İLK devre bittiğinde skorun 42-35 Sırbistan’ın lehine olmasının şokunu, hem oyuncularımız hem de seyircilerimiz yaşıyordu.
Takımımız bugüne kadar oynadığı tüm maçları önde götürdü, -kısa süreli Porto Riko maçı hariç- ne kendileri ne de seyirci bu duruma antrenmanlı ve hazırlıklı değildi. Bir basketbol maçında geri düşmek ve hatta belki de maçın sonuna kadar geride gidip son bir dakikada maçı almak çok doğaldır. Yeter ki bu direnç ve disiplin kaybedilmesin, maçın sonuna başa baş girilsin. Fark, 3 sayı yüzdeleri Devre bittiğinde düşüncelerim bunlardı. Ve gerçekte de işler çok kötü gözükmüyordu. Tüm istatistik veriler birbirine çok yakındı, ancak aradaki fark Sırplar’ın 3 sayı yüzdelerinden kaynaklanmaktaydı. Sırplar ilk yarı iyi ve dirençli bir takım olduklarını göstermiş. Bize ise devre arasında işleri daha sıkıya almamamız gerektiğinin mesajını vermişti. Üçüncü periyot; 1. ve 2. periyotların benzeri bir şekilde gelişti. Can alıcı penetre Tek farklı kısmı, bizim bu periyodu 25-21 önde bitirmemiz oldu. Artık her şey maçın sonuna kalmıştı. Periyot bitimine 6 dakika kala alan savunması silahını da çekmiş, verimli geçecek yani atmadan atacağımız 3-4 hücum/savunmalı bir seri bekler olmuştuk. Son periyot çok gergin ve çekişmeli geçerken bir ara 4 kısalı sistemi bile denedik. 78-75 öndeyken Hido’nun 2 dakika kala yaptığı şut seçimi çok kritikti. Son saniyelere girerken Kerem’in can alıcı penetresiyle finale çıktık. Uzun süre geride götürdüğümüz maçı önceden belirttiğim gibi direnç ve disiplinle kazanıp finale çıktık. Bu başarının çok büyük olduğu kanısındayım. Durant’ı durdur Bugün final maçında Kevin Durant’ı tutarsak şampiyon olmamızın büyük bir ihtimal olduğunu düşünüyorum. ABD’nin skorlarına baktığımızda maçı kazanma anahtarının Durant’ın savunulması olduğunu çok net olarak söyleyebiliriz. Yani kısaca Durant’ı durdur, şampiyon ol!