Şimdi, Fenerli okur, Allah aşkına galeyana gelmesin ya da istiyorsa gelsin ama 4-0’lık FB-GS derbisinin şokunu hálá üzerinden atamamış bir Galatasaraylı olarak, Türkiye Kupası’nı Beşiktaş’ın almasına son derece sevindiğimi inkár edemeyeceğim.
Kupa ve lig meselesini kısa kesip (Canım acıyor, biliyor musunuz?!.) yine de Beşiktaş civarından çok uzaklaşmadan, başka bir konuya zıplayalım isterseniz.
Bir aya yakındır, BKM’cilerin, Beşiktaş Kültür Merkezi’nin hemen yamacında açmış olduğu, esasta BKM’nin fuayesi olan Mutfak’ta, kültürle eğlenceyi harmanlıyorlar.
Gündüz kafe, akşam lokanta ve bar olarak hizmet veren mekánda, amatör müzik gruplarının canlı performansları bir yana, sahne sanatlarının selámeti açısından daha önemli bir faaliyet de sürüyor.
BKM’nin oyunculuk atölyesine katılan geleceğin tiyatrocuları, Yılmaz Erdoğan ve Demet Akbağ başta olmak üzere ehil BKM oyuncularının öğrencileri, sahnede kendi yazdıkları ya da ün kazanmış oyunlardan küçük skeçler canlandırıyorlar.
Geçtiğimiz cumartesi 23.00 gibi, biz de öğrencilerin performansını izlemek üzere, bir grup oradaydık. Allah biliyor ya, söz konusu BKM olunca, insanın beklentisi de yüksek oluyor. Yani, ne bileyim; gençlerden daha "fırlama" metinler bekleyebiliyor. Baktık ki sahneye çıkan genç arkadaşların ’hepsi birinci’ olma yolunda; insan bir noktadan sonra gayri ihtiyari elini biraz korkak alıştırıyor.
Dolayısıyla alkıştan yana biraz nekes davranmış olabiliriz.
Programın sonunda, Yılmaz Erdoğan’a da söyler gibi oldum bunu. Dersleri ağır geçen sert hocalar vardır hani; ders sırasında ve kendisi not verirken gayet katıdırlar da dışarıdan biri ağzını açıp öğrencileri hakkında tek kelime ederse, kümesi tilki tehdidi altında horoz kesilirler...
E, ben de en son söylenecek lafı en başta söyleyen bir dangalak olduğum için, hafif tertip bir anlaşmazlık başgösterdi aramızda. Olsun varsın...
Aramızda uzun zamandan beri süregelen bir gazeteci-sanatçı hukuku var; ben ona sayarım, umarım ki o da saysın...
BKM, bu ülkede, çıkardığı her işe takdirle yaklaştığımız müesseselerden biri neticede. Sanattan kazanmayı başarmak ve kazandığını yine işe, sanata yatırım yaparak değerlendirmek gibi erdemli bir yaklaşımları var her şeyin başında. Bu bile yeter. Hatta, sanat camiasındaki vur-kaç politikası güden nicelerini düşününce, artar bile...
Demem o ki hukuk mukuk mavrası işin... Ortaya çıkan işin ardındaki iyiniyet ve işin kalitesidir önemli olan.
Şahsen BKM, o anlamda ruhumu her daim sağaltmıştır. Dedik ya, tam da bu yüzden, belki de fazlaca ciddiye aldığımızdan, beklentilerimiz de o oranda oluyor.
Komedi kulüplerinde stand-up’a soyunanlar, zor, çok zor bir iş kotarırlar. İzleyiciden gelen en sert tepkilere hazırlıklı olmalıdırlar. Bu anlamda, işin selámete varmasını çok isteyen bir izleyici olarak, ben de düşündüğümü söylemekle ve ona göre alkışlamak yükümlü addederim kendimi. Zira o-hoo; daha yol uzun ve umarız ki bu arkadaşların her biri kalıcı olacaklar.
Gidiniz, siz de ekolün yeni yetmelerini izleyiniz derim. Şahsen o gün sahnede izlediğimiz oyuncuların ve yazarların, zaman içinde serpilip olgunlaşmasını zevkle izleyeceğim. "Ablalıktan" anladığım budur yani; olanca samimiyetimle. Haricinde, tebriklerimiz daimi...