Yükseliş nereye kadar

İki ay öncesine kadar aracı kurumların araşırma raporlarında sonbahar için endeksTeki yükseliş hedefi olarak 1 cent seviyesi gösteriliyordu. Geçen ay bu seviye 1,2 cent seviyesine revize edildi. Şimdi de bizim daha önce ifade ettiğimiz 1,5 cent seviyesi konuşulmaya başlandı.

Haberin Devamı

Borsa 1,5 cent seviyesine kadar yükselebilir mi? Bu soru son günlerde tüm yatırımcıların kafasını meşgul eden en önemli soru olarak karşımıza çıkıyor. Bu sorunun yanıtını vermeden önce neden 1,2 cent seviyesi değil de 1,5 cent seviyesi bu kadar önemli olduğuna bakalım. Çünkü endeks bugün itibaiyle 1,2 cent seviyesini geçti. Hem de öyle ıkına sıkına değil gayet net bir hareketle, seansın ilk yarısı itibariyle 1 katriyona yaklayan işlem hacmi ve yaklaşık 8 trilyon liralık net alımla üstelik. Yani geçen ayın hedef seviyesi olan 1,2 cent zaten aşıldığı için teknik olarak bir yukardaki en güçlü dirence odaklanıyoruz. Yani 1,5 cente.

Çünkü 1,5 cent seviyesi, dolar kurunu 1 milyon 350 bin lira olarak kabul edersek, yaklaşık 21 bin puan endeks seviyesine denk geliyor. Yani İMKB 100 Endeksi’nin tarihi zirvesi burası. 1999 yıının son ayında aşanan büyük yükselişin tepe noktası. Yani bir anlamda da psikolojik bir seviye. Üstelik tl bazında zirve burası ama dolar bazında 1999-2000 yükselişinin zirve noktası 3,5 cent seviyesinde. Yani aslında çok da devasa bir yükseliş beklentisi değil 1,5 cent beklentisi.

Haberin Devamı

Bunun yanısıra bir sürü olumlu gerçekleşme sözkonusu. Imf ile son yolların en sorunsuz gözden geçirmesini tamamlamak üzereyiz. Enflasyon rakamları olumlu. Türkiye’in yurtdışı borçlanmasında olumlu adımlar atılıyor ve son olarak da islami tahvil konusu konuşulmaya başlandı. Bunlar da borsanın 1,5 cente gidişini destekleyen diğer önemli gelişmeler. Hele bir de özelleştirmeler konusunda istenin adım atılırsa o zaman 1,5 cent hedefi daha da kolaylaşacak. Kısa vadede ise en önemli mesele olan Irak’a asker gönderme tezkeresinin Meclis’ten sorunsuz geçeceği beklentisi borsadaki harekete güç veriyor.

Tabi bu durum önümüzde hiç risk yok demek değil. Öncelikle piyasaların neredeyse tamam gözüyle baktıkları teskere meselesi ilk riski oluşuruyor. Tamam ben de kendi adıma hükümetin bu sefer 1 Mart’taki acemiliği sergilemeyeceği ve tezkereyi Meclis’ten geçireceğini düşünüyorum ama bir de sonrasını düşünüyorum ben bunlara ek olarak. Yani Irak’tan ilk tabut geldiğinde toplumsal tepkinin boyutunun ne olacağını mesela. Ya da özelleştirmelerde istenen hedeflerini yakalanamamasını. Çünkü THY reddetse de piyasada herkesin dilindeki söz bu özelleştirmenin gelecek yıla ertelendiği yönünde. Sonra AB ilerleme raporu meselesi var. Evet bu raporda Türkiye’ye ilişkin olumlu ve cesaretlendirici tanımlamaların kullanılacağı herkesin ortak görüşü ama AB bunu bedava yapmayacak. Verhaugen’in de dediği gibi: Her şey tamam, tek sorun Kıbrıs! Karşılık belli netekim.

Haberin Devamı

Yatırımcı bu riskleri göz önüne almadan karar vermeyecek. Ama tabii ki alternatif piyasalarla ilgili olarak dün yazdıklarımızı da unutmadan.

Yazarın Tüm Yazıları