DÜNKÜ yazımda bir insanın şişman mı, zayıf mı olduğuna karar verilebilmesi için gerekli olan vücut kitle endeksinin (BMI) nasıl hesaplanacağını anlatmıştım.
Bulunan bu rakam 18.5 ile 25 arasındaysa, o kişinin normal kilolu olduğundan bahsedilir. 18.5 rakamının altında sonuç veren kişiler zayıftır. 25 ile 30 arasında, kişinin fazla kilolu olduğu, 30'un üzerindeki değerlerde ise obez olduğundan bahsedilir.
Geçtiğimiz günlerde İspanya'nın Sevilla kentinde yapılan bir toplantıda bu konular tartışıldı.
Prof. Dr. Ramon Gomis, Tip 2 olarak adlandırılan şeker hastalığının görülme sıklığının, BMI değerlerinin artışıyla yakından ilişkisi olduğuna dikkat çekti. Dr. Gomis, yapılan araştırmalarda 4-10 yaş grubundaki obez çocukların % 25'inde, şeker hastalığının bir ön şekli olarak nitelendirilebilecek, bozulmuş glikoz toleransı tablosunun bulunduğunu ortaya koydu.
Aynı toplantıda konuşan Prof. Dr. Romano Nosadini, obezitenin yol açtığı diğer sağlık sorunlarına da dikkati çekti. Dr. Nosadini yaptığı konuşmasında obezite ile kanser sıklığı arasında da bir paralellik olduğunu belirtti. Obezlerde rahim ve incebağırsak kanseri görülme ihtimali yaklaşık 3 kat, böbrek ve gırtlak kanserleri 2-2.5 kat, safrakesesi, kalınbağırsak, pankreas ve lenf kanserleri ortalama 1.5 kat daha fazla.
Yüksek tansiyon ile obezite arasında da ilişki yoğun. Vücut kitle endeksi (BMI) 25'in altında olanlara oranla, BMI değeri 30'un üzerinde olanlarda yüksek tansiyon görülme oranı iki kat daha fazla.
Dr. Nosadini yaptığı konuşmada, BMI değeri 22 civarında olan kişilere oranla, BMI değeri 40 civarında olanların ölüm riskinin yüzde 300 arttığını da belirtti.
Görüldüğü gibi obezite, her yönüyle ciddi bir sağlık sorunu. Bunu önlemek ya da oluşmuşsa bundan kurtulmak için kararlı bir davranış biçimi sergilemek gerekiyor.
Pazartesi günkü yazımda, obezite tedavisi konusunda yapılan çalışmalara değineceğim.