Başkent’in kalbi noktasındaki Kızılay’da, Karanfil Sokak ile Yüksel Caddesi’nin kesişimide engelliler için ayrılan rampa yolun bakımsızlığı engelli vatandaşlara zor anlar yaşatıyor. Engelli vatandaşlar, tekerlekli veya akülü sandalyeleriyle kırık dökük kilit taşlarının arasından ilerlemeye çalışıyor. Bölgeyi kullanan engelliler, Kızılay esnafının yardımıyla rampayı aşabiliyor. Her gün onlarca engellinin bölgeden geçtiğini belirten esnaf, Mavi Masa’ya konuyu iletmelerine karşın 1 haftadır manzaranın değişmediğini söylüyor.
ENGELLİLER İÇİN ZORUNLU YOL
Doğuştan yürüme engeli bulunan Oğuz Mucurluoğlu, Yüksel Caddesi’nden gün aşırı geçtiğini belirterek şikâyetini şöyle dile getiriyor: “Yüksel Caddesi engelliler için zorunlu bir yol. Her gün onlarcamız buradan geçiyor. Ankara’nın göbeğinde engelliler için ayrılan yolda yaşadığımız tehlikenin önüne geçilmesi gerekiyor. Çevrede bize yardım edecek kimse olmasa, bu yoldan geçmemiz mümkün değil.”
KİLİT TAŞININ KENDİSİ ENGEL
Mustafa Kemal Gökbulak isimli bir başka engelli vatandaş ise kilit taşlı rampa yollarda tekerlekli sandalye kullanmakta büyük zorluk yaşadığını söylüyor. Engelliler için ayrılan yolların kilit taşıyla döşenmemesini talep eden Gökbulak, “Yüksel Caddesi’nde bakımsız kalan kaldırım taşlarının dağılmasıyla bölgeden geçmek zor değil imkânsız hale gedi. Çalışmalardan sonra bölgedeki kilit taşlarının da kaldırılmasını istiyoruz” diye konuştu.
Dünyada sadece ABD’de olduğu belirtilen insansız kara aracının benzeri ROKETSAN’ın desteğiyle Bilkent Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü öğrencileri tarafından geliştirildi. ROKETSAN’ın talebi doğrultusunda Türk Silahlı Kuvvetleri piyade desteği amacıyla yüzde yüz yerli kaynaklardan tasarlanan arazi keşif aracı, belirlenen bir hedefle birlikte devriye görevi gerçekleştirebiliyor. ‘SALDIRAY’ adı verilen araç paletlerin yardımıyla en zorlu koşullarda ilerleyebiliyor, üzerindeki 3 boyutlu harita takip sistemiyle düşman ateşini tespit edip, kumandalı füze platform yardımıyla hedefi ateş altına alabiliyor. ‘SALDIRAY’ın proje danışmanı İhsan Burak Temeltürk şu bilgileri verdi:
KEŞİF VE ATIŞ
Yarı otonom arazi keşif aracı, keşifin yanı sıra atış yapabilme sistemine de sahip. Uzaktan kumanda silah sistemi hedefe otomatik yönelim ve ateş desteği sağlıyor. Meskun mahalle operasyonları düşünülerek geliştirilen araç, altındaki paletlerin yardımıyla arazi koşullarında zorluk çekmeden ilerleyebiliyor.
3 boyutlu kamera yardımıyla GPS olmaksızın hızlı veri aktarımı sağlanıyor ve rota ile engel tespit edilebiliyor. Araçla iletişim kopsa dahi istenilen noktaya kendi geri dönebiliyor.
UZMANLAR VE ÖĞRENCİLER BERABER ÇALIŞTI
Makine Mühendisliği bölümü öğrencileri Fuarı Şehmuz Ali Subay, Oğuzhan Köksal, Faruk Emre Yıldız, Muhammed Köysüren, Hakan Yanık, Mert Limoncuğlu, Öykü Tüzün Erim, İhsan Burak Temeltürk ROKETSAN uzmanlarıyla beraber bir yıllık çalışmalarının ardından SALDIRAY’ın teknik ve fiziki çalışmalarını tamamladı.
Lara Melda, piyano ile 6 yaşında tanıştı. 16 yaşına geldiğinde ‘Saint-Saens Piyano Konçertosu No.2’ adlı eseri icra ederek ‘BBC Genç Müzisyenler’ yarışmasında birinci oldu. Uluslararası otoriteler tarafından ‘geleceğin piyanistleri’ arasından gösterilen ve piyano ile harikalar yaratmaya devam eden 25 yaşındaki müzisyen, şimdilerde kayıtlarını tamamladığı ilk albümünü yayınlamak için gün sayıyor. Bir yandan ülkemizde de sahne almayı sürdüren Lara Melda’nın, bu haftaki durağı Ankara oldu. Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayram Konseri kapsamında CSO Konser Salonu’nda Ankaralılarla buluşan genç piyanist, kariyeri ve gelecek planlarını Hürriyet Ankara’ya anlattı.
TÜRKİYE’YE GELMEK ÇOK ÖZEL BENİM İÇİN
* Genç yaşına rağmen ülkemizi dünyanın önemli sahnelerinde temsil ettin. Bunların arasında sana en çok heyecan yaşatan, unutamadığın sahne hangisiydi?
Geçen yaz BBC Proms’ta sahne aldım. Televizyonda canlı yayınlandı. Londra’nın Royal Albert Hall Sahnesi’nde 5 bin kişinin karşısındaydım, çok heyecan vericiydi. İlk yarışmayı kazandığım günü de unutamam. Türkiye’ye gelmek yine aynı şekilde çok özel benim için. Özlüyorum ve heyecanlanıyorum.
* Bunların dışında hayalini kurduğun bir sahne veya beraber çalışmak istediğin bir isim var mı?
Ankaralı bisiklet tutkunları dünyanın 370 farklı şehrinde aynı anda düzenlenecek ‘Sessiz Sürüş’(Ride Of Silence) turunda, motorlu taşıtlar yüzünden hayatını kaybeden arkadaşlarını anacak, trafikte yaşadıkları tehlikelere dikkat çekecek. Etkinliğe katılacak bisikletliler bugün 18.00’da Güvenpark’ta buluşarak Anıt Park, Bahçelievler 7’nci Cadde ve Tandoğan istikametinde pedallayacak. Bisikletliler, turun sonunda ise Sıhhiye Kurtuluş Parkı’nda bir araya gelerek iftar yapacak. Ankara Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği (ABİDOSD) Başkanı Murat Yumrutaş, bisikletlilerin trafikteki farkındalığını artırmak için etkinliği desteklediklerini belirterek şunları söyledi:
YAYA VE BİSİKLET ÖNCELİĞİ
“Bisikletlilerin yaşadığı ölüm veya yaralanmalı olayları anmak ve bisiklete dikkat çekmek için bir araya geliyoruz. Yaya ve bisiklet önceliğine uyarak şehirlerin planlanmasını istiyoruz. Şehir merkezlerindeki hız limitlerinin bisikletlilerinin varlığı dikkat alınarak hesaplanması gerekiyor. Trafikteki motorlu taşıtların bisikletlilerin de varlığını kabul etmesini bekliyoruz. Yavaş, temiz ve gürültüsüz şehir merkezleri oluşturulmasını istiyoruz.”
DÜNYANIN 370 ŞEHRİNDE AYNI ANDA DÜZENLENİYOR
Dünya çapında 370 farklı şehirde gerçekleşen ve bu yıl 17’ncisi düzenlenen ‘Sessiz Sürüş’, motorlu taşıtlar yüzünden hayatını kaybeden bisikletlilerin anıldığı bir anma etkinliği. Her yıl mayıs ayının 3’üncü çarşamba günü gerçekleştirilen tur, kısa bir rotada gerçekleştiriliyor. Tura katılan bisikletliler hayatını kaybeden arkadaşlarına duydukları saygı nedeniyle düşük hızda ses çıkarmadan pedallıyor.
Sedat Cenikli ile beraber Ankara’da 2 gün önce açılan Avrupa ve Asya’nın en büyük tema parkı ‘Wonderland Eurasia’yı (Ankapark) gezezerek, eğlence merkezinin ilk misafirlerini dinledik.
Eğlence merkezinin ilk misafirleri, bir yandan oyuncakların keyfini çıkardı, diğer yandan parkın temasını oluşturan dinozorlar ve robotlarla fotoğraf çektirdi. Güzel havayı değerlendiren eğlence tutkunları oyuncaklara binmek için uzun kuyruklar oluşturdu, park görevlileri oyun alanlarının girişinde vatandaşları bilgilendirdi.
Parkın en çok ilgi gören oyuncağı ise 35 metre yüksekliğe ulaşabilen ve 88 kilometreye kadar hızlanabilen Light Speed adlı Roller-Coaster oldu. Ankaralıların yanı sıra çevre illerden gelen vatandaşlar da eğlence merkezine büyük ilgi gösterdi. Parkın ilk misafirlerinin yorumları ve talepleri şu yönde oldu:
PAHALI OLURSA GELEMEYİZ
Cumhur İttifakı Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki, dün düzenlediği basın toplantısında Millet İttifakı Adayı Mansur Yavaş’a yöneltilen ‘sahte senet’ iddialarına ilişkin konuştu. Özhaseki özetle şunları söyledi: “Bundan üç ay kadar önceydi CHP adayı hakkında basında bir takım iddialar çıktı. O dönemde bu iddiaların çok da ben üzerinde durmadım. Tavrımı, tarzımı izah ettim. Birçok arkadaş çevrede, ‘bu konuya değin’ dedikleri halde bir cümle bile söylemedim. Çünkü beni ilgilendirmiyordu, cevap vermesi gereken tabii başkalarıydı. Bütün bu sorulara cevap vermesi gereken bir arkadaş var. O da olayın muhatabı olan Mansur Yavaş. Çıkıp dürüstlükle bunların ne olduğunu, kirli ilişkiler bütünlüğünün neler olduğunu izah etmesi gereken oydu. Biz de bekledik ki oradaki sorulara cevap verecek. Gördüğümüz şu, kısa bir bülten okudu, soru almadan sessizce bıraktı gitti. Ama bir şey daha yaptı; mağdur edebiyatı. Basını, parti sözcümüz Ömer Çelik’i ve beni suçladı. Ben böyle kurnazca işi ilk kez görüyorum. 10 yıldır beraber olan sizsiniz, ortaklık yapan sizsiniz.
MENFAAT ÇATIŞMASI VAR
Demek ki bu arkadaşların siyaset tarzı bu. Kirli bir şekilde siyaseti sürdürüyorlar. Bahsedilen bir şahıs var, o şahsı ömrümde görmedim. Ticari denilen işin ne olduğunu da bilmiyorum. Mahkeme kayıtlarına göre neredeyse 10 yıldır süren bir iş ilişkileri var. Fakat şimdi o şahıs hakkında suçlarını döküp saçmaya başlıyorlar. O senin arkadaşın. ‘Kriminal suçlu’ diye belirtiği şahıs her kimse biz görmedik hayatımızda. Senelerce birlikteliğin sürmüş demek ki şimdi menfaat çatışması var. Kesinleşmiş bir mahkeme kararı var. Yargıtay’ın onadığı ve hükmü kesinleştiği kararı var. Ortada bir sahte senet var. Kendisi hakkında ceza var bu kesin. Biraz daha devam etse daha çok şeyler çıkacak gibi görünüyor. Sırayla birkaç soru sormak istiyorum. Şunu da itiraf edeyim, yıllarca ticaretin siyasetin içinde bulundum ama bu kadar kirli ilişki yumağı görmedim.”
MAL VARLIĞINI AÇIKLADI
Toplantının sonunda basın mensuplarına mal beyanını dağıtan Özhaseki “Herhalde şimdiye kadar 25 defa mal beyanında bulunmuşumdur. Kendilerine de iadeli taahhütlü gönderdim. Burada bize düşen verilecek cevapları görmek olacaktır. Ben yine doğruları söylemeye devam edeceğim. Projelerimi tek tek anlatmaya devam edeceğim. 31 Mart’tan sonra da Ankara’da yeni bir destan yazacağız. Allah’tan dileğim de bu kirli ilişkilere bulaşmış insanların siyasetten uzaklaşması” diye konuştu. Dağıtılan mal beyanına göre Özhaseki’ye ait 500 bin lira değerinde bir ev, miras yoluyla kalan arsa, iş yeri ve meskende hisseler, hisse satışından 159 bin 500 lira, 293 bin 272 dolar tutarında alacak, dört şirkette ise kurucu hissesi bulunuyor.
SU FİYATLARINI TAKİP EDECEĞİZ
Özhaseki, dün Çamlıdere Barajı’nda incelemelerde bulunarak Bolu Gerede’den baraja taşınan suyun Ankara’ya ulaşmasını sağlayan vanayı açtı. Kesikköprü tarafındaki barajdan, Kızılırmak’tan gelen suyun artık Ankara’ya verilmeyeceğini anlatan Özhaseki, “Bir iki gündür Çamlıdere Barajı’nda biriken, Gerede’den gelen memba sularımız Ankara’ya verilmeye başlandı. Herkes çeşmelerini açıp gönül rahatlığıyla içebilir. Ankaralı hemşehrilerimize otobüs fiyatı en ucuz ne ise onu sağlamaya çalışacağız, ekmek fiyatlarında en ucuz ve en kaliteli ne ise ekmeği öyle yedirmeye çalışacağız. Su fiyatlarını yine takip edeceğiz. Belediyenin buradan para kazanması söz konusu olamaz. Maliyetleri en alt limitte tutarak Ankaralılar için fiyat tarifesini bu şekilde belirlemeye devam edeceğiz” diye konuştu. Çamlıdere’den AŞTİ’ye geçen Özhaseki, burada vatandaşlara lokma ikram etti ve esnafı ziyaret etti. Özhaseki daha sonra programın AŞTİ yönetimiyle toplantıda bir araya gelerek istişarelerde bulundu. Dün Çamlıdere Barajı’nda incelemelerde bulunan Özhaseki, Bolu Gerede’den baraja taşınan suyun Ankara’ya ulaşmasını sağlayan vanayı açtı, AŞTİ’ye giderek, otobüs firmalarının çalışanları ve yolcularla sohbet etti.
Deneysel çalışmaların sürdüğü ancak tedavisi bulunamayan genetik kas hastalığı ‘Duchenne Kas Distrofisi’ (DMD) ile mücadele eden Ankaralı hastalar yaşamlarını sürdürmeleri için gereken bakım ve kontrol hizmetlerine ulaşmakta sıkıntı yaşıyor. DMD hastalığı özelinde tedavi ve kontrollerin yapıldığı ‘Kas Hastalıkları Merkezi’nin yalnızca Antalya ve İzmir’de faaliyet gösterdiğini belirten hasta ve hasta yakınları Sağlık Bakanlığı’ndan aynı birimin devlet hastanesi statüsüyle Ankara’da da açılmasını talep ediyor. Duchenne Kas Hastalığı İle Mücadele Derneği Başkanı Dr. Atilla Çeri, “Farklı illere gitmek zorunda kalan ailelerin bakımlarını ihmal etmesi veya geciktirmesi hastanın yaşam süresinin kısalmasın sebep olabiliyor” dedi. Türkiye’de DMD hastalarının yaşam süresi ortalama 20-22 yıl iken, daha gelişmiş merkezlere sahip ülkelerde 30-34 yıla ulaştığının altını çizen Çeri şunları söyledi:
7 BÖLGEDE AÇILMASINI İSTİYORUZ
Her doğan 3 bin 500 erkek çocuğunda görülen DMD hastalığına ülkemizde 5 bine yakın kişinin mücadele ediyor. Çocukların en büyük sıkıntısı standart bakım hizmeti alabilecekleri merkezlerin yaygın olmaması. İzmir ve Antalya’da merkez var. Çok büyük sıkıntı yaşıyoruz. Özellikle 7 bölgede kas hastalıkları merkezlerin açılmasını istiyoruz. Yurt dışındaki seminerler gittiğimizde görüyoruz. Aile derneklerinin yönettiği sertifikalandırılmış merkezler var. Bakanlığın 14 Kas Hastalıkları Merkezi yapım sözü var. Fakat şuana kadar hayata geçen iki tane. Türkiye’de bu konuda en gelişmiş yer Hacettepe Tıp. Ankara’daki hastaların çoğu da oraya gidiyor. Ancak Kas Hastalıkları Merkezi orada da yok.
BAKIM HİZMETİ ÇOK ELZEM
Aileler Standart bakım hizmeti veren merkezlerin açılması istiyor. Bu çocukların dışarı çıkması çok zor. Çıktıklarında hasta olabiliyorlar. Kendi illerinde hizmet alabilmeleri çok elzem. Bu hayatı uzatacak bir müdahale. Biz ne olduğunu, nasıl ilerlediğini bilirsek çözüm yollarımız da kolay olur. Merkezlerde tüm testler bir noktada oluyor. Farklı hastanelerde ise farklı farklı bölümlere gitmek gerekiyor. Bunların hepsinin bir birimde olması büyük ihtiyaç.”
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A MEKTUP YAZDI
Yenimahalle’de yaşayan ve doğuştan gelen DMD hastalığı ile mücadele eden Cihan Server Salıcı ve Ali Ömer Salıcı kardeşler de Ankara’da Kas Hastalıkları Merkezi açılmasını dört gözle bekliyor. Beş yaşındaki Ali hastalığın ilk seviyesindeyken, 18 yaşındaki Cihan kalp ve solunum yollarında sorunlar yaşıyor, tekerlekli sandalye ile yaşamını sürdürüyor. Baba Muhammed Salıcı (46) ve anne İlknur Salıcı (40) rutin bakım kontrolleri yaptırmakta büyük zorluk yaşadıklarını söylüyor. Yaşadıkları sorunları anlatmak için Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a mektup da yazan baba Salıcı, şunları söyledi: “Çoğu çocuğumuz kas hastalığında yetkin doktorlara ulaşamıyor, düzenli kontrollerini 5 değişik poliklinikte (nörolöji, kardiyoloji, göğüs, endokrin, fizik) yaptırmak zorunda kalıyor. Ancak zorluklardan pes edip gitmiyor. Ankara’da Cihan’dan küçük bir okul arkadaşını ailesi düzenli kontrollerini yaptırmadığı için kalp yetmezliğinden kaybettik. Çocuklarımızın üniversiteye girdiklerini, yaşlandıklarını görmek istiyoruz. Ankara’da 5 bölümde yaptırdığımız tetkikleri tek bölümde yarım günde hallettik. Böyle kolaylık olunca çocuklar düzenli kontrolleri yaptırabilir. Ancak hastaneler yoğunluktan 6-9 ay sonrasına gün veriyor. Çocuklarımız zaman ile yarışıyor. Cihan hastalığın kritik seviyesi olan son aşamada. Kalp ve solunum sorunları başladı. Kas hastaları için her geçen gün kas kaybı demek ve zaman aleyhimize işliyor.”