11 yıl sonra Ankara'da ilk milli maç.. Tıklım tıklım dolu tribünler.. Uluslararası başarısı bulunmamasına rağmen, çantada keklik olmayan bir rakip..
Ve de Moldova karşısında sahada ışıl ışıl parlayan bir yıldız: Nihat Kahveci.. Real Sociedad'ın ası, Endülüs'te raks eder gibi oynuyor. Dripling yapıyor, şut atıyor, arkadaşlarını pozisyona sokuyor, direkleri dövüyor, tribünleri inletiyor ve milli takımımıza ilk golünü kazandırıyor. Allah onu nazardan saklasın.. Çünkü, İngiltere maçında yokluğu telafi edilemez.
Şu anda hazır olan bir de Bülent var.. Cahit Sıtkı Tarancı, ‘‘Yaş 35, yolun yarısı eder’’ demiş ama, Bülent Korkmaz henüz futbolunun baharında.. Böyle oynarsa, 40 yaşına kadar da formayı kimseye kaptırmaz. Ancak, savunmada Alpay'ın bir an önce toparlanması gerek. Bülent olmasa göbekten delik deşiğiz.. Tugay ön liberoda adeta durarak oynuyor ve 5 metre mesafe katetmiyor. Forvette ise bizi sıkıntılar bekliyor. Hakan'da ısrar, başımızı çok ağrıtır.
İkinci yarıda, takımın 10 oyuncusu değişiyor. Bir tek Nihat, seyirciye ayıp olmasın ve göz estetiği bozulmasın diye 88 dakika oyunda tutuluyor. Bu yarıdaki performanslarıyla Selçuk ve Tuncay, milli takımın ilk 11'ine girebilecekleri sinyalini veriyor. Kısacası, Moldova maçı eksiklerimizi görmemiz açısından iyi bir fırsat. Yeter ki zaaflarımızı bilelim ve bunları gidermenin yollarını arayalım.
Tebrikler hocam
Şenol Güneş'i tam 30 yıldır tanırım. Trabzonspor'daki ilk kalecilik yıllarından beri.. A Milli Takım Teknik Direktörü olduğunda, yüzümü buruşturmadım değil.. Ne var ki, Şenol Güneş hepimizi mahcup etti. Ünal Karaman ve Mehmet Kulaksızoğlu'nun da katkılarıyla, Güneş'in öğrencileri başarıdan başarıya koştu. Şenol Hoca başarıyı yakaladıkça havalanacağına, daha da mütevazı oldu. Kendisini insaf ölçüleri dışında acımasızca eleştirenleri, efendiliği, insanlığı ve sahadaki yanıtlarıyla ezdi. Huzurlu kişiliğini, topluma da yansıttı. Mükemmel mesajlar sundu. Ancak, çoğumuz ona bir teşekkürü zul saydık. Şenol Güneş'i bundan sonra da, yanlışları olduğu zaman elbette eleştirecek, hatalarını söyleyeceğiz. Ama bu, yiğidin hakkını yiğide vermemizi engellemez.
Güneş'e hayli gecikmiş bir borcum var. Borcumu ona, Ankara 19 Mayıs Stadı'nda faiziyle ödüyorum: ‘‘Sana, yürekten tebrikler.. Yaşattığın, yaşatacağın mutluluklar ve verdiğin hayat dersleri için!’’