Geçenlerde müzisyen bir yáren, Bodrum’dan mesaj atmış. Henüz öğle vakti, kafası olmuş bir dünya. İyi olduğumu umduğunu, kendi adına maalesef aynı şeyi söyleyemeyeceğini, şerefime içtiğini, zira içmezse delireceğini yazıyor.
SMS’le geçiştirilecek durum değil yani. Endişelendim, telefon açtım:
‘Hayrola baba? Mesele nedir?’
‘Hepsi de... Hepsi de...’ dedi, dili ağzına sığmıyormuş gibi peltek peltek.
‘Hepsi ne abi?’
‘Hepsi... Hepsi...’
‘Oraya kadarını anladım da şu hepsiyi biraz açsan be güzelim? Detaya girsen, tane tane anlatsan? Hepsi ne? Hayat mı? İş mi? Aşk mı? Allah korusun, sağlık sorunu mu?’
‘Hepsi de... Hepsi de tepside...’ diyor, başka bir şey demiyor.
Sonra çıktı kokusu. Bu arkadaş, öyle böyle değil, eni konu iyi bir müzisyen... Bir haftadır biraz ziyaret, biraz ticaret hesabına, gazetelerin magazin sayfalarından takip ettiğimiz o iskeleli kulüplerden birinde takılıyor. Oradan ‘bildiriyor.’
Ortam ve muhabbet tahammül ötesi raddede kopartıcıymış. Ama o bu durumu, onlarla değilse de onlara güleriz hesabına izleyip, hiç değilse kendi kendine eğlenmeyi becerebiliyormuş. Fakat bir konu varmış ki, içmeden katiyetle çekilmiyormuş:
Bütün gün boyunca döne döne bir Fatih Erkoç’un Hepsi De’si, bir de Petek Dinçöz’ün Hasta Ettin’i çalıyormuş. Petek Dinçöz’ü bir yere kadar anlarmış çünkü o konuda zaten akıl yürütmeye yeltenmezmiş. (Bana hiç bakmayın, ben o topa hiç girmem. Hanımefendiyle mahkemelik filanız. Hem tazminat, hem ceza davası!) Ama abi, Fatih Erkoç’un şarkısına ne demeliymiş?..
Sonunda kendini tekila shot’lara vurmuş. Bir yandan da DJ’e tekila ısmarlayıp, ‘Bari arada bir şunlara mola ver abi’ şeklinde yalvar yakar ağlak yapıyormuş.
Fatih Erkoç’un ‘Fıkır fıkır bir yaz albümü yaptık’ dediği kadar varmış yani. Hepsi De, pareolu ve parmak arası terlikli erkekler ile plaja ‘haute couture’ şıklığında giden kadınların takıldığı kulüplerin en sevilen şarkısı olmuş çıkmış yani...
Sizi bilmem, benim, álemlerin en yetenekli, en donanımlı, en düzgün ve en saygıdeğer müzik adamlarından Fatih Erkoç’un altı yılın ardından gelen, Beklenen isimli albümüne dair hissiyatım naif bir sorudan ibaret: ‘Ne yaptınız Fatih Bey?’
Beklenen, hasretle beklenen bir albümdü; doğru... Karşılığında dilimdeki nakarat; ‘Bekledim de gelmedin’ gibi bir şey...
Albümün ilk klibi Hepsi De’ye çekildi malûm: ‘Bunalmışım dertlerden / Tatile ihtiyaç var / Haber gelmiş güneyden / Gidip de dönmemek var / O denizler, o sahiller / Hepsi de beni bekler / O denizler, o kumsallar / Diskolar, barlar / Haydi kızlarrr / Hepsi de, hepsi de beni bekler / Teknede içkiler / Hepsi de beni bekler / Cebimde üç beş kuruş / Yeter de artar bana / Elimde bir gitar var / Kızlar etrafımda / Sarışınlar, esmerler / Hepsi de beni bekler / Sarışınlar, kumrallar / Sabredin kızlarrr...’
Klip, ‘very lay lom’ bir yaz klibi... Güftenin içinden geçen malûm sarışınlar, kumrallar, esmerler ve ortalarında elinde şemsiyeli kokteyl bardağıyla Fatih Erkoç.
Bir de Fatih Erkoç’un ağır makyajlı, pis bakışlı, çıplağımsı kadınlardan oluşan bir gitar ekibinin önünde siyah takım elbiseyle şarkısını söylediği bir bölüm var ki müteveffa Robert Palmer’ın 80’lerde ekol olan klibinden birebir apartma.
Simply Irresistable’ın klibi... Hani vaktiyle Pepsi’nin reklam kampanyasında da kullanılmıştı; tevellüdü tutanlar hatırlayacaktır...
Bakın Pepsi dedim ya, der demez yine beynimde yankılanmaya başladı: Hepsi de, Pepsi de, tepside... Gülşen’in Of Of’undan beri böyle bir darbe almamıştı bünye...
Neyse işte... Bizim eleman ‘Kadından ve müzikten soğumaktan korkuyorum’ diye Bodrum faslını kısa kesip İstanbul’a döndü. Balataları sıyırmadan bu vak’ayı atlattığı için çok mutlu olduğunu söylüyor.
Bu satırların naçiz muharriresi ise, bir başka baharı bekler gibi bir sonraki Fatih Erkoç albümünü bekliyor. Hepsi bu: Tepside bir deli ümit çiçeği... Yeşermeyi bekliyor.