Paylaş
Abdullah Gül hükümeti Salı günü son bakanlar kurulu toplantısını ve son basın açıklamasını yaptı. Büyük olasılıkla AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Çarşamba günü yemin edecek ve yeni hükümeti kuracak. Kafalardaki kritik soru 59. hükümetin tezkereyi ne zaman Meclis’e göndereceği. Borsa başta, tüm piyasalarda bu beklentinin izlerini gayet net bir biçimde görmek mümkün. Gerginlik hat safhada. Borsa diğer piyasalara kıyasla biraz daha sert tepkiler veriyor. Ama diğer piyasaların da aşağı kalır yanı yok.
Örneğin Dün Dünya Bankası Türkiye temsilcisi Ajay Chibber’ın yaptığı açıklamanın ardından çok büyük bir olasılıkla bugün bir düzeltme ya da özür yayımlanacağını belirmiştik. Nitekim sabah saatlerinde Dünya Bankası Türkiye ofisinden beklediğimiz açıklama geldi. İşler yeniden normale döndü. Peki borsacılar bu sistemin nasıl işlediğini bilmiyorlar mı ki dün o kadar paniğe kapıldılar? Hayır, elbette ki biliyorlar ama gergin bekleyişler sırasında gelen bu tarz ani haberler pek fazla aklı selimle değerlendirilemiyor. Ayrıca zaten endeks tezkere çıkmadan önceki süreçte gelebileceği en üst noktaya yakın bir yerlerdeydi. 10.961puan seviyesinde kapanmıştı Cuma günü ve biz üst sınırın 11 bin puan olduğunu sürekli ifade ediyorduk.
O nedenle borsanın dünkü habere verdiği tepki diğer piyasalara kıyasla daha sert oldu. Ya da örneğin, bugün Hazine’nin döviz cinsinden 546 günlük ihalesine beklenenin altına teklif geldi. Faiz de yine beklenen seviyenin üzerinde gerçekleşti. Bankacıların beklentisi bu ihaleye 500 milyon dolar ile 1 milyar dolar arasında bir teklif gelebileceği yönündeydi. Oysa gelen teklif 250 milyon dolarda kaldı ve net olarak 180 milyon dolar borçlanıldı. Faiz de yüzde 6.88 oldu. Bu haber de bono ve döviz piyasaları için beklenmedik sürpriz bir gelişmeydi. O nedenle dolar 7 bin lira kadar arttı ve gösterge faiz de yeniden yüzde 57 seviyesinin üzerine çıktı.
BM kararı Erdoğan etkisi mi?
Bu arada piyasaların yakından izlediği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısının ertelenmesi hükümetin elini güçlendirdi. ABD ve İngiltere, Irak’ın 17 Mart’a kadar silahsızlandırılmasını öngören karar oylamasını ertelemeleri ile Cuma günkü yazımızda değindiğimiz zamana sıkışmışlık durumu biraz hafifledi.
Bush geçen hafta Cuma Türkiye saati ile sabaha karşı yaptığı açıklamada birkaç gün içinde BM’ye ırak’a saldırı konusunda başvuracaklarını ve BM kararı olmasa bile Irak’a tek başlarına saldıracaklarını söylemişti. Bush’un bahsettiği başvuru 14 Mart’ta yapılacaktı ve şu an ertelenmiş durumda. Piyasanın korkusu ABD’nin Türkiye’yi dışlayan bir çözüme gitmesi ve dolayısıyla mali yadım dahil tüm anlaşmaların geçerliliğini yitirmesiydi. Şimdi bu korku bir süre daha ertelenmiş görünüyor.
Ne kadar etkili oldu bilinmez ama bizce Bush’un dün Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde aldığı cevap bu toplantının ertelenmesinde etkili oldu. Erdoğan kararın aceleye getirilmeyeceğini biliyor. Parti içindeki otoritesini tam anlamıyla tesis etmeden ve ikinci tezkerenin Meclis’ten mümkün olan en az fire ile geçeceğini garantiye almadan bu oylamaya gitmeyecek. Çünkü AKP kurucularından Cüneyd Zapsu’nun da ifade ettiği gibi “İkinci bir ret, partinin dağılması sonucunu getirir.” Değil tezkerenin bir kere daha reddi, ilk oylamadakine yakın bir fire bile Erdoğan’ın siyasi kariyerine ciddi bir darbe vurur. O nedenle Erdoğan’ın acele etmeyeceğini, ikna süresini mümkün olduğunca uzun tutacağını tahmin ediyoruz.
Ama bu süre zarfında ABD yönetimi de süreyi azaltmak için elinden geldiğince bastıracak.
Merkez Bankası uyarısı
Bu arada müstakbel hükümete Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Chibber’in uyarısından sonra ikinci bir uyarı da Merkez Bankası’ndan geldi. Gerçi Merkez Bankası’na sorarsanız bu rutin bir açıklama ama piyasa uzmanları özellikle de iç borç/GSMH oranını düşürülmesi ve faiz dışı fazla konusundaki açıklamaları hayli manidar buluyor. Malum Erdoğan ekonomi konusundaki açıklamaları nedeniyle hem piyasalardan hem de bürokrasiden eksi not almıştı. Hele bir faiz dışı fazla meselesi var ki akıllara ziyan.
Gerçi Abdullah Gül, 58. hükümetinin son basın toplantısında IMF ile “başından beri söyledikleri gibi” yüzde 6.5 oranındaki faiz dışı fazla hedefi üzerinde anlaştıklarını söyledi ama hepimiz biliyoruz ki durum hiç de öyle “başından beri söylendiği gibi” değil.
Bizzat Erdoğan’ın faiz dışı fazla hedefini eleştirmesi, bütçede karşılığı olmayan harcamalar için “parayı aybaşında alınca kaynağı görürsünüz” yönlü demagojik açıklamaları ve yaklaşan 2004 yerel seçimlerinde partisinin başarısı için gelecek kaynağı popülist yatırımlarda kullanabileceği endişesi piyasaları derinden düşündürüyor.
Erdoğan hükümetinin piyasalar açısından ilk sınavı tezkere meselesinde olacak. Buradan iyi not alabilirse piyasalar gelecek uygulamalara biraz daha kredi açabilir. Ama burada piyasa beklentilerini karşılayamayan bir Erdoğan hükümeti ilerde çok büyük kur ve faiz riski ile karşılaşır.
Paylaş