMF’in geliş tarihi, anlaşmanın süresi konusunda şimdiden kesin bir şeyler söylemenin de yanlış olacağını belirtmeden edemedi.
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, Londra’daki G-20 Zirvesi’nin dönüşünde, önceki gün Ankara’da bir grup gazeteci ile sohbet toplantısı yapıp, hem Zirve’de alınan kararlar ve konuşulanlar hakkında bilgi verdi, hem de IMF ile ilişkilerin geldiği noktayı anlattı.
Şimşek’in IMF’in istekleri konusunda kamuoyunda yanlış izlenim olduğunu, IMF’in ille de şu önlem diye ısrar etmediğini, seçeneklere her zaman açık olduğunu belirtmesi dikkat çekiciydi. Yaptığımız bu sohbette Şimşek’in IMF ile anlaşma konusunda üzerinde varolan siyasi baskının seçimlerin geçmesiyle azaldığını, artık daha teknik konuşmalara girmeye başladığını gözledik.
Bu baskının ortadan kalkması bence ekonomi yönetimi açısından olumlu olacak. Çünkü bakanlığından önce teknik yönüyle bildiğimiz Şimşek, yeni girdiği politikada, belli ki kendisi öyle yönlendirildiği için, şimdiye kadar fazlasıyla siyasi bir tavır ortaya koydu. Bence bu kadar politik davranmasına gerek yoktu, umarız bundan sonra teknisyenliğini öne çıkarır.
Çünkü teknik konulara girdiğinizde, Şimşek’in hem IMF konusunda hem Türkiye ekonomisi konusunda çok daha rasyonel konuştuğunu da gözlemliyorsunuz. Örneğin, Şimşek’in son haftalarda küresel ekonomide yaşanan olumlu havanın geçici olduğuna inandığını söylemesi, özellikle ABD’de batışlara izin verilmemesinin sıkıntıyı büyüttüğünü kaydetmesi, tam da bu nedenle küresel krizin bir süre daha devam edeceğini tahmin ettiğini belirtmesi, bence teknisyenliği ortaya çıktığında olaya daha objektif baktığının da birer göstergesi idi.
Yine canlandırma paketleri ile sağlanan mali gevşemenin daha sonra geri alınması gerektiğini, bu konudaki taleplerin haklı olduğunu söylemesi, IMF ile yapılacak görüşmelerde bunun ele alınacağının altını çizmesi, bunun Türkiye’nin orta vadeli kalıcı istikrar için yararlı olacağını belirtmesi, beklediğimiz akılcı yorumlardı.
IMF KAYNAKLARININ ARTMASI
IMF ile yapılacak görüşmelerde, saptanacak süreye de bağlı olarak gelecek kaynağın değişebileceğini kaydeden Şimşek, anlaşma süresince Türkiye’nin dış finansman ihtiyacının büyük bölümünü karşılayacak bir rakam saptanacağını söyledi. Şimşek’in anlaşma yapılınca önden beslemeli yani yüklü bir peşinatla anlaşmaya girilmesine gerek olmadığını söylemesi de ilginçti. Şimşek, yıllar itibariyle, örneğin 3 yıllık anlaşma yapılırsa 3 yıl boyunca, Türkiye’nin cari açığı konusunda yapılacak tahminle, kamu-özel toplam dış borç çevirme oranının saptanmasının, gelecek kaynağın miktarını belirleyeceğine dikkat çekti.
G-20 konusunda olumlu- olumsuz haberler diye iki kategoride değerlendirme yapan Şimşek, IMF kaynaklarının önemli ölçüde artırılmasının, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin çekeceği dış kaynak temini sıkıntısına çare olacağını, olumlu bir adım olduğunu söyledi. Yine aynı şekilde gelişmiş ülkelerin Asya ülkeleriyle kurdukları ve finansal denetimi yürütmek için güçlendirilecek Kurula G-20 bizim de alınmamızın olumlu bir adım olduğunu kaydetti.
Buna karşılık uluslararası finans kesiminde yoğunlaştırılacak denetimin, kurulacak kontrolün, karar alınmasına rağmen henüz uygulamaya giremeyeceğini, zaman içinde uygulamalara bakılarak bu denetim sürecinin şekil değiştirebileceğini ima etti.
Şimşek özetle, bir miktar tasarruf tedbiri alınmakla birlikte, çok sıkı harcama kısıcı önlemlere gerek olmadan, 3 yıllık bir stand-by anlaşması imzalanmasına yakın olduğumuzu söyledi. Bence geç oldu ama Hükümetin bu noktaya gelmesi yine de olumlu bir gelişme.