Paylaş
Devlet Bakanı Ali Babacan nihayet ortaya çıktı ve piyasaların kafasındaki sorulara yanıt verdi. Bu yanıtın geldiği gün de anlamlı. Çünkü bugün Merkez Bankası Başkanı Süreyya Serdengeçti dünyanın en prestijli ekonomi gazetesi olan Financial Times gazetesine bir mülakat vererek IMF ile yeni stand-by’ın hala imzalanamamış olmasını gerekli yasaların çıkartılmamasına yani bir nevi hükümetin elini ağırdan almasına bağlayarak “bu durum ekonomik reform sürecinin önünü kapatıyor” dedi.
Merkez Bankası Başkanı’ndan gelen bu açıklamanın bir hayli önemli olduğunu söylemek gereksiz sanırım. Çünkü tüm dünya yatırımcılarının yakından takip ettikleri bir gazetede, Türkiye’nin para otoritesinin bu yöndeki açıklamalarının ne kadar ciddi sonuçları olacağını tahmin edersiniz.
Neyse ki Bakan Babacan bu haberin fon yöneticilerinin masasına ulaşmasından çok kısa bir süre sonra canlı yayına çıkarak kafalardaki soruları yanıtladı.
Öncelikle Bakan Babacan’ın dolar kurunun hareketi ile ilgili açıklamasına değinmek gerekiyor. Bakan ülkedeki sıcak paranın çıkış hareketini değerlendirirken bunu önceki yıllarla karıştırmamamız gerektiğini ve bu sefer ülke piyasalarındaki sıcak paranın “kaliteli” bir sıcak para olduğunu söyledi. Yani bu para, öyle hemen ilk krizde ülkeden kaçacak bir para değil bakana göre. Bu tespitin ne kadar sağlıklı olduğu bizce tartışmalı. Çünkü hiçbir sermaye sahibi güvenmediği bir ülkede, güvenmediği bir piyasada uzun süre kalmaz. Ama bizce asıl önemli açıklama sıcak para ülkeden çıkmaya kalkarsa Merkez Bankası’nın tutumunun ne olacağına ilişkin açıklamaydı. Bakan Babacan, Merkez Bankası’nın bu çıkış sırasında piyasaya müdahale etmeyeceğini söyledi. Eğer bu tespit bir politika değişikliğine işaret ediyorsa iki sonucu olacağını unutmamak lazım. Birincisi, bu durumda kurda yukarı yönde bir hareket kaçınılmaz olacak; ki bakanın açıklamasının hemen ardından dolar YTL kuru 1,36 seviyesine çıktı. İkincisi, demek ki Merkez Bankası bu paranın çıkmasına kolay kolay müsaade etmeyecek.
Bakan ayrıca 2005 yılı faiz dışı fazla hedefinin ise daha önceden söylendiği gibi yüzde 6,7 değil 6,9 olacağını söyledi ki bu da sıkı para politikasının 2005 yılında da devam edeceğini ortaya koyuyor.
Bakan IMF ile anlaşmanın henüz imzalanmamış olmasının Türkiye’nin ekonomik reform sürecini etkilemeyeceğini çünkü halihazırda Türkiye’nin ekonomik disiplininin, IMF’nin de onayladığı hatta eğer gerçekleşmiş olsaydı anlaşmada yer alacak biçimiyle sürdüğünü söyledi.
Peki ya anlaşma ne zaman imzalanacak?
Babacan, IMF ile yeni anlaşmanın parafe edildiği 2004 yılı aralık ayından bu yana ekonomik parametrelerde değişiklikler olduğunu bunun da yeni bir değerlendirmeyi zorunlu kıldığını belirtti. Bakan Türkiye’nin anlaşmanın imzalanması için gereken sorumluluklarını nisan ayının ortasına kadar sonuçlandıracağını söyledi ve “Nisan ortasında Türkiye kendi üzerine düşenleri tamamlamış olacaktır” diye konuştu.
Değişen parametreleri değerlendirmek için nisan ortasında bir IMF heyetinin Türkiye’ye geleceğini de belirten Bakan, Nisan ayı ortasında yapılacak olan IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları sonrasında 29 Nisan’da IMF İcra Kurulu’nun toplanacağını ve anlaşmanın da bu toplantıya yetişeceğini umduğunu söyledi.
Gelelim tüm bunlardan bizim ne anladığımıza. Bakan Babacan, bizim de yazılarımızda sık sık belirttiğimiz noktaları resmileştirdi sadece. Yani beklentilerin boş olmadığını söyledi. Ama hala yasaların Meclis’ten geçmediğini unutmamak gerek. Ayrıca yasalar çıksa bile Nisan ortasında gelecek IMF heyetiyle tüm koşullar üzerinde anlaşmaya varılacağı varsayımının doğru çıkıp çıkmayacağını henüz bilmiyoruz. Dört aylık bir gecikme sonrası, hele de ortalıkta “hükümet yola IMF’siz devam etmek istiyor” dedikoduları dolaşıyorken IMF’nin de sıkı pazarlık yapacağını söylemek yanlış olmaz. Bu da anlaşmanın nisan sonundaki IMF İcra Kurulu’na yetişmesini engelleyebilir. Ama hiç olmazsa artık resmen anlaşmanın imzalanacağını biliyoruz. Bu da, dün belirttiğimiz gibi, artık alım zamanının yaklaştığını ortaya koyuyor.
Paylaş