ULUSLARARASI piyasalar karışınca Türkiye ekonomisinin kırılganlığının devam ettiği konulmaya başlanıyor. Geçen haftadan beri cari işlemler açığının büyüklüğü yeniden gündeme geldi.
Halbuki yayınlanan verilere bakılırsa, ekonomi yıllık bazda yüzde 6 civarında büyüdüğü halde, cari işlemler açığındaki artış büyük ölçüde durmuş gibi görünüyor. Bu eğilimin devam edip etmeyeceği elbette bir soru işareti. Bir diğer konu ise cari işlemler açığının geldiği boyutun göreli olarak oldukça yüksek olduğudur. Ama, cari işlemler açığı iki yıl önce de çok yüksekti.
Uluslararası sermaye, piyasalar bozulduğunda, alacağı yeni pozisyonlar için bahane gösterme ihtiyacı içinde olduğunu kabul etmek zorundayız. Türkiye ekonomisi özelinde bahaneler bulmak çok zor olmuyor.
Makro ekonomik politikaların risk odaklı olmaları gerektiği de bu nedenle önemli olmaktadır. Uluslararası sermaye gelişmekte olan ülkelerden çıkmaya karar verdiğinde çıkacaktır. Önemli olan çıkacak sermayeyi asgaride tutabilecek bir görünüm içinde olmaktır. Masanın üzerindeki örtü tamamen çekildiğinde, masa üzerindeki her şeyin düşeceği bilinmektedir. Önemli olan, en son düşebilecek yerde durmaktır. Bu şekilde, sıra gelene kadar zaman kazanıp masa örtüsünün çekilmesinin durabileceği beklenebilir.
Bu açıdan bakıldığında, birçok uluslararası yatırımcı açısından Türkiye ekonomisi masanın başlarındaymış gibi bir görünüm vermektedir. Yani, örtü çekildiğinde, Türkiye ekonomisi ilk düşecekler arasındadır. En azından, bazı yabancı çevreler durumu böyle görmektedirler. İstikrar içinde sürdürülebilir ekonomik büyüme için bu görünümün değişmesi şarttır.
VERİLERİN SÖYLEDİĞİ
Veriler daha yakından incelendiğinde, aslında cari işlemler açığındaki artış çok büyük ölçüde hız kesmiş görünmektedir. Grafik bu olguyu açıkça göstermektedir. Bu yılın haziran ayı itibariyle son on iki aylık cari işlemler açığındaki artış geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11.3 olmuştur. Halbuki, aynı bazda cari işlemler açığındaki artış 2004 yılının başında yüzde 400, 2005 yılının başında yüzde 85 idi.
Cari işlemler açığındaki büyümenin büyük ölçüde yavaşlamasının arkasında elbette dış ticaret açığındaki artışın durulması var. Dış ticaret açığı (fob bazında) 12 aylık bazda geçen aralık ayında bir önceki yıla göre yüzde 22 gibi artarken, bu yılın haziran ayında aynı bazdaki artış yüzde 3.4 oldu.
Yıllık bazda 2004 yılında 2004 yılının ilk yarısında ekonomik büyüme yüzde 10 civarındayken, 2005 ve 2006 yıllarında yüzde 6-8 arasında salındı. 2006 yılının son çeyreği ile bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 6 oldu. Kısacası, bu verilere bakarak ekonomik büyüme devam ettiği halde, cari işlemler açığındaki büyüme göreli olarak çok yavaşladı denebilir. Bir anlamda, artık ekonomik büyüme eskisi kadar ek cari işlemler açığı yaratmıyormuş (ek ithalat talebi yaratmıyormuş) gibi bir sonuç çıkarılabilir.
Mutlak olarak cari işlemler açığı büyük de olsa, ekonomik veriler gerçeği yansıtıyorlarsa, son dönemde görülen eğilimin devam etmesi durumunda, cari işlemler açığının milli gelire oranı giderek düşme eğilimine girebilecektir. Kamu sektörünün iç borçlarında olduğu gibi, dış açıkları da büyüyerek çözüyormuş gibi bir durum ortaya çıkmaktadır. Bütün bunların doğru olup olmadığını göreceğiz!