Paylaş
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) bugünlerde yeniden işlem yasağı cezalarını yağmur gibi yağdırmaya başladı. Ağustos ayının ilk haftası sonunda yapılan Kurul toplantısında toplam 39, ikinci haftasındaki toplantıda ise (sıkı durun) 81 kişi hakkında suç duyurusunda bulunulması ya da işlem yasağı getirilmesi kararı alındı.
Yani iki haftada 110 kişi hakkında çeşitli sermaye piyasası suçları nedeniyle yasal işlem yolu açıldı. Bu arada tahmin edilebileceği gibi son iki hafta içinde işlem yasağı getirilen kimi isimler, daha önce de bir, iki hatta üç ve dört kez benzer suçlamalar nedeniyle benzer uygulamalara maruz kalmıştı.
Piyasaların yavaş yavaş hareketlenmeye başladığını ve büyük oyuncuların da pek keskin olmayan hareketlerle piyasalardaki tansiyonu ölçmeye, ortamın operasyona uygun olup olmadığını anlamaya çalıştıklarını Ağustos ayı başındaki yazılarımda belirtmiştim. SPK'nın getirdiği yeni işlem yasakları bu tesbitin bir başka delili oldu.
Selçuk Gıda vakası
İşlem yasakları ile ilgili komik durumları ve süreci daha önce defalarca yazdım. Ama bu hafta olan bir şey var ki hakikaten komik.
Şöyle düşünün: Bir şirketin ortağı, yönetim kurulu başkanı ya da yönetim kurulu üyesisiniz.
Aynı zamanda da borsada yatırım yapıyor ya da "oynuyorsunuz". Bu oyun sırasında yaptığınız işlemler SPK tarafından manipülatif olarak tanımlanıyor ve hakkınızda işlem yasağı getiriliyor. Buraya kadar bir sorun yok.
Ardından şirketiniz sermaye artırımı yapıyor ve siz de şirketin ortağı olarak bu sermaye artırımının bedelsiz kısmından hakkınıza düşen kısmı almak istiyorsunuz. Alıyorsunuz da, ama tam bu noktada SPK devreye giriyor ve diyor ki: "Dur bakalım. Sen daha önce bu hisse senetlerinde manipülasyon yapmıştın.
Ben de sana ceza vermiş ve sana ait hisse senetlerini kayıttan çıkartmıştım. Şimdi de sermaye artırımından gelen hisse senetlerini önce kayıt altına alacağım yani resmi işlemi gerçekleştireceğim. Ardından da bu hisse senetlerini yeniden kayıttan çıkartacağım. Yani bu hisse senetlerini de borsada alıp satamayacaksın."
Yukarıda anlattığım durum Selçuk Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Eliya Alharal, Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı Vittorio Franco, ve Yönetim Kurulu Üyeleri Timurhan Berkan ile Eliya Alharal'ı kapsıyor. Bu arada Başkan Alharal ile üye Alharal'ın iki ayrı kişi olduğunu hatırlatalım. Burada bir karmaşa yok mu sizce de.
Tasarruf hakkı engelleniyor
SPK'nın verdiği ilk işlem yasağı kararını sorgulamıyoruz. Orda kurul mevzuatı çerçevesinde yapılması gerekeni yapmış. Doğru ya da yanlış bir uygulama olması ayrı tartışma konusu. (Hatırlatmadan geçmeyelim, Eliya Alharal ve Timurhan Berkan daha önce de manipülasyon suçu nedeniyle ceza almış.
Hatta bu haftaki SPK bülteninde de Menderes Tekstil hisse senedinde manipülasyon yapanlar arasında Eliya Alharal ve Timurhan Berkan isimleri geçiyor. Ayrıca akrabalık derecesini bilmiyorum ama Menderes Tekstil hisse senedinde manipülasyon yaptığı belirtilen iki Alharal daha var; Tina ve Suzi Alharal).
Ama ikinci uygulama kafaları karıştırıyor. Sermaye artırımı ile gelen hisse senetleri manipülasyona konu senetler değil. Dahası zaten manipülasyona konu hisse senetleri de kurul kaydından çıkartılmış durumda. O zaman neden sermaye artırımı ile gelen hisse senetleri için bir daha aynı işlem tekrarlanıyor? Bu durum anayasa ile korunan kişinin mal edinme ve tasarruf hakkına tecavüz değil mi?
Değilse ortada başka bir sorun daha var demek ki. Yukarıda adı geçen isimler SPK'nın işlem yasaklılar listesinde yer alıyor ve haklarında daha önce de bir kaç kez benzer suçlamalardan dolayı işlem yasağı cezası getirilmiş. O zaman bu kişilerin şirket yönetiminde bulunması yasal olarak doğru mu?
Yeni yöntem aranmalı
Yeni SPK yönetimi işbaşına geçer geçmez sermaye piyasasında manipülasyona karşı savaş açacağını gerek açıklamaları gerekse icraatlarıyla ortaya koymuştu. O zaman da belirtmiştik işlem yasağı ya da hisse senetlerinin kurul kaydından çıkartılması gibi uygulamalar manipülasyonun engellenmesi için yeterli çözümü oluşturamaz. Hem zaten piyasanın yapısı açısından manipülasyon tamamen engelenemez. Ancak azaltılabilir.
SPK manipülasyona karşı sadece cezai müeyyidelerin caydırıcılığı yoluyla mücadele edemez, edemiyor da. Elbette ceza mekanizması hayati öneme sahip ama asıl önemli olan manipülasyonun engellenmesi ve yatırımcının mağduriyetinin ortadan kaldırılmasıdır.
Bunun için de öncelikle denetim ve soruşturma süreçlerinin hızı artırılmak zorunda. Ayrıca anında karar alma mekanizması işleme sokulmak durumunda. Kurul'un hala 2 yıl öncenin raporlarını incelediği düşünülürse durum daha net ortaya çıkıyor. Karar alınana kadar atı alan Üsküdar'ı geçmiş, küçük yatırımcı da elindekini avucundakini yitirmiş oluyor.
Ve elbette ki ihtisas mahkemeleri. Geride bıraktığımız süreçte Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin nasıl SPK'nın verdiği ömür boyu işlem yasağı cezalarını bozduğunu birlikte izledik. Durum SPK'nın başedemediği boyuta varınca da Kurul yeni bir kararla işlem yasağını sürekli ve geçici işlem yasağı olmak üzere yeniden düzenledi. Sürekli yasağın süresi 5, geçici işlem yasağının süresi ise 2 yıl olarak düzenlenirken Kurul kaydından çıkartılan hisse senetlerinin de satılabilmesi için yeni düzenlemeler yapıldı.
Ama uygulamadaki boşluklar sürüyor. Yukardaki Selçuk Gıda uygulaması bunun iyi bir örneği.
SPK tek tek olaylardan yola çıkıp, deneme yanılma yöntemi ile piyasayı düzenleme yolunu tercih ederse korkarım ki hem saygınlığı hem de etkinliği erozyona uğrayacak. İşlem yasakları ile ilgili süreç ve SPK'nın bugüne dek attığı geri adımlar ise bu erozyonda kopan ilk kara parçaları oldu maalesef.
Paylaş