Paylaş
Türkiye'de borsayı değerlendiriyorken dünya ekonomileri ve dünya borsalarının da gözardı edilmemesi gerektiğini sık sık tekrarlıyorum. Bıkmadım usanmadım, bugün yine ABD ile ilgili bir şeyler yazacağım. (Evet şimdi ciddi olma zamanı...)
Son iki aydır ABD ekonomisinin içinde bulunduğu sıkıntı, ya da kriz, dünya piyasalarının da birinci gündem maddesi, ilk sırada gelen sıkıntısı oldu. Devasa boyutu, 4 trilyon doları aşan bütçe açığı, dünya üretiminin yüzde 70'ini tüketmesi, petrol talebi, askeri müdahalesi ve sahip olduğu dünyanın en büyük borsası ile ABD ekonomisi kaçınılmaz olarak tüm dünya ekonomilerini de etkiliyor.
ABD'ye baktığımızda nüfusun çok önemli bir kısmının, doğrudan ya da çeşitli biçim ve enstrümanlar aracılığı ile borsa yatırımcısı olduğunu görüyoruz. O nedenle borsa ABD'de, belki de dünyanın hiç bir yerinde olmadığı ölçüde önemli bir ekonomik gösterge olarak kabul ediliyor.
ABD Başkanı W. Bush 20 Ocak 2001 görevi devraldığında Dünya borsalarının lokomotifi Wall Street 10.600 puandaydı.
Bu aralar ise 8.000'li seviyelerde geziniyor. Yani yüzde 24 civarı bir düşüş sözkonusu. ABD'li yatırımcı bu düşüşü Herbert Hoover'ın başkanlık dönemi ile kıyaslıyor. Hoover'ın başkanlığının ilk 18 ayında 1929 çöküşü de dahil olmak üzere bir sürü sıkıntı yaşanmış ve Wall Street'in değer kaybı yüzde 24 olmuştu. Buna karşılık analistler Bush yönetiminin şimdiye dek görülmüş en kötü dönem olduğunu iddia etmeye başladı.
Bush yönetimi başa geldiği dönemde, iktidara gelişindeki spekülasyonlara rağmen, inanılmaz bir destek sağlamıştı.
Hele de bu destek 11 Eylül saldırılarının ardından had safhaya çıkmıştı. ABD vatandaşı yönetime, kurumlara güveniyor ülkenin doğru yolda olduğunu düşünüyordu. O dönemler Wall Street 10.000 puanın üzerindeydi.
Şimdilerde ise hükümet ülkede en az güvenilen kurum haline gelmiş durumda Halkın yarısından çoğu hükümet politikalarını ve ülkenin gittiği yönü desteklemiyor.
Dünyanın geri kalanında da sıkıntılar eksik değil. Arjantin, Brezilya, Paraguay, krizin pençesinde kıvranıyor. Bugüne dek Latin Amerika ülkelerindeki durumu çok fazla ayrınltılı anlattığım için bir kere daha anlatmayacağım. Ama bir noktanın altını çizmem lazım.
Uzmanlar Latin Amerika ülkelerindeki krizlerin nedenlerini şu gerekçelerle açıklıyor:
-Siyasi risk
-Yolsuzluklar
-Yabancı sermaye kaçışı
-Kaynakların verimsiz kullanımı
Elbette ki nedenlere başka maddeler eklemek mümkün. Ama sonuç itibariyle bu kadarı bile şu tespiti yapmamız için yeterli. Demek ki ABD'de de Latin Amerika ülkeleri ve dünyanın geri kalan diğerlerinden çok farklı durumda değilmiş.
Sonuç olarak da 106'ncı Türk büyüğü, ünlü düşünür Tarkan Tevetoğlu'nun Yarma felsefesini açıklarken kullandığı cümleyi hatırlayalım:
"İyiye iyi kötüye kötü deme!'
(Peki efendim)
Paylaş