Deniz Bayramoğlu

Kötü senaryoya bir adım daha

25 Şubat 2003
Tezkere pazarlığının başladığı ilk günlerde yazmıştık, hükümet bu tezkereyi Meclis’ten geçirirken fire verirse, ve bu fire birinci tezkeredeki 30 kişilik sayıyı aşarsa bu sefer de meşruiyeti tartışmalı bir hükümetimiz olacak.

Pazartesi akşamı altı buçuk saat süren “tarihi” Bakanlar Kurulu toplantısının ardından Türkiye’de yabancı asker bulundurma ve geçişine izin veren ve Türk askerinin yabancı ülke topraklarına gönderilmesine izin veren o meşhur tezkereli nihayet Meclis’e gönderdi. Ama kendi bakanlarını bile zorlukla ikna ederek...

Ekonomik tehlikeler

AKP’li bakanların tutumunu anlamak zor gibi görünüyor. Hem bir sürü acemilikle sıkıntıya soktukları ekonomik gidişatı az da olsa hal yoluna koymak için ABD’nin vereceği bu paraya ihtiyaçları var. İhtiyaçları var çünkü IMF ile görüşmeleri de ABD ile yapılacak anlaşmaya çok fazla bağladılar. Paraya da ihtiyaçları var çünkü 2003 yılını kurtarmak için ellerinde başka kaynak yok. Bütçe bir türlü oluşturulamıyor. IMF Bürokratları hükümetin getirdiği tasarruf ve gelir kalemlerini gerçekçi bulmuyor.

Bu rakamlarla Türkiye’nin, ekonomik programın başarılı bir biçimde devam etmesi için gerekli olan yüzde 6.5 oranındaki faiz dışı bütçe fazlasını tutturamayacağını biliyor IMF bürokratları. Bu arada hükümetin iç borçlanması için ödediği reel faizler bu kadar yüksekken 2003 yılında iç borcun çevrilebilirliği sorununun yeniden gündeme geleceği de biliniyor.

ABD’nin vereceği yardıma bu nedenle de büyük ihtiyaç duyuluyor. Sonra Türkiye’nin önemli bir müttefiki ile ilişkilerin daha kırılgan bir ortama taşıma tehlikesi de mevcut. Piyasa uzmanları, yatırımcılar tüm bu olasılıkları yakından izliyor ve hepsinin ne kadar önemli olduğunu gayet iyi biliyor.

Siyasi tehlikeler

Yukarda bakanların ikna edildiğini söyledik ama aslında bakanların ikna edildiği filan yok. Çok büyük bir olasılıkla başbakan Gül, bakanları “Siz hele muhalefet şerhi koymadan imzalayın şu tezkereyi, nasıl olsa Meclis’ten geçmez” diyerek ikna etmeye çalıştı.

Fakat Türk halkının gerçekten çok önemli bir bölümünün ABD’nin Irak’ta yapacağı operasyona da Türkiye’nin bu operasyona katılması ya da destek vermesine de karşı olduğu gerçeği mevcut. Hele de AKP tabanı dikkate alınırsa savaş karşıtı dini, kültürel ve geleneksel açılardan hassasiyetin daha da arttığı görülüyor. Net bir tehdit olmadan Türkiye’nin bu operasyon içinde yer alması durumunda AKP hükümetinin de kamuoyu gözünde sonu gelmiş olacak.

Yazının Devamını Oku

Göstergeler alarm veriyor

21 Şubat 2003
Merkez Bankası Bileşik Öncü Ekonomik Göstergeler Endeksi Ocak ayı için alarm sinyalleri veriyor. Genel Gidişat ve Reel Sektör Güven Endeksi de.

El Kaide örgütünün gerçekleştirdiği 11 Eylül saldırılarının hemen ardından ABD’nin “şer ekseni” içinde açıkladığı ülkelerden biri olan Irak’a saldıracağı kesindi. Bugün bulunduğumuz noktada artık durumdan “olası” Irak operasyonu olarak bahsetmek abes olacak. Bugün artık ABD’nin Irak’a saldırısının sadece zaman meselesi olduğu herkes tarafından biliniyor.

Türkiye’nin bu operasyon içinde ne kadar ve hangi biçimlerde yer alacağı tartışmasında da düğümün çözülmek üzere olduğunu söyleyelim. Çok değil bir hafta içinde Türkiye’nin savaşa hazırlanan bir ülke olduğunu göreceğiz. Bugün o meşhur tezkerenin Meclis’e gönderilme tarihi netleşirse kimse şaşırmasın. Zaten bugün olmazsa en geç Salı günü durumumuz netleşecek.

Savaş, kuzey cephesi, üs modernizasyonu, asker bulundurma, asker gönderme, borsa, mali yardım, hibe, kredi... Bu lafları o kadar çok kullandık ki son birkaç ay içerisinde artık ben sıkıldım. Bugün savaşın piyasalara etkisi ve beklentiler üzerine bir şey beklemeyin benden. Onun yerine başka bir konuya göz atacağız.

Merkez Bankası Bileşik Öncü Göstergeler Endeksi

Merkez Bankası, Türkiye ekonomisindeki büyüme ve daralmaları önceden kestirebilmek için çeşitli çalışmalar yapıyor. Başlıkta adı geçen Bileşik Öncü Göstergeler Endeksi (BBÖG) de bunlardan biri. Bu endeks istihdam, stok miktarı, piyasadan alınan yeni siparişler, Hazine’nin ıskontolu faiz oranı, elektrik üretim miktarı, ihracat imkanları, ara mal ithalatı kalemleri dikkate alınarak hesaplanıyor.

Bu endeksteki son verilere baktığımızda Ekim ayından bu yana izlenen yükseliş trendinin Aralık ayında da devam ettiği görülüyor. Aralık ayındaki yükselişin nedenini ise ekonomistler, elektrik üretim miktarındaki artışa, gelecek aylara yönelik olarak istihdam ve iç piyasadan alınan siparişlerdeki olumlu beklentilere bağlıyor. Bu arada hatırlatalım yükselişe rağmen Aralık ayında istihdam, iç talep ve dış talepte azalma olmuştu. Ama yine de bu alanlarda gelecek aylara yönelik iyimserlik korunduğu için endekste artış yaşanmıştı. (Bkz. Şekil 1)

Ocak karamsarlığı

Ocak ayı ile ilgili beklentilere baktığımızda ise aralık ayındaki olumlu beklentilerin tersine döndüğünü görüyoruz. Özellikle de istihdam ve talep kalemlerinde. Bu çerçevede ise Ocak ayı için açıklanacak olan endekste çok büyük bir olasılıkla düşüş izleyeceğiz.

Yazının Devamını Oku

De facto tezkere çıktı bile

20 Şubat 2003
Bakın hafta başından bu yana bu hükümetin eninde sonunda ABD ile bir anlaşmaya varacağını söylemiyor muyduk. Tamam henüz resmi açıklama yok ama İskenderun Limanı’na ABD gemileri yanaşmaya ve malzeme indirmeye başladılar bile. Tezkere çıkalı çok olmuş anlaşılan da bizim haberimiz yokmuş...

Yani Türk topraklarında yabancı asker konuşlandırma ve dışarıya Türk askeri göndermeye izin veren tezkerenin Meclis’e gelmesine ve resmen kabul edilmesin az kaldı demeye çalışıyorum. ABD, dün itibariyle asker gönderme ile ilgili teskerenin 48 saat içerisinde TBMM’den çıkması gerektiği konusunda ısrarlıydı hatırlarsınız. Bu zaman aralığı da tam bizim hafta başından bu yana söylediğimiz zamana denk geliyor.

Yani Cuma gününe... Ama artık bu konuda müneccimlik yapmaya hiç gerek yok. Çünkü dün koca bir ABD gemisi İskenderun Limanı’na yanaşıverdi ve Türkiye topraklarına askeri malzeme indirmeye başladı. Hani o Akdeniz’de bekleyen gemiler var ya, onlardan biri... Yani 48 saate bile gerek kalmadı. Ama bakalım piyasa bu gelişmeyi bugün bizim tahmin ettiğimiz biçimde algılayacak mı?

Dün borsada Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener’in açıklamaları sonrasında yüzde 1.4 oranında bir düşüş yaşandı. Sadece borsada değil para piyasalarında da sabahki sakin seyrin bir anda tersine döndüğünü kur ve faizin yukarı yönde hareket ettiğini gördük. Açıklamada iki nokta önemliydi. Birincisi ABD ile anlaşmanın henüz gerçekleşmediğinin söylenmesi, ikincisi ise bir askeri harekat için meşruiyet zemininin TBMM tarafından belirleneceğinin belirtilmesi. Birinci noktada Şener’in aslında hiçbir şey söylemediği ve asıl açıklamanın daha sonra geleceği tahmin edildiği için piyasaya etkisi neredeyse hiç olmadı. Ama ikinci nokta piyasanın gözünden kaçmadı, hatta bir çok yatırımcının tüylerini diken diken etti.

Çünkü Çarşamba günü sabah saatlerinde Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Türkiye’nin alacağı olası bir müdahale kararının BM kararları çerçevesinde olması ve uluslararası meşruiyet taşıması gerektiğini söylemişi. Şener’in bu kararı Meclis’in vereceği yönündeki açıklaması “AKP yine Cumhurbaşkanlığı makamı ile çatışmaya başlıyor” endişesini getirdi. Böylesine kritik bir dönemde AKP yöneticilerinin ucuz kavgalara girişmesi ne kadar hoş karşılanabilirdi ki zaten...

Endeks ikinci seansın hemen başında, tahmin edildiği gibi 12 bin puan sınırını aştı. Ama mevcut gündem maddeleri ve gelişmeler daha yukarı yönde bir hareketi desteklemediği için satışlar endeksi 11 bin 700’lere, Şener’in açıklamaları ise 11 bin 500’lere kadar çekti.

Bu arada “yükseliş nereye kadar gider, bu soruya biz dahil herkes yanıt vermekte zorlanıyor” demiştik ya, galiba bu kez rahatlıkla söyleyebiliri sınır 12.500... Tezkere’nin alınmasının ardından endeksin hızlı bir hareketle 12 binlerin üzerine çıkmasını bekliyorum. Bu hareket 12 bin 300’lerde de kesilebilir, ama ne kadar hızlı olursa olsun 12 bin 500’lerin üzerine çıkabileceğini tahmin etmiyorum. Tabii ki bu anlattığımın iyimser senaryo olduğu da akıldan çıkarılmamalı.

(Bu arada, nedense şu İskenderun Limanı işinden sonra aklıma Göben ve Breslau zırhlıları ile ilgili herkesin unutmaya meyyal olduğu hikaye geliyor. 1900’lerin başında, bu kez Almanya benzer bir emrivaki ile başımızı kocaman bir belaya sokmamış mıydı? AKP genel Başkanı “uzaktan izlemek yerine senaryoyu yazanlardan olalım” diyor ya,  dönemin iktidar sahipleri ittihatçı Enver ve Cemal paşalar da tarihin yazımında rol alacaklarını iddia etmemişler miydi? O zaman da Almanya’nın yanında savaşa girme kararı Meclis hiçe sayılarak bir emrivaki ile verilmemiş miydi? Neyse dağılmayalım...)

Yazının Devamını Oku

Körfez savaşı gibi olur mu?

19 Şubat 2003
Borsacılar son yükselişi tanımlarken Körfez Savaşı dönemi ile paralellik kuruyor. Ama unutulan bir nokta var. Bu kez Türkiye fiilen savaşın içinde olacak.

İMKB 100 endeksi Salı günü kelimenin tam anlamıyla sürpriz yaptı. Biz dahil bir çok piyasa oyuncusu “11 bin 500 puanın üzerinde kalır mı” diye düşünürken kritik 11 bin 800 puan seviyesinin hemen altında bir kapanış izledik.

Bir çok borsacı bu hareketin  11 bin 800 puan seviyesinde sınırlı olduğunu düşünüyordu ama gördük ki hem işlem hacmindeki artış hem de İMKB 30 içerisindeki kritik hisse senetlerine gelen alımlar bu yükselişi destekler nitelikte. Peki bu yükseliş sürecek mi? Bu soruyu sorduğumuz borsacılar da net bir yanıt veremiyorlar.

Salı günkü yazımızda piyasa oyuncularının şu görüşünü aktarmıştık: “Türkiye ABD’ye istediği desteği verecek; Türkiye sınırları içinde yabancı asker bulundurma ve dışarıya asker göndermeye olanak sağlayan izin teskeresi de bu hafta içinde Meclis’e sunulup kabul edilecek”.

Ama bu görüşün asıl olarak büyük spekülatörler tarafından paylaşılıp paylaşılmadığının önemli olduğunu da vurgulamıştık. Salı günkü seansa izledik ki evet, bu görüş artık tüm piyasanın görüşü haline gelmiş durumda; spekülatörler de dahil.

Fakat, yine dünkü yazımızda belirttiğimiz gibi, önümüzde bir savaş varken endeks daha nereye gidebilir sorusunun yanını verebilmiş durumda değiliz.

Bu sorunun yanıtını aramak için 11 yıl öncesine, ABD’nin Körfez harekatını başlattığı döneme kadar gitmemiz gerekiyor. Rakamları şimdilik bir yana bırakalım ve o zaman İMKB 100 endeksinin nasıl bir yön izlediğine göz atalım. Körfez savaşının başladığı gecenin sabahında İMKB 100 Endeksi bütün tahminleri yerle bir ederek birinci seansı tavan seviyeden kapattı. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışırken ikinci bir sürpriz geldi ve birinci seanstaki hızlı yükseliş ikinci seansta da devam etti. Endeks ikinci seansı da tavan seviyeden kapattı. Ertesi gün hareket durulur denildi ama birinci seansın başında yine hızlı bir yükseliş hareketi izlendi. Fakat ikinci günkü bu hareket uzun ömürlü olamadı. Birinci seansın sonu bile göremeyen bu yükselişin ardından endekste çok hızlı bir çöküş yaşandığını gördük. Toparlanma ise savaşın iyiden iyiye sonuçlanmasının arından gerçekleşebildi.

Borsada özellikle Salı günü en çok konuşulan konu tam da buydu işte. Endeksin Körfez Savaşı sırasındaki hareketi. Bir çok borsacı yaşanılan bu hızlı hareketin bugünkü durum ile, Körfez Savaşı dönemi arasında kurulan paralellikten kaynaklandığı görüşünde.

Yazının Devamını Oku

Yardım kesinleşirse savaş da kesin demektir

18 Şubat 2003
Yatırımcı iki gündür ABD yardımı ile ilgili beklentileri satın alıyor. Kısa vadede borsadaki seyir olumlu. Ama sıcak çatışma başlayınca hızlı bir düşüşe hazır olun. Sonrası ise savaşın süresine bağlı olacak.

Dün öğleden sonra Irak meselesi ile ilgili olarak beklentiler bir kere daha değişiverdi. Haftanın ilk gününe ikinci tezkerenin Meclis’e, ABD ile müzakereler tamamlanmadığı için gönderilmeyeceği haberi ile uyanmıştık. Fakat sabah Brüksel yolculuğu öncesi “tezkereler Meclis’e gitmeyecek” diyen Başbakan Abdullah Gül (ki bu açıklama öğlen saatlerinde Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış tarafından da teyit edilmişi), Yunanistan’da Başbakan Kostas Simitis ile yaptığı görüşmede bu tezkerelerin “bir iki gün içinde” Meclis’e gönderileceğini söyledi. Bu açıklamayı Yunanistan hükümet sözcüsü dünyaya ve Türkiye’ye duyurdu.

İlk açıklama ile 10 bin 800 puana kadar gerileyen endeks, ikinci açıklama ile birden değer kazanmaya başladı ve seansı 11 bin 302 puandan tamamladı. Bugün sabah saatlerinde de benzer olumlu havanın devam ettiğini izledik.

Artık herkesin malumu. Piyasalar Türkiye’nin ABD planına uyacağı konusunda en ufak bir tereddüt bile taşımıyor. Zaten üslerin modernizasyonuna, yani Türkiye’ye gelecek ABD asker, teçhizat ve mühimmatına uygun hale getirilmesine, izin vermiş durumdayız., üslerimizin. Asker sayısı sorun olacak deniliyordu, o konuda hükümet kararını vermiş gibi görünüyor. Türk askerinin Kuzey Irak’a girişi, komutanın kimde olacağı gibi konular da hep halledilmiş. Ayrıntıları merak edenler bugünkü Hürriyet gazetesinin ve hürriyetim”in manşet haberlerine bakabilirler.

Dün de söyledik ya, asıl mesele Türkiye’nin bu kararlar karşılığında ABD’den almayı umduğu yardımın miktarı ile ilgili. Ankara kaynakları müzakerelerin (ya da pazarlık deyin isterseniz) bir tek bu konuya kilitlenmiş olduğunu belirtiyor. “Hibe miktarı 6 milyar doları mı yoksa 10 milyar dolar mı olacak? Bunun yerine kredi mi verilecek” Kredi tutarı 20 milyar dolar mı, yoksa 25 milyar dolar mı olacak?” bütün mesele bu. Hükümet pazarlıkta. Kimileri bu pazarlığı “sıkı” pazarlık olarak nitelendiriyor, kimileri ise “çingene” pazarlığı diye tanımlıyor.

Sabah saatlerinde konuştuğum bir borsacı durumu tanımlarken şöyle dedi: “ABD ile şaka olur mu? Sormazlar mı sana “Madem ikinci tezkereyi vermeyecektin niye üsleri modernizasyona açtın?” Yani hükümet ikinci tezkereyi verecek. Hem de bu hafta içinde verecek. Borsacılar buna inanıyor ve Pazartesi günkü hareket de bunu gösterdi. Ama asıl mesele spekülatörlerin buna inanıp inanmayacağı. Fakat görüyorum ki onlar da inanmışlar. Zaten iki gündür izlediğimiz hareket de bunu gösteriyor”

Ama diyelim ki hükümet Türkiye topraklarında yabancı asker bulundurma ve Türk askerini sınır ötesine yollama iznini veren tezkereyi Meclis’e bu hafta yolladı. O zaman Türkiye artık Irak’ta yaşanacak olan savaşın aktif bir parçası haline gelmiş olacak. İMKB de savaşta olan bir ülkenin borsası olacak. Ama daha o noktaya gelmeden bile savaşın etkisini ekonomi üzerinde hissetmeye başladık. Bir çok sektörde ciddi bir daralma yaşandı. Bugün son olarak otomotivdeki talebin savaş endişeleri nedeniyle gerilediğini gördük. Zaten krizden yeni çıkmış ve GSMH, kapasite kullanımı, sanayi üretimi gibi temel göstergeler anlamında 2000 yılı seviyelerini yeni yakalamış bir ülke için savaş olasılığının ne anlama geldiğini bir düşünün.

Sadece bu mu? AKP hükümeti ilk teskere ile ilgili kararın Meclis’te oylanması sırasında bile 30 milletvekili fire verdi. Aradan geçen süre içerisinde Türkiye dahil bir çok ülkede savaş karşıtı hareket güçlendi. AKP tabanın çok önemli bir kısmının Irak’a ABD müdahalesine her ne sebeple olursa olsun karşı olduğu ortada. Şimdi ikinci teskerenin oylanması sırasında AKP’nin daha yüksek sayıda fire vermesi ihtimali oldukça yüksek. Hatta Emin Çölaşan bugünkü yazısında AKP’den istifalar gerçekleşebileceğini belirtmiş. İkinci olasılık ne kadar güçlü bilemeyiz ama fire meselesindeki tahmin oldukça güçlü görünüyor. Bu da oylama sonrası güvenoyu sınırlarına yaklaşmış, iktidarı sorgulanan bir hükümet ile karşılaşma olasılığını artırıyor.

Bu arada uygulanmakta olan ekonomik programın durumunu hiç dile getirmiyoruz bile. Sağ olsun Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan dün bir açıklama yapmış ve “programın raydan çıktığını şimdi yeniden rayına sokmaya çalıştıklarını” söylemiş. Acaba daha iktidar olmadan sağa sola ulufe dağıtacağını açıklayan, tek başına iktidar olduktan sonra da önce IMF ile ilişkileri geren, faiz dışı fazla rakamını sorgulayan, bağımsız kurulları tartışmaya açan, kaynağı belli olmayan harcamalara girişen, IMF heyeti ile yapılan görüşmelerde Irak meselesini pazarlığın bir parçası haline getiren ve dördüncü gözden geçirmeyi bir türlü tamamlayamayan kim merak ediyorum doğrusu. Kısacası ekonomik program da tehlikeye girmiş durumda.

Yazının Devamını Oku

Evdeki hesap, Washington’a uymazsa

17 Şubat 2003
Karşımızda çözülmesi çok zor bir denklem var. Aslında denklemin çözülmesi zor değil ama o kadar kritik bir zamanlaması var ki bu denklemin bir anlık gecikme bile Türkiye’deki mevcut dengeleri alt-üst edebilir.

Önce denklemimizin ana unsurlarına bakalım. Hükümet ABD’nin beklediği asker bulundurma tezkeresini, üzerinde tartışılan yardım paketinin netleşmemesi nedeniyle erteledi. IMF görüşmeleri de bütçe rakamlarında uzlaşılamaması nedeniyle sürüncemede.

Hükümet bütçedeki açıkları ABD yardımı ile kapatma planı yapıyor. Bu nedenle de atıl istihdamın azaltılması, sosyal sigortalar reformu gibi dördüncü gözden geçirmenin kilit unsurlarını pek dikkate almıyor. IMF heyetinin ise bayram tatili boyunca gerçekleştirdiği görüşmelerde ABD’nin Irak savaşında Türkiye’den beklentileri olması nedeniyle pek keskin davranmadığı biliniyor.

Başbakan Abdullah Gül Pazartesi sabahı denklemin ilk kısmını anlatırken Meclis’i asker gönderme tezkeresine ikna edebilmek için ABD ile askeri siyasi ve ekonomik anlamda anlaşma sağlanması gerektiğini söyledi. Kamuoyu askeri ve siyasi anlamda anlaşıldığını biliyor yani asıl mesele bizim de söylediğimiz gibi ekonomik. Ayrıca Meclis Başkanı Bülent Arınç da Salı günü Meclis’e tezkere gönderilmeyeceğini teyit etti.

Denklemimizin zamanlaması ise şöyle. Yani hükümetin kafasındaki zamanlama. IMF görüşmeleri tamamlanmadan önce ABD ile ekonomik anlamda anlaşma sağlanır. Buradan gelecek kaynak ile 2003 bütçesi tamamlanır. Dördüncü gözden geçirme başarılı bir şekilde sonuçlanır ve Türkiye kriz sonrası sürece eli oldukça güçlü girer.

Bugün tüm piyasalarda bu denklem konuşuldu tartışıldı. Zaten sabah açılıştan bu yana izlediğimiz bekleme hareketi de bu denklem ile ilgili gelişmelerin görülmek istenmesinden kaynaklanıyor.

Borsadaki hareketi izlediğimizde şunu rahatlıkla söyleyebiliriz birinci seanstaki hareket önümüzdeki bir haftalık seyrin de habercisi oldu. Endeksin tatil öncesi bir son dakika hareketi ile ulaştığı 11 bin puanlı seviyelerde tutunmasının zor olduğunu gördük. Ama yeni gelişmeleri görmeden daha aşağı seviyelere inme isteğinin de sınırlı olduğunu izledik. Yani kısa vadede 10 bin 800-11 bin puan aralığında bir seyir hakim olacak gibi. Tabii ki sürprizler olmazsa.

Ama bu beklenti yukarda açılımını vermeye çalıştığımız denklemde her şey düzgün yürürse mümkün. Ya bir de evdeki hesap çarşıya uymazsa...

Yazının Devamını Oku

Tatil öncesi piyasada son durum

7 Şubat 2003
Hükümetin Meclis’ten üs ve limanların kullanımı ve modernizasyonu iznini alması ile önemli bir dönemeci geçtik. İkinci adımda bugün Türkiye’ye gelecek IMF heyetinin temasları, ABD Hazine Bakan yardımcısı John Taylor’ın Hazine yetkilileri ve Başbakan Abdullah Gül ile gerçekleştireceği temaslar var.

Tatil boyunca Özellikle bu iki önemli gündem maddesi sonrası gelecek açıklamaları ve bu açıklamaların yankılarını izleyeceğiz. Ama asıl önemli nokta tabii ki hükümetin 18 Şubat’ta yapmayı planladığı ikinci yetki girişim. Hükümet 18 Şubat’ta yabancı ülke topraklarına asker göndermek için ikinci yetki kararnamesini Meclis’e gönderecek. Genel beklenti bu kararın da aynı gün Meclis’ten çıkacağı yönünde.

IMF heyetinin nihayet bir türlü tamamlanamayan dördüncü gözden geçirme için gelmiş olması oldukça önemli. Ankara’dan gelen bilgilere baktığımızda hükümet ile IMF arasındaki görüşmelerin daha önceki görüşmelere kıyasla daha olumlu geçeceği ve büyük olasılıkla Irak’ta sıcak bir çatışma yaşanmadan önce Türkiye’nin dördüncü gözden geçirme vizesini alacağı belirtiliyor Tabii vize ile birlikte anlamı tutarından büyük 1.6 milyar dolarlık dördüncü dilim IMF kredisini de... Bunun uluslar arası piyasalar açısından bakılınca Türkiye adına büyük bir prestij sağlayacağı tüm analistler tarafından kabul ve beyan ediliyor zaten.

Irak savaşı Türkiye için büyük bir risk. Ama bunun yanında ABD Hazinesi’nin Türkiye’nin zararlarını karşılayacağı açıklaması ve bu çerçevede ABD Hazine Bakan yardımcısı Taylor’un temasları piyasalar açısından hayati önem taşıyor. Bu arada unutmadan eklemek gerek. Türkiye’nin ABD’nin yanında yer aldığını açıklaması piyasaları son derece derecede rahatlatmış durumda.

Takas avantajı meselesi var bir de... Nereden çıktıysa birileri borsanın haftanın son iki işlem gününde takas avantajı nedeniyle alıcılı olacağını iddia ediyor. Bilindiği üzere dün yapılan işlemlerde para ödemeleri 17 Şubat’ta, bugünkü işlemlerde ise 18 Şubat’ta yapılacak. Kimileri yatırımcının bugün hisse senedi alacağını aradaki 9 günde parasını repoda tutacağını söylüyor. İki günlük hafta sonu tatillerinde bile hisse senedi taşımayan yatırımcının 9 günlük tatilde hele de sıcak çatışma arifesinde hisse senedi alacağını düşünenlerle tanışmak isterdim doğrusu.

Yazının Devamını Oku

Enflasyon sonrası piyasa notları

4 Şubat 2003
Enflasyon rakamı piyasalar açısından soğuk duş etkisi yarattı. Hazine’nin çarşamba günü yapacağı 5.6 katrilyon liralık itfa Şubat ayının tek dikkate değer itfası. Ve bugünkü ihaleler de önümüzdeki dönem için kilit öneme sahip.

Toptan Eşya Fiyatlarındaki artışın birkaç nedeni var. Kamunun 2002 yılının son çeyreğindeki zamları bu yıla ertelemiş olması, Irak tedirginliği ve Venezüella’daki grev nedeniyle artan petrol fiyatları, döviz fiyatlarındaki hareket (1 dolar ve 0.77 euro’dan oluşan döviz sepetinin aylık artışı yüzde 5.5 oldu) ve tabii ki tarım fiyatlarının artışı.

Tüketici fiyatları artışı ise beklenilen seviyelerde gerçekleşti ama burada da başka bir sıkıntı söz konusu. İki aydır düşük gelen tüketici fiyat artışında en önemli etken iç talebin daralması. Bir de şimdi önümüzde neredeyse kesin gibi görünen bir savaş var. Yani iç talepteki daralmanın devam edeceğini söylemek hiç de kehanet olmayacak.

Hazine’nin gerçekleştirdiği ihalelerde ortalama bileşik faiz oranları gösterge kağıt olan 28 ocak 2004 vadeli kağıt baz alındığında yaklaşık 1 puanlık bir artış göstermiş durumda. Borçlanma tutarı da yine Hazine’nin hedeflediği seviyelerde. Oysa bu ihaleler öncesinde oldukça karamsar yorumlar izlemiştik. Bu karamsarlığın çok da gerekli olmadığı sadece 1 puanlık bir faiz artışı ile şokun atlatıldığın gördük.

İMKB 100 Endeksi Pazartesi günü 11.122 puan seviyesinden kapanmıştı ve açılışta 10.686 puan seviyesine kadar geriledi. Ama birinci seans kapanışı 11.800 puanın üzerinde gerçekleşti. Kısacası bonoda bir puanlık artışta olduğu gibi borsada da bir tek seanslık hızlı düşüşle enflasyon şoku atlatıldı. Bugün yaşanılan düşüşü çok fazla dikkate almıyoruz çünkü işlem hacmi yine düşük bir seans izledik. Ama bu, son günlerdeki yükselişleri ciddiye aldığımız anlamında yorumlanmamalı. Borsada 11.000 puan aşıldığında söylediğimiz gibi “bu işlem hacimleriyle endeks çıktığı gibi hatta daha hızlı iner”.

Ama teknik analizciler başka bir yorum yapıyor. Onlara göre endeksin yükseliş trendi sürüyor. Hatta 11.750 puan seviyesi kırılmadıkça bu trendin 11.300’e kadar süreceğini belirtiyor teknik analizciler.

Ama savaş artık bu kadar yaklaşmışken ve hele hele de önümüzde 9 günlük bir tatil varken bir çok yatırımcının bu tatile elinde hisse senedi ile girmek istemeyeceğini düşünüyoruz. İki günlük hafta sonu tatillerinde bile satış görüyorsak 9 günlük tatilde haydi hadi satış gelir. Ama bu satış için Perşembe ve Cuma günlerinin bekleneceğini düşünüyoruz.

Çarşamba günü ABD Savunma Bakanı Colin Powell Irak’ın elinde olduğunu iddia ettiği kitle imha silahlarına ilişkin “yeni ve inkar edilmez!” deliller sunacak. Şahsen bunların ne oluğunu hiç merak emiyorum. Çünkü Powell’ın konuşmasının ardından yaşanacak tiyatro yaklaşık şöyle olacak:

- Bakın işte size delil.

Yazının Devamını Oku