Kadın, erkek, çocuk her birimize iki mermi düşüyor

Ne aydı be! Bu mayıs, benim hatırımda 99 yılının ağustosu gibi, çok acayip bir şey olarak kalacak.

Geçtiğimiz hafta işteyiz, saat 9.30 filan; sabahki gündem toplantısında, "işler kesat" tonundan, neredeyse hayıflanıyoruz.

Gazeteciyiz málûm; rahat batıyor maalesef...

Eh, ne dilediğinize dikkat edeceksiniz, anında görüntü şeklinde huzura gelebilir. Nitekim bizim dualarımız da haber Tanrılarının kulağına gitmiş olacak, hiç acımadan tepemize bomba üzerine bomba yağdırmaya başladılar.

Toplantıyı daha bitirmemiştik ki, 20 dakika kadar sonra, kod adı Polat Alemdar olan Alparslan Arslan isimli sefil kuklanın Danıştay saldırısı gündeme düştü. Gerisi de çorap söküğü gibi geldi: Cenazede tüm liderleri hedef alan protestolar, Ecevit’in komaya girmesi, it dalaşında çarpışan Türk ve Yunan uçakları, 44 kişinin hayatını kaybettiği trafik kazası, Danıştay saldırısının ardındaki Susurluk bağlantıları, Atatürk Havalimanı yangını...

Yeter be; sizi sayıyla mı verdiler şerrefsizler; haberseniz teker teker gelin demeye kalmadı...

Veee ahan da: Deniz Baykal’ın CHP’nin kapılarını merkez sağa ve muhafazakárlara açtığını açıklaması!

CHP KAPI AÇACAĞINA CHP’YE KAPI AÇSINLAR

Ben diyorum ki, CHP kapılarını ona buna açacağına, AKP ya da merkez sağ partilerden herhangi biri ona kapılarını açsın. Baykal’ı safına katarak yılın transferini gerçekleştirsin.

Türk solu da bu sayede, Allah’ın izniyle Deniz Baykal’dan kurtulsun.

O Baykal ki, AKP bunca çuvalladığı ve tepki toplamaya başladığı hálde, böyle bir imkánı kullanmaktan bile aciz; hiçbir şekilde politika ve fikir üretemiyor; ürete ürete "ıvır zıvır" polemikler ve merkez sağa kapı açmak gibi dahiyane "hamle"ler üretebiliyor...

En son, Berlin Büyükelçisi Mehmet Ali İrtemçelik’in yuhalanmasına yol açarak, yine yeni yeniden bir ilke imza atan Erdoğan ile birlikte, daha nice ilklere imza atarlar.

Hatta kimbilir, mesele türbana gelince şuur bu denli yitebildiğine göre, belki tavır koymak hesabına, Erdoğan ve Baykal, kendileri türban takarlar.

Öyle valla, Baykal’ı AKP pistlerinde görmek istiyoruz. Ayrıca türbanın, kendilerine tombik yanaklarını daha çok ortaya çıkaracağı için Emine Hanım’dan bile çok yakışacağını düşünüyoruz.

Aralarında liderlik için bir tartışma çıkması ihtimaline karşı da, Meclis Spor Oyunları çerçevesinde atış yarışması yapıldı ya hani, 23 vekilin katıldığı ve ilk üçe altın, gümüş, bronz kaplama tabancalar hediye edildiği; işte orada kapışmalarını öneriyoruz. (Yarışmaya katılan tek kadın olan ve "özel tabanca" ile ödüllendirilen Reyhan Balandı’yı da ayrıca ayakta alkışlıyoruz!) Evet, tekrar edelim; öyle yani: Bu bilinçli ve pek siyasi gençleri (!) poligonlarda görmek istiyoruz.

BU FOTOĞRAF BAŞBAKAN’IN GAFLARINDAN ÖNEMLİ

En son, Samsun’da "kız meselesi" yüzünden biri 16, biri 17 yaşında iki genç hayatını kaybetti bildiğiniz gibi. Onları 1600 YTL’ye satın aldığı tabancayla öldüren 17 yaşında bir çocuk da, daha rüştünü ispatlamadan, iki kişinin katili oldu ve hapsi boyladı.

Uluslararası Af Örgütü, bu haftasonu, Silahlar Denetlensin kampanyası çerçevesinde, hafif ve küçük silahların ölümcül sonuçlarını hatırlatmak amacıyla İstanbul, Ankara ve İzmir’de etkinlikler düzenliyor.

Dünya çapında dakikada bir kişinin ölümüne neden olan hafif ve küçük silahların uluslararası dolaşımının denetim altına alınmasını hedefleyen kampanya, 26 Haziran’da New York’ta başlayacak Birleşmiş Milletler Küçük ve Hafif Silahlara Dair Eylem Planının Uygulanmasına Dair Toplantı’da, 1 Milyon Yüz adı altında, bir milyon kişinin fotoğrafından oluşacak, uluslararası bir silah ticareti sözleşmesinin oluşturmasını talep eden dilekçeyi BM’ye sunacak.

Bana sorarsanız, pasaportta saç teli görünen fotoğraf yayınlanabilir mi yayınlanamaz mı genelgesi yüzünden, Türkiye’nin Almanya’daki yüzünü fırçalayan ve yuhalatan Başbakan’ın artık hakikaten ruh sıkıcı gaflarından çok daha önemli bir "fotoğraf" olayıdır. Ivır zıvır mevzulardan sıkılanlara duyurulur...

SİVİLLERİN SİLAHLARI DEVLETTEKİNDEN FAZLA

Dünü kaçırmış olabilirsiniz (İzmir’deki etkinlik cumartesi günüydü) ama bugün için geç değil. İstanbul, Kadıköy Moda Meydanı’nda 12.00 ile 21.00, Ankara’da ise TMMOB Mimarlar Odası önünde, Kızılay’da, saat 17.00 ile 19.00 arasındaki etkinlikler, aklınızda bulunsun. Hatta aklınızda bulunmakla kalmasın mümkünse; katılımda bulunulsun. Uluslararası Af Örgütü, Oxfam ve Uluslararası Hafif Silahlar Eylem Ağı’ndan ulaştırılan verilere şöyle bir göz atınız; vahametin boyutuyla ilgili bir fikriniz olsun:

Her yıl konvansiyonel silahlarla 500 binin üzerinde insan ölüyor. Bu, dakikada bir kişi anlamına geliyor.

Her yıl, 16 milyar mermi üretiliyor. Bu demektir ki; kadın, erkek, çocuk, her birimize iki mermi düşüyor.

Dünya çapında her 10 kişiden birinde silah bulunuyor.

Dünya ülkelerinin üçte biri, sağlık hizmetleri için harcadığı paradan daha fazlasını ordusuna harcıyor.

Sivillerin sahip olduğu silah sayısı, devletlerin elindekinden daha fazla. Hafif silahların yüzde 60’ını siviller kullanıyor.

Afrika, Asya, Ortadoğu ve Latin Amerika ülkelerinin silahlara harcadığı 22 milyar doların yarısıyla, bu ülkelerdeki bütün çocuklar ilkokul eğitimi alabiliyor.

Dış yardım alan ülkeler sıralamasında ikinci olan Endonezya, aldığı yardım miktarının neredeyse tamamı kadar parayı ordu için harcıyor.

1998-2001 yılları arasında ABD, Britanya ve Fransa’nın gelişmekte olan ülkelere yaptıkları silah satışından kazandıkları para, yaptıkları yardımdan fazla.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi olan ABD, Britanya, Fransa, Rusya ve Çin, dünya konvansiyonel silah ihracatının yüzde 88’ini elinde tutuyor.

Öyle yani; gördüğünüz gibi atış serbest. Madem öyle: Meclis’in büyük atıcılarına da benden, mantar tabancasının, mantar kısmısından bir kocaman helál olsun.
Yazarın Tüm Yazıları