Seçim gündemli iki senaryo

Herşey aslında 4 Mayıs'ta başladı. Hayır, yoksa daha mı erkendi? Birdenbire Asya ve Rusya krizlerini görece az zararla atlatan Türkiye'de herşey yıkılmaya başladı. Üstüste iki kriz ülkenin üzerinden buldozer gibi geçti.

Haberin Devamı

Krizlerden en az birinin mevcut yıkıcı etkisini Sayın Ecevit'in "devlet krizi" sözü bir kaç kat daha artırdı. Ardından yine sayın Ecevit ekonomiyi kurtarması için Dünya Bankası başkan yardımcılarından Kemal Derviş'i Türkiye'ye çağırıp bakanlık koltuğuna oturttu.

Derviş çantasındaki acı ilacı içersek 2002 yaz ayları itibariyle krizden çıkacağımızı söyledi. 2002 yılının sonbaharını ortalamamıza rağmen ben kendi adıma krizden çtıktığımıza dair bir işaret görmedim. Evet GSMH artışı, kapasite kullanım oranının artması, yüzde 40'a inen enflasyon gibi veriler var ama benim de bu verilerin Türkiye'ye ait olduğu konusunda derin kuşkularım var.

Yoksa ayın sonunu, (ne sonu ilk haftasını) bile getiremememin başka bir nedeni mi var. Tamam bana inanmıyor olabilirsiniz. O zaman daha bildik bir yerden, mesela borsadan örnek vermemi ister misiniz?

Haberin Devamı

İMKB 100 Endeksi bu ay içinde yüzde 7.38, oranında değer yitirdi. Yılbaşından bu yana değer kaybı ise yüzde 38,5 seviyesinde. Yılbaşında İMKB'de işlem gören tüm şirktelerin hisse senetlerinin toplam fiyatı, yani İMKB'nin toplam piyasa değeri 48 milyar dolarken bu eylül sonu itibariyle yüzde 39 oranında değer yitirerek 29.2 milyar dolara indi. 1999 yılında 1 milyar doların üzerinde işlem hacimleri görülen piyasada bu yılın ortalama işlem hacmi 115 milyon dolara geriledi.

Durum sadece bizim piyasamızda böyle zannetmeyin. Mesela yılbaşından bu yana Brezilya borsası dolar bazında yüzde 44, Arjantin borsası yüzde 63, Venezuela borsası yüzde 44, Hong Kong borsası yüzde 13 değer yitirdi.

Bir de gelişmiş ülkelere bakalım isterseniz. ABD'nin dev endekslerinden Dow Jones yüzde 14, S&P 500 yüzde 20, Nasdaq yüzde 32, Londra Borsası yüzde 14,2, Kanada yüzde 12, Fransa yüzde 20, Almanya yüzde 24, (ben yoruldum) değer yitirmiş.

İki senaryo

Şimdi diyelim ki seçim ertelenmedi ve 3 Kasım'da yapılacağı kesinleşti. Sakın ola ki endeksin birden bire 15 binlere, 20 binlere çıkacağını düşünmeyin. Tamam elbette şu anki fiyatlar dip noktanın sadece azıcık üzerinde. Mutlaka ve mutlaka hızlı bir hereket izleyeceğiz.

Haberin Devamı

Ama tüm dünyada resesyon tartışmaları varken, gelişmekte olan piyasalara para akışı 1997'den bu yana adım adım düşer ve henüz artma eğilimi göstermezken, dünyanın dev ekonomileri ve şirketleri birbiri ardına sallanırken İMKB'nin uçacağını düşünmek en iyi tanımlama ile safdillik olur. Yani iyi senaryonun gerçekleşmesi durumunda bile yukarı hereket sınırlı.

Ya seçimler ertelenirse ne olur? Yine çok ciddi bir hareket olacağını düşünmüyorum. Zaten Mayıs başından bu yana değer yitiren ve uzun vadeli destek noktasına inen bir endeks var. Hisse senedi fiyatlarına seçimlerin ertelenmesi riskinin yanı sıra Irak Krizi ve dünya ekonomisindeki olumsuz durumun yansıtılıdığını düşünüyorum. Elbette bir düşüş ve kaos süreci ile karşılaşacağız ama 0.45 cent seviyesinin altında bir endeks beklemek de karamsarlığın en uç noktası olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları