Paylaş
İspanya’da bir ayda 6 kadın öldürülünce, hükümet kabineyi acil toplantıya çağırdı.
Üstelik İspanya ocak ayında aynı konuda ikinci toplantısını yapmış.
Hükümetin 2003’ten bu yana kaydettiği kadın cinayetlerine ilişkin verilere göre öldürülen kadınların sayısı 1188’e yükselmiş.
Adalet Bakanı Pilar Llop, kadınları saldırganların varlığına karşı uyaran elektronik kelepçe gibi cihazların kullanımının teşvik edileceğini duyurmuştu.
Şiddet olayları sadece Türkiye’de artmıyor, benzer görüntüler dünyanın her yerinde var ama bizde yaşananlar karşımıza çok daha kötü bir tabloyu ortaya koyuyor.
Kadın cinayetleri verilerini 2008 yılından itibaren kayıt altına alan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2022 Yıllık Veri Raporu’na göre Türkiye’de geçtiğimiz yıl 334 kadın cinayeti, 245 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti.
Toplumun her kesiminden farkındalık yaratacak açıklamalar geliyor.
Yine de şiddet olaylarını önlemekte zorluk yaşıyoruz.
Türkiye seçimlere gidiyor.
Sivil toplum örgütleri bu konuyu siyasetin gündeminde mutlaka tutmalıdır.
Bakın İspanya hükümeti bu konuda acil toplantılar yapıyor.
Bizde de hükümet yaşanan üzücü olaylardan sonra açıklamalar yapıyor, konuların takipçisi olacağını açıklıyor.
Yasalarda eksikler varsa mutlaka bunlar tamamlanmalı.
Bazen seçim süreci bu konuların anlatılması ve sonuç alınması adına fırsatlar sunabilir.
Şiddeti önlemek önce eğitimle ama caydırıcı cezalarla da anılabilir.
Yeni isimler nasıl
bu listelere girecek?
Seçim gözükünce aday adayları da sahaya çıkmaya başladı. Bazıları zaten sahadan hiç ayrılmamıştı gerçi...
Her partide mevcut vekillerin yeniden aday olduğunu anlıyoruz.
Daha önce aday adayı olmuş ama listelere girememiş herkesin yine hevesli olduğunu da anlıyoruz.
Kendisine yakın gördüğü partilerden aday adayı olabilmek için ayrılacak kamu görevlilerin isimleri de aşağı yukarı belli.
Yani anlayacağınız, listelerde bir sürpriz yok.
Peki siyaset nasıl nefes alacak, yeni isimler bu listelerde nasıl yer bulacak?
Bu siyasi partiler yasası ve mevcut sistemle ancak partilerin bu isimleri bulup davet etmeleri gerekir.
Onlar da seçim takvimine sadık kaldıkları, öncesinde de hiçbir hazırlık yapmadıkları için hiçbir şey değişmiyor.
Bu seçimlerde de sürpriz isimleri görmekte zorlanacağız.
Oysa yeni isimler görmeyi herkes gibi ben de çok isterim.
Pandemiyi çabuk unuttuk
Sanki iki yıl dünya durmamış gibi...
Herkes Kovid-19’u çabuk unuttu.
Zaten çok da sıkılmıştık.
Ancak anlıyoruz ki bu maskeler bizi epey korumuş.
Bu iki yılda kimse ne nezle, ne grip oldu.
Şimdi ise müthiş bir salgın var.
Kimi görsem hasta ya da yeni kalkmış.
Üstelik tekrarlayan bir gripten bahsediyoruz.
Her zaman yapamıyorum ama kalabalık bir yerlere girdiğimde maske takmaya devam ediyorum.
Futbol böyle...
Yere göğe sığdıramadığımız Jesus’a son dönemde ağır eleştiriler var.
Fenerbahçe Dünya Kupası’na kadar gerçekten de iyi futbol oynadı.
Jesus da yaptığı değişikliklerle maçın gidişatını değiştirmeyi başardı.
Ama Dünya Kupası sonrası Fenerbahçe’de bir form düşüklüğü var.
Sadece futbolcularda değil, Jesus’un oyunu okumasında da bazı eksikler olduğunu söylüyor futbol uzmanları.
Bence acele etmeyelim.
Lig devam ediyor.
Galatasaray da geriden gelip dört puan öne geçmesini bildi.
Jesus deneyimli bir teknik direktör; takımdaki düşüşün farkındadır ve kendi oyun planını buna göre değiştirecektir.
Önemli olan futbolun heyecanı değil mi?
Tarım stratejik sektör
Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak’ı yakından takip ediyorum. Tarım sektörünün büyümesi için önemli zirvelere imza atıyor.
Saylak, Muğla tarımının en büyük handikaplarından birinin İstanbul, Ankara gibi büyükşehirlerden Muğla’ya gelerek tarım arazilerini satın alan ve atıl bırakan nüfus olduğunu ifade ediyor ve “Üretim yapılmayan arazi varlığı bizim için ciddi bir kayıp” diyor.
Kendisine katılıyorum.
Pandemide gördük ki tarım stratejik bir konu ve Türkiye’nin bir karış toprağını bile boş bırakmaması gerekir.
Paylaş