Sağlık Bakanı’na bir cevap

TAM Gün Yasası Anayasa Mahkemesi tarafından kısmen iptal edildi. Başarılı öğretim üyelerini Üniversite’de kalmaya ikna edeceği için yasanın iptal edilmesi beni mutlu etti.

Ama, belli ki Sağlık Bakanı’nı çok kızdırdı. Bugün bilimsel değeri Tıp âleminde tartışmasız kabul görmüş bir Tıp profesörünün bana yolladığı mektubu yayınlayarak, Sağlık Bakanlığı’na alternatif bir görüş sunuyorum:
* * *
“Tam gün çalışma ilkesi kolayca desteklenen, kulağa hoş gelen bir kavramdır. Bu nedenle popülist hareketlerin ilgi odağı olmuş ve siyasi partilerce kullanılmıştır. Bu kavramın cazibesine kapılıp kanun haline getiren hükümetler de ‘Tam Gün Yasası’nı çıkararak sağlık sorununu çözdük!’ sloganı ile hekimleri de suçlayarak bu başarıyı halka takdim etmişlerdir. Ancak ne sağlık sorunları çözülmüş ne de kimse mutlu olmuştur.
Tam gün çalışma ile kastedilen yapı Türkiye’de hemen her alana yayılan ‘Ya hep ya hiç’ anlayışının, katılığın, devletçiliğin bir ürünüdür. Bu sektörde de en iyi hizmeti satın almanın kuralları liberal ekonominin diğer alanlarından farklı olmamalıdır. Son ‘Tam Gün’ savaşında da Sağlık Bakanı tüm sağlık kurumlarını eski demir perde ülkelerini aratmayacak ölçüde kontrol altına alan bir dayatma içine girmiştir. Bu tutumda, önceki sağlık uygulamalarının oya tahvil edilmesi rol oynamıştır. Tam Gün Yasası’nın kısmen iptali sonucu Sayın Bakan kontrolünü kaybederek hekimlere karşı halkı kışkırtma yolunu seçmiştir. Muayenehanesi olan tüm hekimlerin suistimalci olduğu iddiası bunun bir örneğidir. Bunu yapanın ‘Hekimlik Andı’na sadık kalacağına söz vermiş bir hekim olmasına inanmak zordur.
* * *
Her meslekte olduğu gibi mesleğini kötüye kullanan hekimler olabilir. Ancak bunu tüm hekimlere genellemek dürüst bir davranış mıdır? Sayın Bakan kendi muayenehanesini de bu amaçla mı kullanmıştır? Tüm hekimlere iftira atarak müfteri durumuna düşmüyor mu? İnanç sisteminde bunun yeri nedir?
Bugün yarım gün çalışan bir öğretim üyesi devletten sadece 1300 TL civarında maaş almaktadır. Buna karşın, muayenehanesinde insan çalıştırmakta, KDV, vergi ödemektedir. Bu durum Sayın Bakan’ı neden rahatsız etmektedir? Muayenehaneden hasta yatırmayı önlemenin birçok yöntemi vardır. Bu konuda hangi tedbirler alınmıştır? Üniversite veya devlet hastanesinde istediği hekime tedavi olmak isteyen hasta bu hakkını nasıl kullanacaktır?
Belli ki Sayın Bakan bu işi artık bir kan davası haline getirmiştir. Muayenehanesi olan hekimleri hasmı gibi görmektedir. Bu psikolojik durumun nedenlerini araştırmak bu yazının amacı değildir. Ancak, hekimlerin yakın zamanda, çoğu “yandaş” özel hastanelere çaresizce teslim olacakları bir dizi oyundan kurtulmak için mücadele etmeleri gerekeceği açıktır. Eğer Sayın Bakan kızmazsa!
* * *
Gerçek çözüm ise hekimlerin Ankara’dakilerin küçük hesaplarına alet edilmemelerinden geçmektedir.
Bırakın her hastane, her üniversite kendi ihtiyacını kendi belirlesin.
Bazı kurumlar belki tam günü esas alacak, diğerleri ise yarı zamanlı çalışmaya da imkân tanıyacaktır. Halkı da, hekimleri de tatmin edecek çözümler üretilecektir. Biraz akıl, hoşgörü ve ağırbaşlılık sanırım çözümü getirecektir.”
Yazarın Tüm Yazıları