CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün, Köşk’teki ilk "sivil" kabullerinden biri Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir ve oda yönetimiydi. Kabulde Gül’ün, Dışişleri Bakanı’yken Dubai’deki bir Türk işadamının kazandığı ihaleyle ilgili sorunu çözmesi gündeme elmişti.
İşadamları, Cumhurbaşkanı Gül’ün bakanlığı sırasında yurtdışına bir büyükelçi ya da konsolos atandığında görev yerine gitmeden önce mutlaka ticaret ve sanayi odalarına uğranmasını önerdiğini hatırlatmıştı.
İşte bu kabulden kısa bir süre sonra, ASO’nun Çetin Emeç Bulvarı’ndaki merkezinin kapısı çalındı.
Tesadüf bu ya, Dubai Başkonsolosluğu’na yeni atanan Murat Yavuz Ateş, ASO Başkanı Özdebir’e "Dubai’ye gidiyorum. Sizin için yapabileceğim birşey var mı?" diye sormaya gelmişti.
ASO Başkanı Özdebir. Cumhurbaşkanı Gül’ün Köşk’e çıkmasına karşın bakanlığı sırasında başlattığı geleneğin sürmesine sevindiklerini söylüyor.
Enerji Müsteşarı neden emekli oldu
SAMİ Demirbilek, bir hafta öncesine kadar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı’ydı.
Elekrik zammı, arz güvenliği gibi kritik konuları tartıştığımız hafta dilekçesini verdi ve emekli oldu.
Enerji Bakanlığı, her anlamda stratejik bir bakanlıktır.
Üst düzeydeki pozisyon değişikliklerinin derinlik içerme ihtimali yüksektir.
Sami Bey’e neden emekli olduğunu sorduğumuzda, önce "Bazı iç sıkıntılardan" sözetti. Ama ayrıntı vermedi.
Bakan Hilmi Güler ile arasında bir anlaşmazlık olup olmadığı sorumuza "Hayır bizi müsteşarlığa getiren odur. Hilmi Abimizdir. Aramızın kötü olması sözkonusu bile olamaz" dedi.
Peki o zaman? "Bu bir nöbetti" dedi "Oturduk konuştuk, eldeki veriler emekli olmamızı gerektiriyordu. Benim için de kendileri için de iyi oldu" diye ekledi.
Bu konuşmadan akılda kalanlar sıralıyorum: İç sıkıntılar, eldeki veriler, nöbet, iki taraf için de iyi olması...
Belki gerçekten ne olduğunu bir gün öğreniriz...
Güler Hanım opera istemişti
Ramazan’la fasıl geldi
SABANCI Holding CEO’su Güler Sabancı’nın, amcası Sakıp Sabancı’nın vefatından sonra başlattığı Ankara turu ve ardından verdiği resepsiyon, geleneğe dönüşme yolunda.
Güler Hanım, 2004’den bu yana her eylülde Ankara’ya gelip bakanlarla görüşüyor. Akşamında da Hilton-Sa’da siyaset, diplomasi ve basın temsilcilerine resepsiyon veriyor.
Güler Sabancı, geçen yılki davetin bitiminde, Marko Polo Salonu’nda çalışma arkadaşlarını toplayarak, bu yıl için "Ankara’ya yaraşır" bir müzik istemiş ve bunun "opera" olmasını talimatını vermişti.
Ancak Sabancı’nın bu niyetinin gerçekleşemeyeceği anlaşıldı. Çünkü bu yılki resepsiyon Ramazan’a denk geldi. Sadece günü değil, saati de. Davetiyesinde iftar ya da Ramazan’ı çağrıştıran bir ifadeye yer vermeyen Güler Hanım, oruç tutan konukları düşünerek, resepsiyonda, kanepelerin yanısıra geleneksel iftar menüsüne de yer vermişti.
Arya ile oruç açmanın ahenkli olmayacağı düşünülmüş olmalı ki, iftar ve gece boyunca fasıl çalındı.
Önceki üç resepsiyonda, kendi üretimi Gülor şarabını tercih eden Güler Hanım bu resepsiyonda elma suyunu tercih etmişti.