Bu nasıl bir hınçtır? Nasıl zapt-u rapta alınamaz bir hiddettir yani?
Hazır elinde bir fırsat varken, yanlışın bir yerlerinden dönebilecekken, kavgacı imajını temize çekip en azından hoşgörülü’ymüş gibi’ görünebilecekken, alenen diş bilemekte ısrar etmek...
Lüzumsuz bir iddiayı hiçbir şekilde kazanamayacağın, hepten anlamsız bir savaşa dönüştürmek...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, kendisini yüne dolanmış bir kedi olarak resmeden karikatürü için Musa Kart’tan 5 bin YTL tazminat kazanması üzerine kopan infial cümlemizin malûmu...
Bu dava üzerine çizilen birçok karikatürün arasında şahsi favorimiz Penguen dergisinin, Başbakan’ı fil, zürafa, maymun, deve, kurbağa, yılan, inek, ördek olarak tasvir eden ve sekiz ayrı karikatürist karafından çizilmiş olan kapağıydı.
Ki işte; Erdoğan, bu kez de dergi aleyhine 40 bin YTL’lik yeni bir dava açmış bulunuyor.
Niye şaşıralım? Melih Gökçek, 11 yıllık davanın ardından ‘içine tükürdüğü’ heykelin eski yerine konulmasına karar verilmesi üzerine kalkıp eser sahibi Mehmet Aksoy’un ya da genel olarak sanatçıların gönlünü alma amaçlı herhangi bir girişimde bulundu mu?
Bilákis, yargı böyle uygun görmüş de, eh, bu durumda maalesef yapacak bir şey yokmuş da, ona kalsa o heykelin orada işi yokmuş da...
Aynı ağız, aynı salya... (Tükürük mevzuundan dolayı bana hiç laf etmeyin valla; ‘Sayın’ Gökçek’in ifadesidir neticede...)
Gelelim yeni TCK’ya... Yeni TCK’dan birkaç küçük örneğe...
KONUŞMALARIN KAYDI
Madde 133 (1): Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazıyla kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aya kadar hapis veya adló para cezası ile cezalandırılır.
(3) Yukarıdaki fıkralarda yazılı fiillerden biri işlenerek elde edildiği bilinen bilgilerden yarar sağlayan veya bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adló para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayınlanması hálinde de, aynı cezaya hükmolunur.
ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ
Madde 134/2: Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hálinde, ceza yarı oranında artırılır.
Ve o meşhuuur MÜSTEHCENLİK maddesi:
Madde 226/2-5: (2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adló para cezası ile cezalandırılır.
(5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adló para cezası ile cezalandırılır.
Böyle yani; bundan böyle, eserleri, kıstası meçhul bir mefhum olan müstehcenlik sınırlarına dahil bir sanatçıysanız, eseriniz poşete girecek.
Hatta o poşetteki eser, ilaç gibi, çocukların ulaşamayacağı bir yerde muhafaza edilecek.
Çocuğunuz her yeri kurcalayan hiperaktif tiplerdense, o tip edebi eserleri, resimleri heykelleri hiç evinize sokmayın yanisi... Çocukları, maazallah, müzelere filan hiç yaklaştırmayın yanisi...
Ayrıca: Şimdiye dek AKP’ye methiye düzen basın, mevzuatın ucu kendine dokununca galeyana geldi diye düşünen okurlar için:
Yeni TCK, sadece basının çanına ot tıkamıyor efendim...
Meselá, yayın organlarını her türlü kayıttan kuyuttan men eden yeni TCK; devlet organlarının sadece terör örgütlerini değil, aklının düştüğü hemen herkesi izlemesine olanak tanıyor artık biliyor muydunuz?
Artık herkes, gerekli (?) görülmesi hálinde üç ay, kesmezse üzerine üç ay daha incelemeye alınabilecek.
Telefonlar dinlenecek, siviller takibe alınabilecek...
Diyeceksiniz ki ne var, hep yapılıyordu zaten...
Fakat bu artık meşru da olacak...
Önümüzdeki dönem, cümleten tıp oynayacağız anlayacağınız.