İyi ki Merkez Bankası var...

Enflasyon rakamları 2003 yılı hedeflerinin altında gerçekleşti. Rakamların ortaya çıkması ile birlikte 2004 yılı bahar-yaz aylarında enflasonda tek haneli rakamlara ulaşılabileceği beklentisi de güçlendi.

Haberin Devamı

Rakamların ortaya çıkması ile birlikte hükümet yetkilileri cumartesiden bu yana geçen iki günlük süre içinde mümkün olan her platformda bu başarıyı sahiplendi. Ama niyeyse bu başarının asıl mimarı olan Merkez Bankası’nın adını bir kere bile anma nezaketini göstermedi.

Hal böyle olunca 2004 yılı makro ekonomik rakamlarının büyük bir başarı olduğunu kabul eden iyi niyetli bir çok kesim ister istemez eski hesapları bir karışırma ihtiyacı hissetti. Bu hesaplar karıştırılınca da bir çoğumuzun unuttuğu, unutmak istediği bazı şeyler unutulmuşluğun karanlığından günyüzüne çıktı.

Öncelikle...

Bu sadece bir kişinin, bir grubun, bir partinin ya da bir kurumun başarısı değil. Bütün Türkiye’nin başarısı. Nüfusunun büyük çoğunluğu hala açlık sınırının altında bir aylık gelirle yaşayan, son yirmi yıldır elindeki avucundaki herşeyi yitirmiş, milyonlarca insanın başarısı.

Haberin Devamı

Ama yine de işin asıl sahibi Merkez Bankası. Kura ve faiz politikasını beğenmeyen iş çevrelerine şirin gözünmek kaygısıyla hükümetin seminerlerde şikayet ettiği Merkez Bankası.

Kim ne derse desin hükümetin Merkez Bankası’ndan hoşnut olmadığı gerçeğini göz ardı etmemiz mümkün değil. AKP hükümeti, iş başına geldiği günden bu yana hem açıklamaları hem de icraatlarıyla özelde Merkez Bankası yönetiminden, genelde ise  Merkez Bankası’nın bağımsızlığından rahatsız olduğunu ortaya koydu. Neredeyse iki ayda bir Merkez Bankası Başkanı’nın istifa edeceği söylentileri kulaktan kulağı fısıldandı. Hükümetin Merkez Bankası yönetimine getirmek istediği isimlerle ilgili fısıltılar da eksik olmadı. Ama Merkez Banaksı yönetimi, tüm kadrosu ile bunlara direndi, disiplininden taviz vermedi.

Merkez Bankası’nın “2004 yılı parav e kur politikası genel çerçevesi hakkında basın duyurusu” da bu açıdan bir hayli önemli.

Ayrıntıları bir yana bırakırsak bu açıklamadaki bir uyarı Merkez Bankası’nın 2004 yılında da asıl işi olmayan meselelerle uğraşmak zorunda olacağını ortaya koyuyor.

Örneğin açıklamanın 21 nolu maddesi’nde şöyle deniliyor:
“2004 yılı mart ayında yapılacak olan yerel saçimler öncesinde, ekonomik aktörlerin geçmiş deneyimlerinden kaynaklanan bazı şüpheleri gündeme geirme riski vadır. Bu şüpheleri ortadan kaldırmanın tek yolu ücret ve gelirler politikasını program hedefleri ile uyumlu biçimde devam ettirmektir. Bu konuda gelecek olan olumsuz bir sinyal başta enflasyon ve cari açık olmak üzere genel makro ekonomik dengeler konusundaki bekleyişler üzerinde olumsuz etkilerde bulunacaktır. Dahası, makroekonomik hedeflerle uyumlu olarak algılanmayan bir ücret ve gelirler politikası sonradan bu etkilerin telafi edilmesine yönelik tedbirler alınsa ibel belirsizlik ve risk algılamasının artmasına neden olarak bekleyişlende bozlmaya yol açacak ve enflasyon üzerinde olumsuz etki yaratabilecektir.”

Haberin Devamı

Bu cümleler o kadar açık ki, ayrı bir tercümeye ihtiyaç duymuyor. Merkez Bankası da ekonomi çevreleri gibi hükümetin popülizm yapmasından korkuyor ve bunu da açıkça dile getiriyor. Hatta açıkça olmasa da “asgari ücret”te yapılan enflasyon hedefinin 22 puan üzerindeki artışı eleştirerek, bu hatayı telafi etmek için tedbir alsanız da güven bozulduğu için bunun olumsuz etkilerini ilerde göreceğiz diyor.

Merkez Bankası’nın bunun dışında uyarıları da var. Örneğin iç borcun milli gelire oranını daha da düşürmek gerek diyor hükümete. Kur riskinin devam ettiğini de hatırlatan Merkez Bankası hiç bir sorumluluğu olmamasına rağmen piyasaya da kur riskine karşı vadeli işlemleri kullanarak korunmayı salık veriyor.

Haberin Devamı

2003 yılı Merkez Bankası’na hak etiği kıymetin verilmediği bir yıl oldu. 2004 yılı se Merkez Bankası’nın başarısının ispatı enflasyon rakamları ve bir de uyarısı ile başladı. Bakalım nasıl sona erecek?

Yazarın Tüm Yazıları