Paylaş
Birçok konuyu masaya yatırdık ve gerçekten de sektörlerin büyümesinde, şirketlerin, kurumların kendilerini anlatmasında önemli mesafeler kat ettik.
Salgınla geçen aylarımızda bazen dijital ortamda buluştuk.
Ama söyleyeyim hiçbiri bu yüz yüze buluşmaların yerine geçemedi.
Perşembe günü İzmir Ticaret Odası’nın Meclis Salonu’nda bir sağlık zirvesi düzenledik.
Bu konuda birkaç toplantı daha yapacağız.
İlkinde biraz daha dar, ama sektörel paydaşları bir araya getirdik. Sonbaharda sektörün bütün paydaşlarıyla da birlikte olacağız.
Şunu bir kez daha iyi anladım.
Türkiye’nin büyümesine İzmir’in katkısı daha fazla olabilir.
Ve İzmir gibi geniş bir coğrafyaya hitap eden, büyük avantajları olan bir kentin bu değerlerini daha iyi anlatması gerekiyor.
Ve bir şey daha...
Bir kentin, bir bölgenin değişiminde, gelişiminde, büyümesinde sadece bir sektörün değil; bunu besleyen birçok sektörün de büyümesi gerekiyor.
İzmir gibi sanayiden eğitime, sağlıktan hizmet sektörüne kadar birçok alanda önemli kurumlara sahip kentin artık uzun vadeli stratejilere ihtiyacı var.
Aslında bunun için EXPO, olimpiyatlar gibi uluslararası büyük organizasyonlara ihtiyacı var.
O yüzden İzmir’in EXPO adaylığını hep destekledik.
Bu sayede kentin altyapı sorunları bitecek, yeni bir vizyon gelecekti.
Kazanamadık ama EXPO Genel Sekreterliği’ne verilen o dosyada yer alan her madde, aslında bu kentin geleceğinde neler yapılması gerektiğini anlatıyordu.
Seçilen temanın da ne kadar güçlü olduğunu pandemi sonrası daha iyi görüyoruz.
İzmir “Herkes için sağlık ve iyi bir yaşam” vaad etmişti.
Bu motto hepimizin aklında kalmaya devam etsin.
Birlikten güç doğar çünkü...
TUNÇ Soyer Türkiye’nin EXPO sürecini en iyi bilen isimdi. O günlerde genel sekreterdi, şimdi büyükşehir belediye başkanı...
Konuşmasında önemli bir ayrıntı vardı.
O da; gelecek dönemde şehirler yarışının olduğuydu.
Devletler de bunu teşvik ediyor.
Fark yaratan şehirlerinin sayısının artmasını istiyor.
Kentlere bir kimlik, bir misyon yüklüyorlar.
Ve yarışın şekli değişmiş durumda...
İstanbul’u bir kenara koyuyorum.
İstanbul’un rakipleri bence New York’tur, Londra’dır, Paris’tir, Şangay’dır.
Ama Türkiye’de katma değer yaratacak bir başka kent varsa o da İzmir’dir.
İzmir’i de Çanakkale’den Antalya’ya kadar uzanan geniş coğrafyanın tam merkezine oturtuyorum.
Tunç Soyer’in EXPO deneyimini, Seferihisar gibi küçük bir ilçede yazılan başarı öyküsünü önemsiyorum.
Ve konuşmasındaki şu cümlelerin altını çiziyorum.
“Bir kentin farkını ortaya çıkarmak için; merkezi hükümetiyle yerel yönetimiyle, sivil toplum örgütleriyle ve bütün paydaşlarıyla birlikte hareket etmesi gerektiğini söylüyoruz...”
Evet; doğrusu budur.
Birlikten güç doğar çünkü...
Şimdi helva yapma zamanı
İZMİR Valisi Yavuz Selim Köşger “Herşey var. Un var, şeker var, helva yapma zamanı” dedi.
Çok haklı...
Aslında İzmir’in karakterinde birlikte iş yapma kültürü var.
Aslında İzmir’in geçmişinde sektörel işbirlikleri var.
Aslında İzmir’in hafızasında kooperatifler, küçüğünden büyüğüne bir araya gelme iradesi var.
Ben sektörel kümelenmeler uzun vadeli ve iyi stratejilerle kurgulandığında iyi sonuçlar alacağını biliyorum.
Sağlık turizmi de o konu başlıklarından biridir.
Özgener’den İnciraltı çağrısı
İZMİR Ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener gerçekten güzel bir konuşma yaptı.
Ve dedi ki;
“Uluslararası Sağlık Sektörü Meclisi’nde komisyonlar kurduk ve bu sektörü geliştirmek istiyoruz. İzmir Ticaret Odası özelinde Yönetim Kurulu Üyemiz Oğuz Özkardeş koordinasyonunda bir Sağlık Turizmi Çalışma Grubu oluşturuyoruz. Yatırımcıları İzmir’e çekme konusunda da çalışma yapılmasını planlıyoruz.”
Ve bir öneride bulundu;
Benim de hep gündemde tuttuğum İnciraltı’yla ilgili...
“Sağlık turizmine oldukça uygun bu değerli alanın, 1990’lı yıllardan beri hem SİT dereceleri ile hem de yapılan planlarla ilgili pek çok kez yargıya taşınarak bir sorun yumağı haline gelmesi gibi talihsiz bir durumu var.
İnciraltı Bölgesi ile ilgili olarak, alanın sağlık turizm merkezi yapılmak üzere tarım dışı amaçlı kullanımını sağlamaya yönelik Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’na uygun şekilde kamu yararı kararı alınması, imar planı çalışmalarının bir an önce başlatılması gerekiyor. Bölgenin termal ve sağlık turizm amaçlı olarak düşük yoğunluklu şekilde kurgulanması gerektiğini daha önce de ilgili birçok platformda dile getirdim. Odamız bu yol haritasını ve düşüncelerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ile paylaşmış ve İzmir’in için önemini vurgulamış durumda. Yeni nesil turizm hareketinde tüm dünya ve kentimiz için hazırlanmış ancak uygulamaya konulamamış alanın değerlendirilmesi konusunda tüm paydaşların ortak mutabakatı ile yıllardır süregelen bu sorunun artık çözülmesini talep ediyoruz.”
Biz sağlık turizmi konusunu İzmir’in gündeminde tutmaya kararlıyız.”
Paylaş