ULUSLARARASI Para Fonu(IMF) ile yapılan istikrar programı sona erdiğinden bu yana "kamu dengesinde kurallar" oluşturulması konuşuluyor. Önceleri, IMF ile yeni bir program yapılmayacaksa kamu dengesinde kurallara dayalı uygulamaya geçilmesi konuşuluyordu. Şimdi, IMF ile program olsa da, böyle bir uygulamanın başlatılmasından söz ediliyor.
Kurallardan amaçlanan uygulamadaki maliye politikalarına ekonomik birimler gözünde itibar kazandırmak. Ekonomik birimler uygulamanın açıklanan kurallar çerçevesinde olup olmadığını takip edebilecek. Sapmalar, eğer varsa, çok kısa sürede tespit edilebilecek. Piyasalar kendilerini gelişmelere göre daha çok bilgiyle konumlandırabilecek.
Aslında, demokrasilerde, kamu dengesinin kuralları Meclis’te onaylanan devlet bütçelerinin içindedir. Türkiye son dönemde devlet bütçesini tüm kamuyu kapsayacak bir biçimde hazırlamaya başladı. Üstelik, üçer yıllık bütçeler yaparak da orta dönemde kamu maliyesinin nasıl şekilleneceği konusunda ekonomik birimlere bilgi vermeye başladı. Bütçelerin içerdiği kurallar varken, neden ayrıca kurallar icat etme ihtiyacı var?
MECLİS’İN İTİBARI
İngiltere 1970’lerin başında ciddi bir ekonomik kriz yaşadı. Uygulamaya konan "krizden çıkış" programına hem yurtiçinde hem de yurtdışında itibar sağlayabilmek için İngiltere IMF ile bir standby düzenlemesine gitti. IMF, standby düzenlemesine yönelik olarak İngiltere hükümetinden bir niyet mektubu talep etti. Zamanın İngiltere Maliye Bakanı "hükümetin niyet mektubu Meclis’e sunulup kabul edilen devletin bütçesidir. Ben Meclis’in kabul ettiği bir dokümanın yerine bir başka doküman yazıp imzalayamam" diyerek niyet mektubu vermeyi reddetti. IMF niyet mektubu olarak bütçeyle yetinmek zorunda kaldı.
Bu olaydan çıkarılacak önemli dersler vardır. Hükümetlerin uygulayacakları politikaların kuralları Meclis’ten geçen bütçelerde yazılıdır. O halde, bizim gibi ülkelerde neden ayrıca kamu finansmanına yönelik bir program ihtiyacı duyulmaktadır?
Sorunun aslı Türkiye’de Meclis’ten geçen bütçelerin ekonomik birimler gözünde hiçbir itibarının olmamasıdır. Bütçeler, aynı çok yıllık planlarda olduğu gibi, Anayasa’nın gereklerini yerine getirmek için yapılmakta, ama uygulamada hiçbir biçimde bir kılavuz görevi görmemektedir. Son yıllarda bütçeler ile uygulamalar arasında daha yakın ilişki olsa da, ekonomik birimlerin algılaması böyledir.
KURALLARIN İTİBARI
Meclis’ten geçen bütçeleri ciddiye almayan ekonomik birimler hükümetin bir üyesinin açıklayacağı kamu dengesi kurallarını ne derece ciddiye alacaktır? Kurallara uyulduğunu uzun süre takip etmeden, elbette ciddiye almayacaktır. Alsaydı, bütçeleri ciddiye alırdı. Bütçeler ciddiye alınsaydı, zaten ayrıca kurallar oluşturmak gerekmezdi.
Kamu dengesinde kurallara dayanan uygulamaya geçmek kendi başına yararlı olabilir. Ama, kuralların ekonomik birimler gözünde itibarlı olabilmesi için en azından kısa dönemde "itibar sağlayıcı bir gözetim otoritesine" ihtiyaç vardır. O da, IMF’dir.
IMF nasıl bir rol oynayacaktır? Hatırlayalım. İktidara geldikten az sonra hükümet faiz dışı fazlayı (bir kamu finansman kuralı) düşürmeye hevesleniyordu. Başbakan’ın bu yönde yaptığı bir konuşmanın dinleyicilerinden IMF Birinci Başkan Yardımcısı kürsüye gelip Türkiye’nin faiz dışı fazlayı indiremeyeceğini söyledi. Faiz dışı fazla inmedi. Kural, kağıtta kalmaktan kurtuldu. IMF, kuralların kağıtta kalmayıp uygulamanın bir parçası olması açısından ekonomik birimler gözünde önem taşıyor.