Geçmişten günümüze yazım kuralları

Basın dünyasında, edebiyat çevrelerinde, eğitimciler arasında sıkça duyduğumuz bir söz vardır: “Türk Dil Kurumu yine yazım kurallarını değiştirdi!” Bilen bilmeyen çoğu kişinin doğruluğunu araştırmadan dillerine pelesenk olmuş bir başka söz de: “Türk Dil Kurumu şapka işaretini kaldırdı!”

Haberin Devamı

Öğrencilerin, öğretmenlerin, akademisyenlerin, yazarların, çizerlerin arasında âdeta bir şehir efsanesi haline gelen Türk Dil Kurumu yazım kurallarını çok sık değiştiriyor biçimindeki eleştiri gerçekten doğru mu?

Şapka diye adlandırılan düzeltme işaretini Türk Dil Kurumu gerçekten kaldırdı mı?

Bütün birleşik sözlerin yazımı gerçekten ayrıldı mı?

Belgin Tezcan Aksu, 1928 yılında Yazı Devrimi sırasında kurulan Dil Encümeni’nin hazırladığı İmlâ Lûgati (1928) ile Türk Dil Kurumu’nun 1941 yılından bugüne yayımlamakta olduğu kılavuzlarda bulunan beş yüz on üç kuralı bir araya getirerek bunların tarih içerisinde nasıl bir değişime uğradığını, değişimin hangi tarihte, hangi yönde olduğunu yaptığı çalışmayla gözler önüne seriyor.

Geçmişten günümüze yazım kuralları


Aksu, öncelikle kılavuzun adında yaşanan değişikliklere değiniyor. Dil Encümeni tarafından İmlâ Lûgati (1928) olarak yayımlanan eserin adı Türk Dil Kurumu tarafından 1941 yılında yayımlanışında İmlâ Kılavuzu adını almış. Kurumun 1965 yılındaki yayımının adı Yeni İmlâ Kılavuzu olmuş. 1970 yılında ise Yeni Yazım (İmlâ) Kılavuzu adıyla yayımlanan kitabın aynı yıl yapılan tıpkı basımında Yeni Yazım Kılavuzu adı kullanılmış. Türk Dil Kurumu’nun kamu kurumuna dönüştürülmesinden sonra 1985 yılında o zamanki başkan Prof. Dr. Hasan Eren, hazırladığı kılavuza Yazım Kılavuzu adını vermişse de TDK Bilim Kurulu bu adı İmlâ Kılavuzu’na dönüştürmüş. Bu kılavuz özellikle önceki kılavuzlarda bitişik olarak yazılan maddelerin çoğunun ayrı yazılması gerektiğini kural olarak getirerek yazımda yeni tartışmalara yol açmıştır. Kılavuzun 2000 yılına kadar yapılan baskılarında İmlâ Kılavuzu olan adı, Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’ın TDK Başkanlığı döneminde yapılan 24. baskısında Yazım Kılavuzu olarak değiştirilmiştir. Aksu, eserinde bu ad değişiklilerini yıl yıl, tablo hâlinde hazırlayıcıların da adlarıyla birlikte veriyor. 

Haberin Devamı

ARNAVUTCİĞERİ NE ZAMAN AYRILDI, NE ZAMAN BİRLEŞTİ

Kitabın
en ilgi çekici bölümü “liğnit”ten “linyit”e, “çörotu”ndan önce “çöreotu”na sonra da “çörek otu”na, “kirez”den “kiraz”a, “dakka”dan “dakika”ya uzanan kelimelerin yazımlarıyla ilgili değişikliklerin yer aldığı sayfalar...

Haberin Devamı

Birleşik kelimelerin yazımıyla ilgili Aksu’nun verdiği ilginç örnek arnavutciğeri: İlk kez 1977 kılavuzunda “arnavutciğeri” biçiminde yer alan kelime 1993 ile 2000 yılları arasındaki baskılarda “Arnavut ciğeri”, 2005 baskılı kılavuzda “arnavut ciğeri” biçiminde yazılmış, 2012 ve sonrasındaki baskılarda ise 1977 baskılı kılavuzdaki “arnavutciğeri” yazımına dönülmüştür.

Günümüzde sıklıkla farklı yazımlarıyla karşılaştığımız ancak “Türkçe’nin” değil de “Türkçenin” biçimiyle yazılması gerektiğini gösteren özel adlara getirilen yapım eklerinden sonra gelen eklerin kesmeyle ayrılmayacağına ilişkin kuralın ilk olarak 1965 baskılı kılavuzda yer aldığı ve son baskıya kadar da aynı biçimiyle geldiği görülmektedir.

Haberin Devamı

Şapka işaretinin kullanımında yaşanan değişiklikler de kitabın bir başka ilgi çekici yanı. Zaman içinde işaretin kullanımında yapılan düzenlemeler sanki şapka işaretinin tamamen kaldırıldığı gibi yanlış bir algının ortaya çıkmasına yol açmış. Kitapta verilen bilgiler sayesinde adet (sayı), âdet (gelenek, alışkanlık); aşık (eklem kemiği), âşık (vurgun, tutkun); şura (şu yer), şûra (danışma kurulu) vb. kelimelerde şapkanın hiçbir zaman kaldırılmadığını; sadece nispet ekinin kullanımı ile Arapça ve Farsçadan geçen sözlerde bulunan ince “g” ve “k” ünsüzlerinden sonra gelen “a” ve “u” seslerine konan düzeltme işaretiyle ilgili kuralların zaman içinde farklı biçimlerde düzenlendiğini ancak işaretin her dönem kullanılmaya devam ettiğini öğreniyoruz.

Haberin Devamı

Kitapta her kural kılavuzun ilk baskısından başlayarak tablolar hâlinde verilmiş. Böylece okuyucu, bir kuralın zaman içinde nasıl değişime uğradığını adım adım görebiliyor. Önceki baskılarda yer alıp da son baskıda bulunmayan 160 kural ise “Son Baskı Kılavuzda Bulunmayan Kural” başlığı altında, gri tonda dizilmiş, varsa önceki diğer baskılardaki biçimleri yine tablo içine yerleştirilmiştir. Kitap, bu yönüyle 1928’den günümüze yaklaşık yüz yıllık dönemde Türkçenin yazımındaki değişim ve gelişimi meraklısına tablolar halinde sunmaktadır.

Erkmen Yayımcılık tarafından yayımlanan Belgin Tezcan Aksu’nun Geçmişten Günümüze Yazım Kuralları kitabı kitapyurdu.com adresinden edinilebilir.

Yazarın Tüm Yazıları