İki eksenden biri kayarsa..

Türkiye’nin iki ana ekseninden biri tökezlemeye başlayınca işlerin çığrından çıkmaması mümkün değil. Son 6 yılımızı bu teorinin, birerbir ispatın gerçekleştiği bir deney tüpü olarak görmek mümkün.

Haberin Devamı

Son 6 yıldır ekonomik yeniden yapılanma ve siyasi yeniden yapılanma Türkiye’nin kabuğunu kırma, batılılaşma ve ekonomik refah hedefinin iki ana ekseni olarak kol kola gidiyor. Ekonomik yapılanmada gelişmenin müfettişliğini Uluslararası Para Fonu (IMF) yaparken, siyasi yapılanmada ise teftiş mercii Avrupa Birliği...

Türkiye’nin bu iki eksenle ilişkisi bir hayli sallantılı. Ekonomik yapılanma süreçlerini elinden geldiğince, bulduğu her fırsatta delmeye çalışan Türkiye bürokrasisi ve özel sektörü, siyasi yapılanmada da aynı oyunbozanlığı göstermeye istekli ama AB, IMF’ye kıyasla Türkiye karşısında daha güçlü bir ele sahip olduğu için Türkiye’den istediğini rahatça koparıp alabiliyor. Türkiye’nin her itirazi çıkışını ise büyük bir ustalıkla kendi lehine çevirebiliyor. Üstelik bu tavrı ile kendi iç politikasında da puan toplamayı başarıyor. Bir yandan Türkiye’nin gönlünü hoş tutarken, diğer taraftan muhafazakar Avrupa ahalisine Türkiye’nin işini zorlaştırıyoruz, önünü kapatıyoruz mesajı veriyor.

Haberin Devamı

Oysa IMF varlığı tartışılır hale gelen bir kurum olarak rüştünü ispatlamak için Türkiye’nin varlığına, buradaki ekonomik programın devamına şiddetle ihtiyaç duyuyor. Bu yüzden de ekonomik anlamda programdan bazı sapmaları sineye çekiyor. Cari açık gibi ciddi biçimde takip edilmesi ve bir an önce önlem alınması gereken kimi konularda hükümetin arkasını kolluyor. Ve bu da IMF’nin bize, bizim ona duyduğumuzdan daha çok ihtiyaç duyduğunu ortaya çıkartıyor. Ama mesele bu değil.

Şimdi YÖK Yasa Tasarısı tartışmaları ile AB ekseninden sapma eğilimini bir kere daha ortaya koymuş bulunuyoruz. AKP Yönetimi Yasa Tasarısı’nı Meclis’e getirerek “demokratikleşme” yolunda adım attığını iddia etmesine rağmen, dışardaki algılayış Türkiye’nin siyasi eksenini bir türlü belirleyemeyen bir ülke yolunda tam gaz gittiği şeklinde.

Buna bir de hamasi söylemlerle geçiştirilen makroekonomik bozukluklar eklenince, küresel anlamda paniğe kapılmasına ramak kalmış uluslararası yatırımcının Türkiye’ye özel tedirginliği de artıyor.

Haberin Devamı

Son günlerde yaşanan tartışmalara bir de bu açıdan bakmakta fayda var.

Yazarın Tüm Yazıları