İMKB... Özelleşecek, güzelleşecek mi?

Yeni hükümet özelleştirme programı ile toplumun tüm kesimlerini oldukça şaşırttı. Her programa alınan bildik kurumların yanında Milli Piyango İdaresi gibi ilginç kurumlar da özelleştirme programına alındı. Ama asıl bomba İMKB özelleştirmesi oldu.

Haberin Devamı

Hükümet programı açıkladı ama tartışma bir türlü sona ermedi. İMKB nasıl özelleşecek, nasıl fiyat biçilecek, sahibi kim olacak ve en önemlisi bu özelleştirme gerekli mi?

İMKB Başkanı Osman Birsen dünyadaki borsa özelleştirme örneklerinde güçsüz borsaların geliştirilmesinin amaçlandığını ve ulaşılmaya çalışan modelin İMKB’nin şu anki hali olduğunu söylüyor. Ve ekliyor “Bizde ise başarılı işletmenin yarattığı kaynağa sahip olma açısından bakılıyor”. Tam burada hatırlatmak lazım yine Başkan Birsen’in verdiği bilgiye göre kendi başkanlık süresi boyunca Maliye’ye aktarılan kaynak tutarı 1 milyar dolar civarında!

İMKB, sadece 16 yaşında! Yani çok genç. Başkanının deyimi ile “16 yıl borsalar için bir hiçtir. Esamesi bile okunmaz”. Ama yine de ülkesi Avrupalı olmadan Avrupalı olmayı başarmış bir kurum. Başkan Birsen “Dünyada İMKB’nin emsalini bulmak mümkün değil. Bu nedenle İMKB’nin başarısı bütün dünya tarafından bilinip takdir ediyor. Türkiye hariç!” derken az da olsa sitem eder gibi görünüyor.

Haberin Devamı

Ve ekliyor: “Bir talebe düşünün ki her şeyi biliyor çok çalışıyor ama hep kırık not alıyor, bir zaman sonra demez mi “Hiç bir şey fark etmiyor. Çalışmasam da olur nasıl olsa bana kırık not veriyorlar”... Der mi diye düşünüyorum. Neyse ki o durum daha gelmedik biz çalışmaya devam ediyoruz.

Yeni hükümet özelleştirme programı çerçevesinde İMKB’nin de özelleştirileceğini açıkladı. Bu özelleştirme süreci nasıl işleyecek?

Genel olarak özelleştirme ne kadar doğru bir tabir bilmiyoruz ama 90’lardan itibaren dünya borsalarında genel bir eğilim var. Bu eğilim de şirketleşme ve borsanın bir şirket mantığı ile yönetilmesi. Hatta bazı borsalarda da piyasa şartları eğer uygun ise halka açılma suretiyle borsaya kote herhangi diğer şirketler gibi bir yapıya gidiş... Bu çerçeve içinde “İMKB açısından da bu gelişim olabilir mi? Olursa nasıl olur?” gibi düşünceler devamlı vardı. Bir çok ileri aşamadaki projeler içinde özel bir borsa yapısının nasıl kurulabileceği şirketleşmenin ya da borsadaki yönetim tarzının nasıl olabileceği ile ilgili beyin egzersizi yapılıyordu. Bunun bir zaman ve hazırlık meselesi olduğu muhakkaktır.

Haberin Devamı

Son dönem içinde yeni hükümet yeni projelerle özelleştirmenin daha geniş bir planda uygulanması ve daha yüksek seviyelerde özelleştirme gelirine ulaşma maksadıyla İMKB’nin de önümüzdeki dönem içinde bu çalışmalar içinde bulunmasını öngördü ve bu kararını açıkladı. Bu karar aslında özelleştirme denilen hukuki prosedürün içinde görünmüyor. Zaten İMKB özelleştirmesi ÖİB’nin kanuni yetkilerinin dışında bir alanda yer alıyor. Bu açıdan bakıldığında borsaya özel ve yeni bir statü  kazandırmak açısından bir çalışma için start verilmiş oluyor

Şimdi bunun gereği yapılacak. Bu yapılırken de gelecekte oluşacak yapının en tutarlı, hem mevcut hem de gelecek değeri açısından en yüksek değeri temsil edecek bir yapılanmayı öngörmek lazım.

Haberin Devamı

O açıdan, bir çok değişkeni bir araya getirip bu konularda karar vermek lazım. Bu kararları içeren, en basit deyimiyle özerkleşme stratejisinin tespiti ve bunu bir zaman programına kavuşturmak gerekiyor. Zannediyorum ki bunu bu yıl içinde bunu gerçekleştireceğiz.

Bu arada: İMKB’nin gelecekteki yönetim yapısı nasıl olacaktır, nasıl olmalıdır? Bu yapı içinde yer alan yeni sahipler yada yöneticilerin payları ne olacaktır? Buna nasıl katkı sağlayacaktır. İlerdeki yönetim tarzındaki esnekliği ve pozitif gelir yaratacak bir yapıda başarının devamlılığı sağlamak için nasıl bir borsa yönetimi yaratılmalıdır? Gibi konular da mevcut. Bu konularda da karar verilecek. Bu işler yapılırken burada yaratılmış bir kaynak varsa bu kaynak da bunun sahibine intikal edecek.

Haberin Devamı

İMKB’nin muhtemel sahipleri kimler olabilir?

Dünyadaki örneklerine bakıyorum ve bu örneklerde borsalar genellikle kendi üyelerinin hem yönettiği hem de sahiplendiği kurumlar şeklinde. Bunların yapıları bazen vakıf, kooperatif gibi ya da bizdeki gibi daha önce tarif edilmemiş biçimlerde oluyor. Bu örneklerde sahipliğin üyelere ait olması biçiminde mütalaa edilen bir şirketleşme modeli üzerinde çalışılıyor. Zaten dışarıdaki özelleştirme örnekleri bizdeki gibi değil. Başarılı yüksek gelir temin eden kar yaratan borsaların bu yapı içinde değiştirilmesi söz konusu olmuyor.

Parasız, yeni yatırım yapamayan, teknolojiye sahip olmayan, güven vermeyen borsalarda ya da çok sayıda dağınık olan borsaların bileştirilip, tek bir borsa haline getirilip, bu yapının düzeltilmesi suretiyle İMKB’nin şu anki yapısına ulaşmak için yapılıyor. O yüzden farklı. Bu örneklerde işletme ve finansman açısından başarıyı yakalamak için yapılan özelleştirmeler. Bizde ise başarılı işletmenin yarattığı kaynağa sahip olma açısından bakılıyor. O bakımdan iki önek birbirine tam karşıt.

Haberin Devamı

İMKB bölgenin en gelişmiş borsalarından biri. Bu yapıya ulaşmak için kamudan buraya ne kadar kaynak aktarıldı.

Kamudan kaynak almak mı? Tek başına benim İMKB’nin başına gelmemden bu yana buz kamuya 1 milyar dolarlık kaynak aktarımı yaptık. O nedenle kamudan ne kaynak aktarıldı sorusu biraz komik oluyor.

Dünyada İMKB’nin emsalini bulmak mümkün değil. Bu nedenle İMKB’nin başarısı bütün dünya tarafından bilinip takdir ediyor. Türkiye hariç!

İMKB bölgenin ve Avrupa’nın önde gelen piyasalarından biri. Bu seviyeye nasıl gelindi?

İMKB’nin başlangıcından bu yana, ki aşağı yukarı 16 yıl oldu, her bir dönem kendine göre başarılı bir dönem. 16 yıl borsalar açısından bir hiç. Esamesi bile okunmaz. Üstelik bu 16 yıl içinde sermaye piyasası da yoktu. Hani sermaye piyasası olur da  borsası olmaz, siz sonradan burayı düzenlemek için borsayı kurmuş olursunuz. Bizde öyle de değil! Ne borsa, ne piyasa, ne de anlayışı. kültürü vardı. O itibarla bu kadar kısa süre içinde bu gelişmeyi ve bu kurumsallaşmayı sağlamak önemli bir başarı.

İMKB aynı zamanda piyasayı da oluşturdu yani?

Hem piyasayı oluşturuyor, hem kültürünü yaratmaya çalışıyor, hem kendini tanıtmaya çalışıyor.  Hem eğitim kısmı var hem kurumsallaşma kısmı var. Türkiye’deki en önemli sorunlardan biri kurumsallaşmayı becerememek. Biz burada, İMKB’de kurumsallaşmanın en iyi modellerinden birini görüyoruz. Bir yapı nasıl kurumsal hale getirilir konusunu başarılı bir şekilde göstermiş oluyor. İMKB dünyada borsaları değerlendirme standartlarının hangisine bakılırsa bakılsın başarılı bir kurum

Nedir o standartlar?

Likidite açısından, teknoloji açısından, uyguladığı kurallar açısından, mevzuat ve hukuki çerçevesi  açısından, dünyayla olan ilişkiler açısından, veri yayınları açısından, kuralların adil ve dürüst tatbikinden, halka ilişkiler açısından, diğer kurumlarla ve kamu ile ilişkiler açısından değerlendirilir borsa. Borsa endeksin düşmesi ve çıkması ile değerlendirilemez. Eğer öğle değerlendirirlerse o zaman en kötü borsa NASDAQ! Halbuki bu yanlış bir şey. Oysa bir iki yol önce ekonomi ile ilgili sorunlar çıkmadan ve iletişim sektöründeki balon patlamadan önce NASDAQ menkıbeleriyle yaşıyorduk.  “Siz niye NASDAQ değilsiniz, adınıza niye NASDAQ koymuyorsunuz, ya da gidip niye kendinizi NASDAQ’a teslim etmiyorsunuz?” diye soruluyordu.

Nasıl bakmamız lazım o halde?

Madem NASDAQ’tan bahsediyoruz, bu borsa teknolojiyi uygulama açısından en başarılı örneklerden birisi. Modernize edilmiş bir borsayı temsil ediyor. İletişime daha yüksek derecede dayalı bir yapı içinde gelişiyor. Ama iletişim sektörünün bir şekilde fiyat ve değerlenme açısından gerilemesi sonucu ortaya çıkan menfi durum NASDAQ sistemine mal edilmemeli. Bu haksızlık.

Demek ki borsanın kendi yapısıyla ilgili değerlendirmeleri ve eleştirileri sadece onun yapısı ile sınırlı tutmalı. Piyasanın diğer kısımlarıyla bağlantı kurmak suretiyle sonuçlara varmak hatalı olabiliyor. Borsaların başarıları daha çok işletme ve uygulama açısından değerlendirilmeli. Tarafsızlık, yani kendi başına aldığı kararlar ve uygulamalar nedeniyle bir zarar yaratıyorlar mı. Bu da önemli. Ancak bu veriler çerçevesinde bakılırsa daha objektif bir sonuca varılabilir.

Bizim açımızdan da böyle bir objektif değerlendirme her zaman pozitif sonuçlar veriyor. Bunun anlamı bizim hiçbir sorunumuz yok demek değil? Tabii ki genç bir borsa genç bir piyasa olarak bizim sorunlarımız var. Önemli sorunlarımız var. Ama bunların çoğu bizim sistemimizden kaynaklanmıyor. Sermaye piyasasının mevcut gelişimi, sermaye piyasası kültürünün eksikliğinden,  ufaklıktan, nispeten daha sığ ve daha dar bir planda çalışıyor olmaktan kaynaklanıyor. Bunun da çözümleri var ama bunlar borsanın içinde değil daha çok dışında olduğundan gerekli önlemleri almak ve gerekli politikaları üretmek açısından ilgililere gereken bilgiyi sunuyoruz.

Dünyada İMKB nasıl değerlendiriliyor?

İMKB’nin yurtdışındaki saygınlığı çok yüksek. Çok başarılı bir borsa olarak görülüyor. Hata bize de sık sık bu başarının nasıl yakalandığını soruyorlar. Biz tecrübelerimizi Avrasya bölgesindeki diğer borsalarla paylaşıyoruz. 25 borsanın üye olduğu FEAS isimli federasyonun başkanıyım., İMKB bunun merkezi. Yani biz çok geniş bir coğrafyada sermaye piyasasını gelişimi için uğraşıyoruz. Diğer borsalara öncülük eden kendi başarısını kaynaklarını teknolojisini paylaşır hale gelmiş bir borsayız. Yalnız başına başarılı bir borsa değil,. Başkalarını da kendi standardına yükseltmeye çalışan bir borsayız. Bunun yanında uluslararası standartta da başarılı bir borsa.

İnsan kendi başına da başarılı olabilir ama yalnız kendi başarısıyla yetinmeyip bu başarının paylaşılmasına yardım ediyorsa, kendini de aşmış demektir. Öyle bakarsanız İMKB kendini ve kendi ülke gerçeklerini de aşan bir başarıya sahip. Bunu başardığımız ortam ABD’de olduğu gibi refah, gelişme ve düşük enflasyonun olduğu bir ortam değil zorlukların olduğu bir ortam. Bu edenle İMKB’nin istisnai bir konumu var. İşte bu ve diğer nedenlerden ötürü dışarıda konumu oldukça iyi. Zaten yabancı yatırımcılar da sadece İMKB’ye değil, İMKB’ye güvenmese zaten burada olmaz, Bizim piyasamıza da güveniyor. İniş çıkışlar oluyor ama bunları yatırım ve kar fırsatı olarak değerlendirebiliyorlar. Yabancılar hiç üzülmüyor ama... Yabancılar da piyasa değeri anlamında kaybetti ama onlar şikayetçi değiller. Onların zararından da Tükler şikayet ediyor.

O nedenle eleştiri bazlı bakış açısından yerleşmiş bir uygulama var. Bundan vazgeçmek lazım. Tek tek bireyler bir yana ama en azından medya bu tutumdan sıyrılmak zorunda. Böyle bir başarı dahi menfi bakış açısı nedeniyle görülemiyorsa, bu işi başaranlar açısından da durum çok zor. Böyle bir bakış açısıyla bu şevklerini heyecanlarını ne kadar sürdürebilecekler ki diye düşünmek lazım. Bir talebe düşünün ki her şeyi biliyor çok çalışıyor ama hep kırık not alıyor, bir zaman sonra demez mi “Hiç bir şey fark etmiyor. Çalışmasam da olur nasıl olsa bana kırık not veriyorlar”... Der mi diye düşünüyorum. Neyse ki o durum daha gelmedik biz çalışmaya devam ediyoruz.

2002 en önemli projesi uzaktan erişimdi. Burada durum nedir?

Uzaktan erişimi bitirdik. Üstelik iki defa bitirdik. Herkes bunu tek bir sistem ile yapıyor. Biz ise uzaktan erişimi iki halkalı yaptık. Herkes bu birinci halkayı bitirdikten sonra tebrikleri kabul ediyor, biz eleştirileri kabul ettik. Ve ikinci halkayı da yaptık. Birinci halkada bir sorun çıkarsa, ki olası sorunlar da bizden değil altyapıdan kaynaklanıyor, onu ortadan kaldırmak için yeni bir sistem daha ekledik. Yani yedekledik.

İki farklı sistem ile çalıştırıyoruz. Bir anlamda kesintisiz güç kaynağı gibi. Elektrik kesiliyor ama siz hiç kesildiğini fark etmiyorsunuz. Bizim uzaktan erişimde de teknik sorun çıktığında fark etmeme noktasına gelmiş bulunuyoruz. Bu bakımdan bu proje olgunlaştı uygulandı, herkes bundan yararlanıyor. Eskiden gelen şikayetler vardı, “Küçük yatırımcının emri geç giriyor önceliğini kaybediyor” gibi. Şimdi bunları duyuyor musunuz? Eskiden terminalleri almak için herkes kıran kırana rekabet ediyordu, astronomik fiyatlar veriliyodu. Böyle bir şey kaldı mı? Bu sorun çözülmez diyenler vardı. Ben geldiğimde “Bu sorunu çöz sana yeter” dediler. Biz çözdük ama...

Kimse bir şey demedi...

Demeleri de önemli değil aslında. İnsanlar yüksek standartlara çabuk alışıyor. Eskisini unutuyor. O bakımdan böyle hizmet kuruluşlarında daima ilerlemek zorundayız. Onun da bilincindeyiz. Geldiğimiz seviye çok yüksek olmasına rağmen durmuyoruz. Daha ilerisini daha mükemmelini, daha yüksek kapasiteyi, daha az sıkıntı yaratacak olanını aramak konusunda sürekli çalışıyoruz.

2003 yılında borsanın önceliği özelleştirme mi olacak yoksa piyasa düzenlemeleri mi devam edecek?

Bizim öncelik diye bir şeyimiz yok. Özelleştirme bizim dışımızda. Özelleşecek olan biziz, özelleştiren değiliz. Özelleştirenin konusudur. Yalnız orada bir nokta var. Özelleşme yapısı çok teknik bir konu. Bu tek taraflı ve amatör bir yapı içinde tamamlanamaz. Dünya örneklerine bakmak lazım. Bu tarz stratejilerde danışmanlık almak gerekir. Bütün bu tür işlemleri yapan borsalar bunlardan yararlanıyor. “Ben Avrupa borsasıyım her şeyi biliyorum” deyip kendi başına hareket etmiyor. Onun düzenleyicisi de otoritesi de öyle davranmıyor.

Birinden danışmanlık alıyorlar yani...

Tabi. Bütün bunlar piyasayı biliyor, diğer örnekleri biliyor. Bununla ilgili nasıl bir strateji uygulanabilir, nasıl alternatifler vardır. Bu alternatiflerin mali sonuçları işletme sonuçları nelerdir. Bunlar inceleniyor, raporlara bağlanıyor. Bunlar değerlendirilip kararlar veriliyor ve sağlıklı bir yapı kuruluyor. Sanıyorum böyle bir çalışmaya ihtiyaç var. Ben bu fikri ilgililere ifade ettim. Genel olarak da kabul gördü. Zannediyorum ki böyle bir çalışma yapılırsa faydalı olur. Danışmanın gösterdiği alternatifler incelenir hükümetçe ve önümüzdeki dönemde yine bu başarının devamı sağlanacak şekilde götürülebilir.

Bunun dışında projeler var mı?

Bildiğiniz gibi vadeli işlemler piyasası ile ilgili bazı çalışmalarımız var. Bunlar devam ediyor.

Vadeli işlemler piyasası nerede kurulacak?

Onu bilmiyoruz. Bizde(İMKB’de) bir vadeli işlemler piyasası var. Bunun gelişip yeni enstrümanların eklenip eklenmemesi konusu var. Bu konuda bir karar verilecek. Bizden ziyade buna diğer makamlar karar verecek. İzmir ile ilişkiler nasıl olacak, buna karar verilecek.

Bu piyasanın İzmir’de kurulması verimli mi?

Elektronik ortamda bakılırsa nerede olduğunun önemi yok. O bakımdan işletme merkezinin neresi olduğu önemli değil. Önemli olan alışverişin nerede olduğu. Siz istediğiniz yere kurarsınız merkezini, orada çalışır insanlar. Ama piyasanın oluştuğu yer esas bu işlemleri yapacak olanların bulunduğu yerdir.
 
Bu bakımdan yer meselesini çok önemsemiyorum. Önemli olan bunu işletecek olgunluk ve kapasiteye gelmektir. Biz İzmir Vadeli İşlemler Piyasası ile ortağız ve yönetiminde de varız zaten.

Yazarın Tüm Yazıları