Paylaş
Piyasaların sanal beklentilerle hareket etiğini söylemem çok iddialı gibi gelebilir. Ama duruma bakınca siz de farkedeceksiniz bu iddianın doğru ya da n azından dikkate değer olduğunu.
Olumlu beklentiler neler diye baktımızda karşımıza bir tek adres çıkıyor, Kıbrıs. Piyasalardaki hava Kıbrıs sorununun Mayıs ayına kadar çözüleceği ve bunun ardından da 2004 yılında Türkiye’ye müzakere tarihi verileceği yönünde. Oysa bu meselede onlarca farklı tarafın çıkarlarının çatıştığını gözardı etmemek gerek. ABD, İngiltere, AB, Yunanistan ve Türkiye bu taraflardan sadece bir kaçı... Ayrıca her ülke ve grubun içinde de, Türkiye’de olduğu gibi, farklı amaçları, öncelikleri ve hedefleri olan grupların bulunduğunu, bunların da tam bir mutabakat içinde olmadığını söylemek gerek. Türkiye açısından baktığımızda, elbette MGK’dan çıkan kararı gözardı etmiyoruz. Türkiye’deki tüm taraflar sorunun çözülmesini istiyor ama herkesin çözümden anladığının çok farklı olduğunu söylememiz gerekli. Erdoğan’ın çözümü, ile Genelkurmay’ın çözümünün aynı olduğunu söyleyebilir misiniz mesela...
Diyelim ki AKP hükümeti 1900’lerin başından bu yana devam eden, 1960’tan sonra hatları iyice keskinleşen ve 1974 öncesi soykırıma varan bir şiddetle, kanla lekelenen Kıbrıs sorununu Türk halkını rencide etmeyecek bir biçimde çözmeyi başardı.
Peki bunun Türkiye’nin AB’den müzakere tarihi alması için yeterli olduğuna inanabiliyor musunuz?
Bu sorunun tehlikeli bir soru olduğunun farkındayım. Rahatlıkla “ideolojik” tartışma zeminine çekilebilir. Ama meseleyi AB’ye taraf olma ya da olmama bağlamında değil sadece reel bir olgu, incelenmesi gereken bilimsel bir veri demeti olarak ele alın. İhtimal hesaplarını ve yüzdeleri dikkate alarak yanıtlayın. Sizce bu olasılık yüzde kaçlık bir olasılığa denk geliyor?
Ben bu soruya yanıt veremiyorum çünkü bilmiyorum. Türkiye’de ya da Avrupa’da bu soruya sağlıklı yanıt verebilecek birinin var olduğuna da inanmıyorum. Onlar da bilmiyor çünkü Türkiye’yi ne yapacaklarını...
Riskler bu kadarla kalsa yine iyi. Oysa karşımızda bir de IMF ile sürdürülen yedinci gözden geçirme var. Ayrıntıları o kadar sık yazdık ki tekrarlama ihtiyacı hissetmiyorum. Ama şunu da hatırlatmadan geçemeyeceğim. Altıncı gözden geçirmeyi Türkiye’nin eksiklerine rağmen tamamlayan IMF bu kez “ek tedbir” gelemeden yedinci gözden geçirmeyi tamamlamayacağını açıkladı. Bunu söyleyen kişi de IMF Birinci Başkan Yardımcısı Anna Krueger...
Hala piyasalardaki beklentilein reel olduğunu düşünüyor musunuz?
Paylaş