MEDYADA neredeyse her gün yayınlanan ‘‘Kansere karşı etkili bir ilaç bulundu’’ haberlerini okuyan biri, bir kanser uzmanına, ‘‘Kanserin kesin tedavisi bulundu, değil mi?’’ diye sorar.
Aldığı cevap, ‘‘Eğer fareyseniz korkmanız için bir neden yok, farelerdeki kanserleri başarıyla tedavi ediyoruz’’ şeklindedir.
Bunu aktarmamdaki neden insanların umutlarını ortadan kaldırmak değil, aceleci davranışları, gereksiz ümitleri kontrol altına alma çabasıdır.
‘‘Öyleyse, bu yazılanlar doğru değil mi?’’ diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Yazılanların hepsi doğru, bu gelişmeler gerçekten oluyor, ama bunların eczanelere ulaşması için daha çok uzun süreler gerekiyor.
Ben bu yazı serimde, bir ilacın, düşünce safhasından eczaneye ulaşmasına kadar geçen süredeki öyküsünü anlatacağım.
Bu yazı serisini hazırlamam için bana yardımcı olan, ilaç araştırma ve geliştirme alanında dünyanın lider kuruluşlarından biri olan GlaxoSmithKline firmasına teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.
İLAÇ NASIL KEŞFEDİLİR?
İlacın keşfinde birçok yol var. Şans, bunlardan biri. Fleming, laboratuvarında çalışırken mikropların üretilmesinde kullanılan kaplardan birine bir parça küfün düşmesi ve bu bölümde mikrop üremediğini görmesi üzerine, bugünkü antibiyotiklerin babası olan Penisilin'i keşfetmiş. Fleming, çok daha temiz ve titiz çalışsa belki de penisilini keşfedemeyecekti.
Geleneksel tıp da, ilaç gelişimde önemli rol oynamıştır. Hipokrat zamanında ağrı kesmede ve ateş düşürmede söğüt ağacı kabukları kullanılırmış. Eski Mısırlılar bu amaçla yaban mersini bitkisinden yararlanmışlar. Bu bitkilerle yapılan çalışmalar, etkili maddenin salisilik asit olduğunu ortaya koymuş. Uzun bir süre bu amaçla salisilik asit kullanılmış. Yüz yılı aşkın bir süre önce Felix Hoffmann salisilik asidin yan etkilerini ortadan kaldıracak asetilleme yöntemini bulmuş. Bulduğu bu ürün, tüm dünya üzerinde o tarihten bu yana, ağrı kesici olarak en yaygın kullanılan aspirin.
Rastgele yapılan çalışmalarla da birçok ilaç keşfedilmiş. Artık geçerli olan yol, akılcı ilaç tasarımı olarak adlandırabileceğimiz yöntemler.
Öncü olarak adlandırabileceğimiz ilaç firmaları ürün tasarımı ve geliştirilmesi konusunda büyük çabalar harcıyorlar. Örneğin GlaxoSmithKline (GSK), dünya üzerindeki 7 ülkede bulunan 24 araştırma geliştirme (ARGE) tesisinde 16 bin çalışanı ile yılık cirosunun yüzde 15'lik bir kısmını (4 milyar dolar) bu konuya harcıyor.