Paylaş
Borsa açısından özelleştirme meselesine baktığınızda aslında genellikle Petkim, THY ve Tüpraş gibi dev kamu özelleştirmelerin etkisinin olumsuz olduğu görülür. Bu şirketler özel sektör şirketlerinin aksine hem kamu kuruluşları olmaları hem de stratejiik alanlarda faaliyet göstermeleri nedeniyle yoğun taleple karşılanır.
Bu talebin bir kısmı yeni yatırımcıdan gelirken bir kısmı da mevcut borsa yatırımcılarından kaynaklanır. Yani sonuç olarak piyasadan büyük miktarda para çıkışı yaşanır. Genelde böyle büyük halka arzlar sonrası borsada aşağı yönde, hadi bilemediniz yatay bir seyrin yaşandığı bir süreç izlenir.
Hükümetin mevcut konjonktürde yaptığı özelleştirme açıklamaları borsa tarafından olumlu karşılanmış ve bunun da puan etkisi hem kamu kağıtlarında hem de genelde piyasada hissedilmişse, bu hareketin nedenine ilişkin cevabı başka bir alanda aramak gerektiğini düşünüyorum. IMF ile ilişkiler meselesinde...
Şöyle ki; örneğin dün Tüsiad toplantısında yaşanılanlar kimse için sürpriz olmadı. İş adamları hükümetin ekonomi yönetimi ve dış politika konusundaki yalpalamasının yeni bir ekonomik krize doğru yönelimi ortaya çıkardığını fark etti. Bunun orta ve uzun vadedeki etkisinin de dev gruplar için bile tahammül edilemez olduğunu daha önceki kriz deneyimlerinden iyi bilen Tüsiad yönetimi de iktidar ile daha ilk günden ters düşmeyi göze alarak malum açıklamayı yaptı.
Bugünkü Vatan gazetesinin sürmanşet haberi de yine aynı açıdan değerlendirilmeli. Gerçi (biraz ukalalık yapayım) yazılarımı takip ediyorsanız aynı başlıkları, neredeyse aynı sıralama ile haftalar önce defalarca yazdığımı hatırlayacaksınız. Ortada bir sürpriz yok, sadece malumun ilanı var.
O nedenle önce 7 Ocak’taki Bakanlar kurulu Toplantısında açıklanan rakamlar ve tedbirler, ardından da dünkü özelleştirme açıklamaları piyasanın ve işadamlarının içini biraz olsun rahatlattı.
Bunun borsa üzerindeki etkisi de malum. 7 Ocak’tan bu yana ilk çeyrekte özelleştirilecek olan Petkim, yüzde 30 civarı, Mayıs ayı civarı özelleştirilecek olan Tüpraş yüzde 15 civarı ve yılın ikinci yarısında özelleştirilecek olan THY de yüzde 4 civarı değer kazandı. Sadece borda değil döviz ve bono piyasasında da rakamlarda olumlu sinyaller izlendi. (Bu yazı seans kapanmadan önce yazıldığı için kesin oran veremiyorum)
Bu haraketin neden sınırlı kaldığı da malum. Hem iş dünyası hem piyasalar yaklaşık üç aylık tek başına iktidar deneyimini gerektiği gibi kullanamayan AKP yönetiminden somut adımlar bekliyor. Bu adımları görmeden de kimse parasını riske atmak istemiyor.
Ama kısa vadede tedirgin olamaya gerek yok çünkü bu adımlar atılacak. Emin olun atılacak...İlk adım da bu perşembe günü IMF-Dünya Bankası toplantısında atılacak. IMF’den Krueger, Dünya Bankası’ndan Linn perşembe günü Ankara’ya gelip hükümeti topa tutacak. Hükümet de ister istemez gerekli adımların atılacağı konusunda hem IMF’ye hem de piyasalara olumlu ve kararlı sinyaller gönderecek.
Bu adımın atılacağı konusunda neden bu kadar iyimser olduğuma gelince... Eğer IMF, Türkiye’de program çökmüştür dersi sizce durum ne olur?
Paylaş