Tek risk Kıbrıs değil

Aralık ayı başından bu yana gittikçe artan bir hararetle piyasalarda Kıbrıs seçimleri ve bu seçimin olası sonuçları sonrası ortaya çıkacak tablo konuşuluyor.

Haberin Devamı

Piyasa profesyonelleri ve piyasaya yön veren büyük yatırımcılar Kıbrıs seçimlerini muhalefetin kazanmasını istediklerini her fırsatta dile getiriyorlar. Hatta öyle bir noktaya geldik ki bu yönde yorum ve açıklama yapan finans kuruluşlarının uzmanları, meseleyi görüşlerini ve beklentilerini açıklamaktan, Kıbrıs  seçimlerinde muhalefetin propogandasını yapmaya adar vardırıdılar. Oysa mesele hiç de bahsedildiği kadar “basit” değil.

Kıbrıs ile ilgili Türkiye’deki finans uzmanlarının “kötü durum” senaryosunu bir kere daha uzun uzun antalmaya gerek yok. Mealen şunu söylüyorlar; Denktaş’ı destekleyen partiler iktidara gelirse, AB’yi de unutun, Kıbrıs’ı da unutun, Türkiye ekonomisindeki toparlanmayı da unutun, hatta Türkiye’nin bütünlüğünü de unutun.

Peki Kıbrıs’a “çözüm!” taraftarı olanların bu analizi gerçek dışı mı. Elbette ki hayır. Mevcut durum ve koşullar itibariyle ortayaçıkabilecek senaryolardan biri bu. Ama başka senaryolar da var. Hem de daha yüksek gerçekleşme olasılıklarına sahip senaryolar... Üstelik uluslararası politikada önceden bu kadar kesin tanımlamalada bulunanların çoğunlukla yanıldığı da tarihin bize öğrettiği derslerden biri...

Haberin Devamı

Türkiye ekonomisi gözönüne alındığında tek riskin Kıbrıs olmadığını de söylemek gerekiyor. Hatta daha büyük risklerle karşı karşıyayız.
BankalarYasası’na bakalım mesela... Hükümet bu yasayı İmar Bankası’ndaki büyük vurgunu reklam ve propoganda malzemesi olarak kullandı ve Meclis’ten geçirdi. Kamuoyu da İmar Bankası zokasını “yutarak” yasaya destek verdi.

Dün akşam bazı bankaların ve Bankalar Birliği’nin üst düzey yöneticilerinnin de bulunduğu bir akşam yemeğinde konu açıldı. Bankacıların ortak görüşü bu yasanın bankacılık sektörü üzerinde şantaj malzemesi olarak kullanılabileceği yönünde. Üstelik Maliye Bakanı’nın “Gerekirse değiştiririz” sözünün de çok büyük bir tehlike içerdiğini vurguluyor bankacılar: Hukukun ciddiyetini yitirmesi. Ya da amiyane tabirle “laçka” olması...

Ya Tüpraş meselesine ne demeli. Maliye Bakanı Unakıtan’ı burada da sahnede görüyoruz. Üst üste yaptığı açıklamlarla piyasanın kafasını karışırmayı başardı. Önce özelleştirmenin bu hafta tamamlanacağını söyledi, sonra Aralık ayı içinde tamamlanır dedi. Bugün öğrendik ki 13 Ocak’ta ihale yapılacakmış.

Haberin Devamı

Bakan’ın Tekel özelleşirmesindeki tavrını da hatırlarsınız muhakkak. Sayın bakan kaynaklı benzer açıklamalar ve yanlış bilgilendirmelerle o zaman da karşılaşmışık. Bunları sıradan bir gazeteci yapsa kamuoyu önünde düşeceği durumu tahmin edersiniz muhakkak. Ama ben tahmin etmeyeceğiniz bir şey daha söyleyeyim: Bu açıklamalar sermaye piyasası kanununa göre rahatlıkla “manipülasyon” olarak tanımlanabilir ve hem para hem de hapis cezasına kadar giden bir yasal kovuşturmaya yol açabilir.

İmar bankası mudilerine ödeme ile ilgili kanuni düzenlmelerin durumunu ise anlatmaya bile yüreğim dayanmıyor. Bu insanları aylardır bekleten ve en başından bu yana sözünü tutamayan bir hükümet var karşımızda.

Haberin Devamı

Tek risk Kıbrıs değil dedik. Risklerle ilgili örnekleri de verdik. Şimdi de riskin adını koyalım: Ciddiyetsiz hükümet riski!

Yazarın Tüm Yazıları