Dermatolog Dr. Neslihan Dolar
Dermatolog Dr. Neslihan Dolar
Dermatolog Dr. Neslihan DolarYazarın Tüm Yazıları

Anti-aging mi longevity mi?

Estetik dünyasında klasik “yaşlanma karşıtı” söylemin artık yeterli gelmediği bir dönemdeyiz. Anti-aging hâlâ geçerli ama artık tek başına yeterli değil. İnsanlar sadece genç görünmek değil, genç kalmak ve sağlıklı yaş almak istiyor. Longevity, sadece güzel değil, güçlü ve sağlıklı kalmak isteyenlerin yeni hedefi.

Haberin Devamı

Jennifer Lopez 55 yaşında, hâlâ 35 gibi görünüyor.
Sophia Loren ise 90’larında, zarafetinden hiçbir şey kaybetmedi.
Peki sır ne?
Genetik mi, şans mı, yoksa iyi bir dermatolog mu?
20 yıl önce hastalar “bu kırışıklığı silebilir miyiz” diye sorardı. Bugün artık sorular değişti:
◊ Bu işlem hücremi yeniler mi...
◊ Yaşlanmayı yavaşlatır mı...
◊ Cildim sadece iyi görünmesin, gerçekten iyi olsun!”
Bu fark aslında çağın dönüşümünü gösteriyor: Anti-aging, yani yaşlanmaya karşı durmak artık tek başına yeterli değil.
Yeni hedef: Longevity, yani sağlıklı ve kaliteli yaş alma.
Anti-aging mi longevity mi

FARKLARI NELER?
Anti-aging yaklaşımı dışarıdan gözle görülen yaşlanma belirtilerine odaklanır.
Kırışıklıklar, cilt sarkmaları, hacim kaybı, lekeler...
Bu izleri tedavi etmek için geliştirilmiş sayısız yöntem var:
Botulinum toksinler, dolgu maddeleri, mezoterapi kokteylleri, lazer sistemleri...
Hepsi işe yarıyor, ama ne kadar süreyle?
Anti-aging müdahaleler genellikle semptom giderici çözümler sunar.
Tıpkı baş ağrısına ağrı kesici almak gibi, sonuç anlık ve gözle görülürdür ama nedeni hâlâ oradadır.
Oysa cilt yaşlanması bir sonuçtur. Sorun yüzeyde değil, daha derinlerde, hücre düzeyindedir.
LONGEVITY: YAŞLANMANIN KÖKÜNE İNMEK
“Longevity” kelimesi İngilizce’de “uzun ömür” anlamına gelir ama medikal estetikte çok daha fazlasıdır.
Longevity yaşlanmayı hücresel seviyede yavaşlatmayı, hatta mümkünse tersine çevirmeyi amaçlar.
Sadece görünümü değil, biyolojik yaşı önemser.
Longevity yalnızca daha uzun yaşamak değil, bu süreyi sağlıklı, üretken ve mutlu geçirmek demektir.
Harvard Üniversitesi’nden Dr. David Sinclair, “Yaşlanmayı geciktirmek mümkündür, çünkü yaşlanma bir hastalık değil, bir süreçtir” diyor.
Bu süreç yönetilebilir hale geldikçe, cilt de bu değişime ayak uyduruyor.
İşte bu süreci yönetmek için:
◊ Biyolojik yaşla kronolojik yaş arasındaki farkı azaltmak
◊ Hücreleri genç tutmak
◊ Oksidatif stresi azaltmak
◊ Kronik enflamasyonu baskılamak
◊ Kolajen ve elastin üretimini canlı tutmak
◊ Cildin bağışıklığını desteklemek
NEREYE EVRİLİYOR?
Artık bir dolgudan sadece “hacim” değil, “hücre uyarımı” da bekleniyor.
Bir mezoterapi karışımı, sadece parlaklık değil, aynı zamanda cildin uzun vadeli sağlığına katkı sunmalı.
Estetik artık kısa vadeli bir sonuç değil, uzun vadeli bir yatırım.
“Hadi şu kırışıklığı silelim” demek yerine, “Cildinin neden yorgun olduğunu birlikte anlayalım” demek...
Bunu yalnızca bir enjeksiyonla sağlamak mümkün değil.
Longevity yaklaşımı bütünsel düşünmeyi gerektirir:
Beslenme, uyku, stres seviyesi, bağırsak sağlığı, hormonal denge ve düzenli medikal destek.
Artık hekimler bu yolda daha farklı araçlar kullanıyor:
◊ Polinükleotid (DNA bazlı gençleştiriciler)
◊ Rejeneratif mezoterapiler
◊ Antioksidan kokteyller
◊ Kolajen uyarıcı cihazlar
◊ Peptit içerikli destek tedavileri
KORUYUCU
HEKİMLİK
Artık cilde müdahale, sorun oluştuktan sonra değil, oluşmadan önce başlıyor.
Antioksidan serumlar, C vitamini bazlı ürünler, niasinamid içerikli kremler, sadece bakım değil, biyolojik saati yavaşlatan ajanlar gibi çalışıyor.
Tıpkı bir “cilt sigortası” gibi...
Aynaya bakarken artık sadece kırışıklık aranmıyor.
Göz altındaki halkalar, cilt tonunun matlığı ya da yüz ovalinin belirginliği kadar, ne kadar iyi hissettiğimiz de gençliğin bir ölçütü haline geldi.

Yazarın Tüm Yazıları