Paylaş
Pazartesi akşamı altı buçuk saat süren “tarihi” Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Türkiye’de yabancı asker bulundurma ve geçişine izin veren ve Türk askerinin yabancı ülke topraklarına gönderilmesine izin veren o meşhur tezkereli nihayet Meclis’e gönderdi. Ama kendi bakanlarını bile zorlukla ikna ederek...
Ekonomik tehlikeler
AKP’li bakanların tutumunu anlamak zor gibi görünüyor. Hem bir sürü acemilikle sıkıntıya soktukları ekonomik gidişatı az da olsa hal yoluna koymak için ABD’nin vereceği bu paraya ihtiyaçları var. İhtiyaçları var çünkü IMF ile görüşmeleri de ABD ile yapılacak anlaşmaya çok fazla bağladılar. Paraya da ihtiyaçları var çünkü 2003 yılını kurtarmak için ellerinde başka kaynak yok. Bütçe bir türlü oluşturulamıyor. IMF Bürokratları hükümetin getirdiği tasarruf ve gelir kalemlerini gerçekçi bulmuyor.
Bu rakamlarla Türkiye’nin, ekonomik programın başarılı bir biçimde devam etmesi için gerekli olan yüzde 6.5 oranındaki faiz dışı bütçe fazlasını tutturamayacağını biliyor IMF bürokratları. Bu arada hükümetin iç borçlanması için ödediği reel faizler bu kadar yüksekken 2003 yılında iç borcun çevrilebilirliği sorununun yeniden gündeme geleceği de biliniyor.
ABD’nin vereceği yardıma bu nedenle de büyük ihtiyaç duyuluyor. Sonra Türkiye’nin önemli bir müttefiki ile ilişkilerin daha kırılgan bir ortama taşıma tehlikesi de mevcut. Piyasa uzmanları, yatırımcılar tüm bu olasılıkları yakından izliyor ve hepsinin ne kadar önemli olduğunu gayet iyi biliyor.
Siyasi tehlikeler
Yukarda bakanların ikna edildiğini söyledik ama aslında bakanların ikna edildiği filan yok. Çok büyük bir olasılıkla başbakan Gül, bakanları “Siz hele muhalefet şerhi koymadan imzalayın şu tezkereyi, nasıl olsa Meclis’ten geçmez” diyerek ikna etmeye çalıştı.
Fakat Türk halkının gerçekten çok önemli bir bölümünün ABD’nin Irak’ta yapacağı operasyona da Türkiye’nin bu operasyona katılması ya da destek vermesine de karşı olduğu gerçeği mevcut. Hele de AKP tabanı dikkate alınırsa savaş karşıtı dini, kültürel ve geleneksel açılardan hassasiyetin daha da arttığı görülüyor. Net bir tehdit olmadan Türkiye’nin bu operasyon içinde yer alması durumunda AKP hükümetinin de kamuoyu gözünde sonu gelmiş olacak.
Hükümete çatlak tehlikesi
AKP hükümetinin iktidarına yönelik tek tehdit kamuoyundan da gelmiyor. Asıl ve daha dikkate değer tehlike bizzat hükümetin kendi içinden geliyor. İlk tezkerenin oylanması sırasında 30 AKP’li milletvekili olumsuz oy kullandı. Bu sefer bu sayının 36’ya çıkacağı konuşuluyor.
Bu konudaki referansımız ise Hürriyet Gazetesi Haber Koordinatörü ve CNN Türk Ekonomi Müdürü Enis Berberoğlu. Sabah 09:10’da başlayan parametre programında bu konudan bahsederken 36 milletvekili sözünü Sayın Berberoğlu telaffuz etti. Ankara’ya yakın bazı köşe yazları ise bu sayının daha yüksek olabileceğini belirtiyorlar. Eğer ikinci tezkere çıkar ve Türkiye de bu savaşın içinde yer alırsa Meclis’in başka kararlar da alması gerekecek. Ve bu kararların bir çoğu yine Türk kamuoyunun hoşuna gitmeyecek. Acaba o zaman AKP’nin firesi kaça çıkacak.
Piyasanın tepkisi
Piyasalar tezkerenin Meclis’e sevki sırasında yaşanılan gelişmeleri çok yakından izledi. Ama Pazartesi gününden itibaren bu türlü bir sıkıntının yaşanacağı tahmin ediliyordu. Bu nedenle iki seans içinde endeksin 800 puan civarı düştüğünü izledik.
Üstelik bu seviyelere yüksek işlem hacimleriyle ve net alımlarla gelmiş olmasına rağmen. Bu çerçevede dolar ve bono piyasalarındaki gelişmeleri ve beklentilere hiç bakmadığımızı ama o cephede de işlerin borsadan çok farklı olmadığını hatırlatmakta fayda var. Tüm piyasalar aynı itkilerle hareket ediyor. Ama hükümetin elinde piyasaları ve ekonomik programı soktukları bu kurt kapanından en az yara alarak kurtarmak için hala koz var... IMF ile bir an önce uzlaşmak bunlardan birincisi.
Daha önce de söyledik sıcak çatışma başlamadan tamamlanan bir gözden geçirme uluslar arası piyasalara oldukça olumlu bir mesaj olacak. İkinci olarak tezkerenin mümkün olduğunca az sayıda fire ile Meclis’ten geçmesini sağlamak. Tabii tüm bu gelişmeler en büyük insanlık suçlarından birine ortak olma anlamına gelecek ama işleri kendileri bu noktaya getirdiler.
Paylaş