Paylaş
Selçuk Yaşar’ı yakından tanıdım. Hem de akıl danışacak, bana yol gösterecek, dertleşecek ve sohbet edecek kadar yakından tanıdım. Bana göre Türkiye’nin en önemli sanayicilerinden biriydi. Çünkü Selçuk Bey; sadece fabrika inşa etmedi, içine makinalar alıp düğmeye basmadı. Selçuk Yaşar Türkiye’de olmayan sektörlere liderlik yaptı.
Aklıma ilk gelenleri yazayım.
Selçuk Yaşar, 1969 yılında Türkiye'nin ilk entegre kağıt fabrikası olan fabrikayı kurdu. Bu fabrika, Türkiye'nin kağıt ithalatını büyük ölçüde azaltarak, yerli üretime katkı sağladı.
1975 yılında kurulan Pınar Süt, Türkiye'nin ilk uzun ömürlü süt üreticisi oldu. Bu yenilik, süt sektöründe devrim yarattı ve tüketicilere uzun süre dayanıklı süt ürünleri sunuldu.
Selçuk Yaşar, 1983 yılında Pınar Et'i kurarak, Türkiye'nin ilk modern et işleme tesisini hayata geçirdi. Bu tesis, hijyenik ve kaliteli et ürünleri üretimiyle sektörde yeni bir standart oluşturdu.
1984 yılında Türkiye'nin ilk ambalajlı su markası olarak piyasaya sürülen Pınar Su, güvenilir ve sağlıklı içme suyu kavramını Türkiye'ye tanıttı.
Altınyunus Türkiye’nin bin yataklı ilk turizm tesisiydi.
Bunları şundan yazıyorum; Liderlik başka bir şeydir. Öncülük etmek, toplumun kaderini değiştirmek ve dizayn etmek...
Türkiye’nin modernleşmesinde, dünya standartlarını yakalamasında işte bu öncü isimler önemli roller oynamıştı.
Selçuk Yaşar da onlardan biriydi.
Dedim ya...
Selçuk Bey ile ilgili kitap yazacak kadar bilgim, deneyimlerim, yaşanmışlıklarım var.
Karşıyaka Spor Kulübü’ne olan bağlılığı, desteği herhalde dünyada örneği olmayacak kadar bir örnekti.
Çok olaya şahitlik etmiş bir gazeteci olarak; 60 yılı geçen bir süreçten ve yüz milyonlarca dolarlık karşılıksız destekten sonra önüme düşen bir haber karşısında düşünmeden edemedim.
1998 yılından beri Pınar Karşıyaka adıyla aralıksız ligde mücadele eden Karşıyaka basket takımı artık Pınar’sızdı.
Elbette hiçbir şey sınırsız değil, destekler de...
Ama finaller ve geçişler; sıradan yapılamaz, yapılmamalı.
Konu Selçuk Yaşar ve Karşıyaka olunca insan başka oluyor.
Yazmadan olmazdı, içimde kalırdı.
Birikmiş borçlar zamana
yayılarak ödensin
CUMHURBAŞKANI Erdoğan; CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e seslenerek “Emeklilere faydanız dokunsun istiyorsanız talimat verin, belediyeleriniz SGK’ye olan birikmiş borçlarını ödesin. Şu anda belediyelerin borçlarıyla ilgili Hazine ve Maliye Bakanlığımız tahsiline kaynağında başlayacaktır. Öyle 25 kuruşa simit yok” dedi.
Sonra Özel; en borçlu beş belediyelerin sırayla Bursa, Sakarya, Ordu, Balıkesir ve Denizli olduğunu söyledi.
Bu sefer AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ bir açıklama yaptı ve “İşin gerçeği, Özgür Özel'in ifade ettiği gibi değildir. SGK'ya en çok borcu olan 5 belediye sırasıyla Ankara, İzmir, İstanbul, Adana ve Şişli Belediyesi'dir. Bu 5 belediyenin tamamı bir önceki dönemde de CHP tarafından yönetilmiştir. Üçünü ise AK Parti, neredeyse hiç yönetmemiştir” diye konuştu.
Siyasetin dili farklı, üslup da buna göre değişiyor.
Seçimlerden sonra birçok belediye başkanını ziyarete gittim ve bu borç meselesinin hep masada olduğunu gördüm. Rakamlar büyük ve hizmet üretmeye engel...
Şu anlaşılıyor; birçok alanda Türkiye fabrika ayarlarına geri dönmek zorunda. Kamuda tasarrufla ilgili bugüne kadar sayısız genelge çıktı. Ama ne kadar başarılı olduk. Aynı mesele belediyeler için de geçerli. Hem kamu, hem yerel yönetimler bir öncelik sıralaması yapmalı. Bazı belediyelerde gereğinden fazla istihdam olduğunu görüyoruz.
Bir uzlaşma şart...
Çünkü bu kaynaklar kesilirse belediyelerin hizmetleri aksar. Ama nasıl herkes borcuna sadıksa, vatandaş günü gününe ödemesini yapıyorsa o zaman belediyeler de bunu yapmalı.
Ama bir plan içinde ve zamana yayılarak olmalı.
Sponsorsuz iş yapmak artık çok zor
PARİS Olimpiyatları başlıyor. Bu sefer ilginç bir gelişme var.
Satılmayan bilet sayısı, etkinliğin organizatörleri üzerinde yaratacağı mali etki konusunda endişelere yol açmış; yaklaşık 600 bin biletin hala satılmayı beklediği söyleniyor.
Financial Times'da okudum. En pahalı biletin 2 bin 970 Euro olduğu belirtiliyor.
Paris 2024 Başkanı ve üç kez Olimpiyat kano şampiyonu Tony Estanguet, bu durumun motivasyon kaybı yarattığı görüşüne katılmıyor. Estanguet, 2012'de Londra Olimpiyatları'nda 264 bin biletin satılmadığını söylüyor.
Bu arada satılan bilet sayısı da 8 milyon 800 bin...
Bu tür organizasyonlar kolay yapılmıyor. Ama şu anlaşılıyor ki, sponsorlar olmadan artık bu işleri yapmak giderek zorlaşıyor.
Dünya için doğru olanı yap
ASLINDA dünyada iyi şeyleri savunan önemli markalar da var. Hepsini izliyorum ve kendimi güncelliyorum. Outdoor giyim markası Patagonia, sürdürülebilirlik konusunda adeta bir ikon haline geldi. Şirket, kârının yüzde birini çevresel gruplara bağışlıyor ve “1% for the Planet” hareketinin kurucularından biri. Ayrıca ürünlerinin yüzde 87’sini geri dönüştürülmüş malzemelerden üretiyor. Patagonia’nın amacı sadece kâr elde etmek değil; doğaya olan borcunu ödemek. Markanın kurucusu Yvon Chouinard, “Gezegeni kurtarmak için iş dünyasını değiştirmeliyiz” diyor. Şahane değil mi?
Paylaş