Hesaplanamayan risk: Siyaset

Anlaşılan artık yatırımcıya seçim dönemi uyarısı yapmanın zamanı geldi. Benim işim siyasi analiz yapmak değil. Elimden geldiğince borsa koridorlarında dolaşan tartışma konularını ve profesyonel yatırımcıların, piyasanın yönünü belirleyen kesimin yatırım ortamına ilişkin görüşlerini aktarmaya çalışıyorum.

Haberin Devamı

İşte bu tartışmalara baktığımızda son iki gündür ana gündem maddesinin Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Devlet Bahçeli'nin Salı günü partisinin Meclis'teki grubunda yaptığı konuşma olduğunu görüyoruz. Bu konuşmadan yatırımcılar açısından çıkartılması gerekn iki ana mesaj var.

-Sayın Ecevit görevi bırakma ya da bırakmama kararını kendisi vermeli. Vekalet sistemi gibi Anayasal olmayan çözümlere gidilmemeli.
-Eğer seçim olacaksa da ülkeyi seçime geniş kitle desteği olan bir parti götürmeli.

Sayın Bahçeli bu konuşmasında mevcut yapı içinde Başbakanlık görevi almayacağını ve ülkenin seçime hazırlanması gerekliliğinin altını çiziyor. Mayıs ayı içinde yazdığım bir yazıda Haziran ayının yatırım açısından kritik bir dönem olacağını belirterek, "Mevsimsel olarak borsa Temmuz ve Ağustos aylarında tatile girer, yatırımcının geri dönüşü ise Eylül itibariyle başlar" demişim. Ama yine mevcut duruma bakıldığında Haziran ayının siyaset cephesi için oldukça sıcak geçeceği ve "dananın kuyruğunun bu ay içinde kopacağını" düşünüyorm.

Haberin Devamı

Bu noktada Haziran ayı içinde saÄŸlıklı bir yatırımcı davranışının ne olması gerekliliÄŸi kritik soru olarak karşımıza çıkıyor.Â

Ama bu kez bu soru için alternatifleri sıralayıp, kararı yatırımcıya bırakma yolunu seçemiyoruz. Çünkü maalesef hiç kimse Haziran ayı sonunda nasıl bir siyasi tablo ile karşılaşacağımız konusunda fikir belirtme riskini üzerine almak istemiyor. Herşey birbirine karışmış durumda. Şu an aklımıza gelemeyen olasılıkların bile önümüzdeki bir aylık süreç içinde gerçeğe döndüğünü görebiliriz. Riskin en yüksek olduğu zaman riski tanımlayamadığınız zamandır. Şimdi olduğu gibi.

Ama bir noktaya daha değinmeden geçmemek gerek. O da endeksin tüm sıkıntılara rağmen 10 bin puan seviyesinin altına inmemiş olması. Üsteik bu seviyelerden oldukça yüklü net alımların gelmeye başladığını da görüyoruz. Örneğin Koç Holding ve Petrol Ofisinde geçen Cuma'dan bu yana yabancı yatırımcı alışlarından bahsediliyor. O zaman şunu söyleyebiliyoruz, bu seviyeler hisse senedi fiyatları açısından ucuz ve alım yapılabilir seviyeler.
Eeee o zaman ne yapmak lazım.
Bir bilsek, ah bir bilsek...

Yazarın Tüm Yazıları