Paylaş
Çünkü sanayide ve teknolojide çarpıcı büyümeler yakalayan Türkiye ne yazık ki tarımda aynı performansı gösteremedi.
Benim gibi yerli malı günleriyle büyüyen, “Kendi kendine yeten sayılı ülkelerden Türkiye” mottosuna alışmış bir nesil için tarım ürünü ithal etmeyi kabul etmek kolay olmuyor.
Bakan Kirişçi ne diyor:
“Şayet bir tarla sistemde 1 yıl boş görünürse, kamu otoritesi gelecek, ‘Siz burada bir şey yetiştirmiyorsunuz, tarlanıza bu muhitteki kira bedeli üzerinden kira ödeyip üretim yaptıracağız’ diyecek. Devlet kiralamayacak, taahhüt edecek. Aracılık rolü dışında bir rolü olmayacak. Kullanım hakkı ile mülkiyet hakkını birbirinden ayıracağız. Ne kiralayanın, ne arazisi olanın hakkına halel getirmeden yapılacak. Mülkiyeti elinden almıyorsunuz. Sadece kullanım hakkı alıyorsunuz. OSB’lerde de bu yapılıyor. 2.5-3 milyon hektar ekilmeyen arazi var. Türkiye’nin arazi varlığının yüzde 10’una tekabül ediyor. Ciddi bir rakam.”
Kağıt üstünde iyi bir öneri, destekliyorum.
Türkiye’nin daha çok tarım konuşması gerekir.
Konuya bir de şöyle bakmak gerek.
Konut ihtiyacı artan nüfusla birlikte devam edecek.
Yeni projeler elbette olacak ama öncelik kentsel dönüşümde olmalı.
Tarım arazilerini imara açarak hepimiz büyük bir yanlış yaptık.
Belki hayatın doğal akışı içinde biraz da mecbur kaldık.
Şehirler büyüdü, kırsalda yaşayan nüfus azaldı.
Ama pandemide bir kez daha gördük ki bu böyle devam edemez.
Tarımda büyümeyen hiçbir ülke ayakta kalamaz.
Stratejik olarak tarım, su, iklim değişikliği gibi konular artık gündemin birinci maddesi haline gelmeli.
Kentsel dönüşümle şehirlerimiz daha modern bir görüntüye sahip olabilir.
Üstelik yeni alanlar imara açılmadan konut ihtiyacı da karşılanabilir.
Hollanda gerçeği varken
HAYATIMDA yıllar sonra ilk defa 1 haftalık bir izin kullandım.
Brüksel’den Amsterdam’a kara yoluyla geçtim.
Ve Hollanda’nın tarımdaki gerçeğini bir kez daha gözlerimle gördüm.
Yüzölçümü yaklaşık 42 bin kilometrekare ile neredeyse Konya kadar olan ülkenin topraklarının dörtte biri deniz seviyesinin altında ve yüzde 18’i sularla kaplı.
Buna rağmen Hollanda seracılıkla müthiş bir başarı hikayesi yazıyor.
2021 rakamlarıyla Hollanda’nın tarım ürünleri ihracatı 118 milyar dolar.
Hollanda’nın tarımsal ihracat değerinin büyük bir kısmını süs bitkileri oluşturuyor.
Ülkenin 2021’de süs bitkileri ve çiçek soğanı ihracatı 13.5 milyar dolara ulaşmış durumda.
Hollanda’nın en çok ihraç ettiği ikinci tarım ürün grubu ise et ve et ürünleri...
Zaten yol boyunca çiftlikleri görüyorsunuz.
10.3 milyar dolarlık et, 9.8 milyar dolarlık süt ürünleri ihracatı var.
Türkiye’nin tarımsal ihracatı 25 milyar dolar, tarımsal ithalatı ise 17.8 milyar dolar.
Türkiye’nin rakamları yükseliyor.
Ama kurdaki artışın da bunda etkisini unutmamak gerekir.
Özetle...
Türkiye daha iyisini yapabilir.
Kooperatifleri destekleyelim
HER fırsatta yazıyorum.
Tarımda başarı hikayeleri yazan ülkelerde kooperatifçiliğin ön plana çıktığını görüyorsunuz.
Hollanda’da da aynı durum söz konusu.
Herkes entegre bir tesise sahip olmak zorunda değil.
Bunu kooperatifler yapıyor.
Siz ürettiğinizi getirip teslim ediyorsunuz, pazarlamasını, markalaşmasını bu organizasyonlar yapıyor.
Bu bir itici güç sağlıyor.
Kooperatifleri destekleyelim, başarılı modelleri örnek alalım, hatta onlarla işbirliğine gidelim.
İnanın kısa sürede Türkiye çok başka bir yere gider.
Yeter ki inanalım.
Wageningen üniversitesi
örnek olarak alınabilir
TARIM ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci’nin tarımdaki dijitalleşmeyle ilgili sözlerini de önemsedim.
Diyor ki Bakan:
“Doğru verilen desteklerin çiftçiyi de ihtiyaç olan ürünlere kanalize etmesi gerekiyor. Planlı üretim bu şekilde olur. Ben göreve geldiğimde ilk iş bilgi teknolojilerine genel müdür atadım. Çünkü tarımda dijitalleşmeye ihtiyaç var. Bir uygulama hazırlıyoruz. İsmine karar vermedik, e-tarım olabilir. Siz üreticiyseniz, buraya girdiğinizde, adınızı, soyadınızı, ilinizi, ilçenizi, ada ve parselinizi yazacaksınız. Diyelim ki Çiftçi Kayıt Sistemi’nde kayıtlı 120 dekar araziniz var. Oradaki ekolojik şartlar ve ne yetiştirebileceğinize dair bilgileri göreceksiniz. Sizi yönlendirecek. Eğer illa arpa yetiştirecekseniz, uygulama size ‘Acele et, burada başkaları da üretim yapmak istiyor’ diyecek. Ülkenin ihtiyacı doğrultusunda yeterince arpa üretimi kaydı giriliyorsa, uygulama sizi ikinci satıra yönlendirecek. Size tarlanızda üreteceğiniz başka ürün alternatiflerini söyleyecek.”
Hollanda’nın Wageningen Üniversitesi bu konuda önemli işler yapıyor.
Avrupa’nın tarım ve gıda üssü olarak bilinen Wageningen, girişimciler, start-uplar için bir merkez konumunda.
Dünyanın en büyük tarım, gıda şirketleri Ar-Ge’lerini burada yapıyor.
Bence Türkiye bu modeli de örnek alabilir.
Paylaş