En büyük günah: Kul hakkı yemektir

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ekonomi gazetecileriyle bir iftar sofrasında buluşup, sohbet etmiş.

Haberin Devamı

Yemekten sonra yaptığı konuşmada, en büyük günah “kul hakkı yemektir” demiş. Din bilginlerinden sıkça duyduğumuz, Allahın “Benim karşıma kul hakkı yemiş olarak gelmeyin” demesi de aynı mealde bir başla İslami hatırlatmadır. Bir başka söylem de milli servet savurganlığı veya talanı karşısında “Saçı bitmemiş yetimlerin hakkı yendi” ifadesidir.

DİYANET, MÜMİNLERİ AYDINLATMALIDIR

Ben bir iktisat yorumcusu olarak kul hakkı yemenin, gerçek hayatta ne anlama geldiğini örnekleriyle anlatabilirim. Hem de çok iyi anlatırım. Konuya giriş olarak, kul hakkı yemek “milli gelire az katkı yapıp, çok pay almak” demektir tanımını verebilirim. Bu ise fakirleşme kısır döngüsü yaratan bir toplumsal ahlaksızlıktır ve bununla mücadele edilmelidir diyebilirim. Ama laik bir insan olan benim söylediklerim, cennete gitmeyi amaçlayan Müslümanların indinde bir değeri yoktur. İslam’dan sadece bireysel değil, toplumsal bir fayda da çıkması gerekir. Ricam şudur: Gazetelerde veya TV’lerde halkı irşat eden din hocaları ile cuma hutbeleri hazırlayan Diyanet, “İslam’da günah olan kul hakkı yemenin ne tip eylemleri kapsadığını” örneklerle anlatmalıdır. Anlatmalıdır ki; insanlar hesap gününde zora düşmesin. Yoksa en çok kul hakkı yiyenler bile, “Ben hiç kul hakkı yemedim” aldanması içinde olabilirler. Bilmemek onları günahtan kurtarmaz. Bu vebal, cenazede helallik almakla da bitmez herhalde.

DAHA BÜYÜK GÜNAH: TOPLUMUN KUL HAKKINI YEMEKTİR

Kul hakkı yemenin iki yöntemi vardır. Birincisi ikili ilişkilerde karşısındakini kazıklamaktır. Mesela bir taksi şoförü Hava- limanından aldığı yabancı yolcuyu uzun yoldan götürüp iki misli para alarak veya bir doktor hastasını korkutup, pahalı ve gereksiz tıbbi tetkikler yaptırarak onu sömürebilir. En basitinden insanlar borçlarını ödemeyerek kul hakkı yiyebilir. Bunlar anlaşılması kolay olaylardır. İkincisi ve daha önemi olan yöntem ise, kamuyla yaptığı işlerde mesela “ihaleye fesat karıştırarak” veya “imar durumunu değiştirerek” “toplumun kul hakkını” yemektir. Diyanetin bilhassa bu ikinci tür “toplumun kul hakkını yeme” eylemlerini ayrıntılı bir şekilde anlatması şarttır. Bu kabil hayatın içinden açıklamalar Türk ekonomisinde verimsizliğine yol açan rüşvet ve irtikâbın kısaca çürümenin de çarelerinden biri olacaktır.

Son Söz: Din, Dünya içindir.

Yazarın Tüm Yazıları