EFSUNKÂR, büyüleyici demektir. Osmanlı Devletinde hürriyet hareketlerinin ateşli savunucularından Namık Kemal’in bir gün gelip, sanki yaptıklarının umulan sonucu sağlamadığını görüp üzülmüşçesine;
“Ne kadar büyüleyici yüzün varmış ey hürriyet, Gerçi esaretten kurtulduk, ama şimdi de aşkının esiri olduk” demesi çok manidardır. Mensubu olduğu AKP hükümetinin izlediği Kürt politikasını pek benimsemediği izlenimi veren ve açılımın istenilen sonucu sağlamadığını gören Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Kürt bağımsızlık hareketi sözcülerinin, ettikleri her lafın önüne mutlaka “demokratik” kelimesi getirmesinden gına getirmiş olmalıdır. Nitekim geçenlerde dayanamayıp “demokrasi bu kadar zırva kaldırmaz” diye tepkisini koydu. * * * Ülkemizde kurulduğu günden beri “cumhuriyet” ile “demokrasi” çatışmıştır. Cumhuriyet, saltanatın kaldırılmasından ve hâkimiyetin kaynağı olarak hanedan yerine milleti koymaktan da ibaret değildir. “Türkiye Cumhuriyeti” deyimi, belli bir ülküsü ve yönetim ilkeleri olan bir devleti anlatır. Pek tabii bunlar değiştirilemez değildir. Ama esaslar değişince, ortaya yeni bir veya birkaç cumhuriyet çıkmış olur. O zaman da bu yeni cumhuriyetin ülküsünü ve ilkelerini koruyup, kollayanlarla onları reddeden “demokratik” hareketler arasında bir çatışma çıkacaktır. * * * Cumhuriyet ile demokrasinin çatışması, Türkiye’ye mahsus bir mesele değildir. Özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde bu çatışma çok belirgindir. O kadar ki, ABD’nin siyasal yapısı, birinin adı “Cumhuriyetçiler” diğerinin adı “Demokratlar” olan iki rakip parti üzerine inşa edilmiştir. Cumhuriyet, “cumhur”dan, yani halktan; demokrasi de Yunanca “demos”tan yani, o da halktan türemiştir, dolayısıyla ikisi de aynı anlama gelir demek yanlıştır. Çünkü demokrasi bir süreç, cumhuriyet bir sözleşmedir. * * * İşin ilginç yanı ABD’de koyu Cumhuriyetçi başkanlarından, baba ve oğul George Bush’lar, ABD’nin Irak’ı işgal etmesinin ahlâki gerekçesinin, o ülkeye “demokrasi” götürmek olduğunu söylemiştir. Burada zannedildiği gibi bir çelişki veya iki yüzlülük yoktur. Çünkü cumhuriyet, kuramsal olarak “tek millet-tek devlet” fikrini, demokrasi “her halkın kendi kendini yönetmesi” fikrini savunur. ABD ve AB, kendileri için “cumhuriyetçi” bölüp yönetmek istediği ülkeler için “demokrasicidir”. Bu bağlamda Demokrat Partili Amerikalılar bile cumhuriyetçidir. Amerikan millet meclisinde ve yerel hükümetlerde işe “Bağlılık Yemini” (Pledge of Allegaince) ederek başlanır. Bu yemin demokrasiye değil, “milletin bölünmezliği esasına dayanan cumhuriyete bağlı kalacağım” ahdini içerir. * * * Cumhuriyette, millet; demokrasilerde halklar vardır. Cumhuriyete, evrensel laik fikirler, demokrasiye yerel inançlar renk verir. Cumhuriyette hukuk, demokraside kamuoyu oluşturmak esastır. Demokraside çoğunluğun mutlak hâkimiyeti, cumhuriyette birey hakları ve hâkimiyette çoğulculuk vardır. Son Söz: Yerel demokrasi, ulusal demokrasinin kurdudur.