‘Ben niye kalp krizi geçirdim?’

SON zamanlarda çoğu kişi, gazeteci Metin Münir'in geçirdiği kalp krizi sırasında ölüp yeniden dirilmesi konusunu konuşuyor.

Halkın sağlık alanında bilinçlendirilmesini görev saymış bir kişi olarak, bir gazetecinin başına sağlıkla ilgili bir sorun gelmesine neredeyse sevinecek hale geliyorum. Bu sayede konu, medyada ayrıntılı olarak tartışılır hale geliyor. Yıllar önce Hepatit B konusu da gündeme böyle gelmişti.

Ben bu olayda, öncelikle Sayın Münir'in ölüp yeniden dirilmesi konusunu gündeme getirmek istiyorum. Onun için başlığın belki de, ‘‘ölüp de nasıl dirildim’’ olması daha yararlıydı.

Kalp durması sırasında kalbin yeniden çalıştırılmasına olanak veren alet, bir kaç kg. ağırlığında elektronik bir cihaz. Tıp dilinde defibrilatör olarak adlandırılan bu alet, kendi elektrik sistemindeki kargaşa nedeniyle etkili kasılamadığı için görev yapamayan, yani çalışmayan kalbi, bir elektrik şokuyla, elektriksel kargaşayı durdurarak, yeniden düzenli çalışabilir hale getiriyor. Bunun etkili ve yararlı olabilmesi için halk arasında elektroşok, tıpta defibrilasyon denilen bu işlemin 5-7 dakika içinde yapılması gerekiyor. Kalp durması her zaman Metin Münir'de olduğu gibi kriz geçirildikten epeyce bir süre sonra olmuyor. Bazen kalp durması, krizle birlikte aynı saniyeler içinde gerçekleşiyor. Yani kişi kalp krizi geçirdiğinin farkına varamadan kalbi duruyor. Bu şunu gösteriyor ki, kalbi duran bir kişi bu süre içinde alete ulaştırılamazsa, ya da alet bu süre içinde kalbi duran kişiye ulaştırılamazsa, yapacak bir şey yok, Allah rahmet eylesin. Dünyanın trafiği en rahat olan ülkesinde bile bu süre içinde hastaneye ulaşmak, ya da defibrilatör bulunan ambulansın hastaya ulaşması mümkün değil.

Bu sistem sayesinde kalbi yeniden çalıştırılarak hayata döndürülmüş, milyonlarca kişi halen yaşıyor. Gelişmiş ülkeler bu aletlerin, biraz ilkyardım bilgisi almış kişiler tarafından rahatlıkla kullanılabilecek bilgisayarlı modellerini geliştirdiler ve halka açık alanlara yerleştirmeye başladılar. Daha önceki bir yazımda da değindiğim bu alet, aslında ülkemizde de satışta. 3-5 bin dolara satılan bu aletten, büyük kuruluşlardan kaç tanesinde var diye hiç sormayın. Yöneticilerinin her birine on binlerce dolarlık lüks odalar yaparak konforlarını, zırhlı araçlar ve özel korumalarla dışarıdan gelecek tehlikelere karşı güvenliklerini düşünenler, vücut içinden gelecek tehlikelere karşı, tesislerine 3-5 bin dolarlık bir cihazı almayı gereksiz görürler.

Çok şükür ki Metin Münir kalbi durmadan hastaneye yetişebildi. Tanrı herkesi korusun.
Yazarın Tüm Yazıları