ÜÇ gündür süren önceki yazılarımda tatlandırıcılardan sakarin, aspartam, acesulfam sodyum ve sucralose'u tanıtmıştım. Bunlar dışında da bazı tatlandırıcılar var.
Şeker alkolleri olarak adlandırılan bir grup madde, teknik olarak tatlandırıcı diye adlandırılamıyor. Kalorisi şekere oranla bir miktar daha az. Kan şekerinde ani yükselme yapmıyor ve diş çürüğüne yol açmıyor. Bu nedenle sakızların ve şekerlemelerin üretiminde tercih ediliyor. Bunlar arasında sorbitol, xylitol, mannitol, lactitol ve mallitol gibi maddeler yer alıyor. Yapılan araştırmalarda güvenli olarak bulunmuş ve gıda katkısı olarak kullanımlarına izin verilmiştir.
Doğada, şeker dışında da bazı tatlı maddeler var. Bunlar arasında bal, pekmez, früktoz, pirinç ve arpa maltından elde edilen tatlandırıcılar yer alıyor. Ancak bunları diyet ürünü olarak kullanmak mümkün değil. Çünkü şekerle aynı kaloriyi içeriyor ve kan şekerini yükseltici etkileri var. Güney Amerika'da bir bitki şurubundan elde edilen ‘‘stevia’’ adlı ürün de gıdaları tatlandırıyor. Ancak üzerinde yapılan birçok çalışma, sağlık açısından güvenliği konusunda bazı şüpheler bulunduğunu ortaya koymuş. Bu nedenle tatlandırıcı olarak satılmasına ruhsat verilmemiş.
1960'lı yıllarda piyasalarda yaygın olarak satılan ‘‘cyclamate’’ adlı tatlandırıcı, 1970'li yıllarda sakarin ile birlikte kanser yapıcı etki şüphesiyle gözetim altına alınmış. Daha sonra yapılan çalışmalarda bu etki kanıtlanamamış olmakla beraber üzerindeki şüpheler kalkmış değil. Bu nedenle yakın takip altında tutuluyor. Benzer şekilde, kimyasal adı ‘‘neotame’’ ve ‘‘alitame’’ olan iki madde de üzerindeki çalışmalar kesin sonuç verinceye kadar gözetim altında tutulmaya devam ediliyor.