22 Ekim 2008
ARSENAL ile Fenerbahçe arasında büyük fark var. Bu dün gece sahada bariz belli oldu. Bu fark kalite ve siklet farkıydı. Öncelikle, İngilizler Fenerbahçe’yi hiç önemsememiş. Adamlar idman bile yapmadı. Özel bir maça gelmiş gibi geldiler, 3 puanı çok rahat aldılar ve gittiler. Onlar için dün geceki maç güzel bir antrenman oldu. İyi ki de böyle oynadılar ve fark büyük olmadı. Bu kadar yavaş oynayan, organize olamayan Fenerbahçe nasıl maç kazanacak? Kazansa da zaten sürpriz olur. Sarı lacivertliler dün gece mücadele etti ama direnci bu kadar. Gol pozisyonu da buldular. O kadar basit goller yediler ki olacak şey değil. Kocaelispor da bu tür goller buldu.
Fenerbahçe savunmasının orta göbeğindeki iki adam Lugano ve Edu, rakibin ekmeğine adeta yağ sürdü. Bunlar bir de en güvenilir isimler. Ne dönebiliyorlar, ne kademeye giriyorlar, ne de adamlarını kontrol ediyorlar. Böyle goller yiyen Fenerbahçe’nin başarılı olabilmesi de beklenmemeli. Böyle oynarsan, Şampiyonlar Ligi’nde mücadele etmenin zevki de kalmıyor. Hem seyirci için hem de futbolcu için.
Ağırlığı yok
Rakip topu çok iyi kullanan bir takım. Böyle bir takıma karşı oynamak zordur. Sağ tarafta Gökhan dışında varını, yoğunu ortaya koyan yok. Güiza net pozisyonlar buldu ama sadece birini değerlendirebildi. Fenerbahçe’de kurtarıcı olarak Ali Bilgin ve Burak oyuna giriyor. Yedek kulübesi bu kadar zayıf bir takım nasıl maç kazanacak? Büyük takımsan, kulübenin de ağırlığı olacak.
Deivid gibi bir oyuncunun olmaması Fenerbahçe’yi olumsuz etkiledi. Sezon başından beri onu mumla arıyorlar. Geriye yardım ediyordu, hücumda ağırlığını koyuyordu, gol atıyordu, attırıyordu. Vederson da sol tarafı rahatlatan bir isimdi. Roberto Carlos o varken daha etkiliydi. Eleştiriliyor, bir şeyler yapmak istiyor ama eski gücü yok.
Fenerbahçe iyi bir takım değil. Defalarca yazdık, söyledik. Fenerbahçe öncelikle düzgün bir takım haline gelmeden, düzlüğe çıkamaz. Aragones hala bu takımı tanımamış. Fenerbahçeliler çok da üzülmesin dün geceki yenilgi için. Rakip ile arada büyük fark vardı. Ama şu da bir gerçek ki bu Fenerbahçe, eski Fenerbahçe değil.
Yazının Devamını Oku 21 Ekim 2008
Mustafa Denizli yönetimindeki ilk maçında Gençlerbirliği'ni farklı geçen ve lider olan Beşiktaş'ta ne değişti? DEĞİŞEN fazla bir şey yok. Beşiktaş'ın oynadığı futbol gene aynı. Mustafa Denizli ile birlikte biraz hava yakalamışlar o kadar. Ama, daha iyi olacakları da kesin.
Beşiktaş için yeni hocasıyla çıktığı ilk maçta galibiyet çok önemliydi. Gençlerbirliği'ni de deplasmanda yenerek hem morallendiler hem de liderlik koltuğuna oturup rakiplerine gözdağı verdiler. Bu, hem futbolcular hem de Mustafa Denizli adına çok olumlu.
Beşiktaş'ın attığı goller bariz defans hatalarından geldi. Tello'ya gelen topa Gençlerbirliği oyuncusu ıska geçiyor. Şilili mükemmel vuruyor ve takımını öne geçiriyor. Bu her zaman olmaz. İkinci golde ise rakip kaleci serseri mayın gibi ceza alanı içinde dolaşıyor. Sivok kafayı vuruyor, kale içinde kimse yok. Kaleci, defans ve bütün takım izliyor golü. Üçüncü golde de Nobre, rakibiyle birlikte topa yükseliyor. Çok da sert olmayan bir vuruşla ağları havalandırıyor.
Beşiktaş, çabuk kontratağa çıkıyor ve çabuk kapanıyor. Bunlar doğru olanlar. Farkı çok erken yakaladılar. Zaten maçı da erken kopardılar, skor rahatlığına ulaştılar. Ancak, 3-0 galip durumdaki bir takım, deplasmanda olmasına rağmen kendi seyirci desteğini de arkasına almışken bu kadar rakibe top hakimiyeti vermemeli. Topu kullanan Gençlerbirliği. Bundan sonraki maçlarda top hakimiyetini de ellerine geçirdiklerinde şampiyonluğun en büyük adayı olurlar.
Herkes, Mustafa Denizli'nin sistem üzerinde değişiklik yaptığını söylüyor. Sistem öyle kolay kolay oturmaz bir takıma. Aradaki fark şu, Mustafa Denizli rahat ve güleç yüzlü. Bu oyuncularına da tesir ediyor. Ertuğrul Sağlam ise stresli durumdaydı. Bu takıma da yansıyordu.
Beşiktaş, daha mı iyi olur, her zamanki gibi mi devam eder bunu zaman gösterecek. Bir maçta Beşiktaş'ı göklere çıkarmak yersiz olur. Hem Mustafa Denizli için hem de siyah beyazlılar için bu şu an için çok erken.
Yakışanı yapmalılar
İlk deplasman galibiyetini Kocaelispor önünde alan Fenerbahçe'yi hayati Arsenal maçı öncesi neler bekliyor?
FENERBAHÇE'nin çok büyük problemleri var. Oynadığı oyun, futbol anlayışı ve topu kullanma becerisi her maç sonrası masaya yatırılmalı. Oyun oynamıyorlar, futbol anlayışları yok ve top kullanma becerisinden de yoksunlar. Dahası da koca Fenerbahçe'nin yedek kulübesinden gelip, oyunu değiştirecek bir ismi yok. Sahaya sürülen takımdan 5-6 oyuncu sarı lacivertli formayı asla giyemez. Fenerbahçe'nin kadrosu hiç bu kadar beceriksiz ve zayıf bir duruma düşmemişti.
Hep söylüyorum. Fenerbahçe standart bir takım olmuş. Tarih boyunca böyle olmadılar. Hep üst düzey oyuncuların oynadığı, seyir zevki veren bir takımdı F.Bahçe. Ama, bugün için o konumda değil maalesef.
F.Bahçe önce haddini bilecek. Elindeki malzemeye göre rakibinden daha fazla koşacak. Kazanmak için her şeyi yapacak. Canını dişine takacak. Ama bu takım skor avantajı da yakalasa, mağlup oluyor. Ligde 7 hafta geride kaldı, 4 mağlubiyeti var. Buna da önlemi Aziz Yıldırım ve yönetim alacak.
Şampiyonlar Ligi'nde kaderlerini belirleyecek Arsenal maçı öncesi tablo bu. İngilizler, maçı kazanmak için geldilerse kazanırlar. Ama, Fener karşısında bir puanı yeterli görürlerse, buradan elleri boş da dönebilirler.
Sarı lacivertli oyuncuların da çok hızlı oynayan Arsenal karşısında yapacağı fazla bir şey yok. Bu maç Kocaelispor sınavına benzemez. Farklı bir maça çıkacak sarı lacivertliler.
Son görüntüsüyle Fenerbahçe'nin şansı yok gibi. Ama, bu görüşü değiştirecek olan da futbolcular. Sahadaki mücadele her şeyi belirleyecek. Çıkıp, kendilerine yakışanı yapmalılar.
Direnmeleri çok zordu
Sezon başından beri flaş sonuç alan Trabzonspor, Galatasaray karşısında neden çöktü?
GOLLERİ art arda kalelerinde gördüler. Zaten, mükemmel oynayan bir Galatasaray karşısında da yapacak bir şeyleri yoktu. Bu kadar çabuk oynayan ve topu kullanan Galatasaray'a karşı direnmek de zor.
Onlar değil kim olsa bu sonucu alabilirdi. Galatasaray'a deplasmanda yenildiyse, Avni Aker'de yenebilecek bir takım Trabzonspor. İmkanları olan bir ekip bordo mavililer. Bir yenilgiyle dağılacaklarsa ve o yakaladıkları havadan uzaklaşacaklarsa zaten şampiyonluk yarışının içinde de olamazlar. Trabzonspor seyircisine şimdi destek anlamında büyük iş düşüyor.
Kalli, Skibbe'nin şansı
G.Saray, Trabzon engelini farklı geçerken Skibbe'nin yüzünden düşen bin parçaydı. Yönetimle sorunları olan Alman hoca ligin sonunu getirebilir mi?
BU Galatasaray Yönetimi’nin bileceği bir iş. Böyle farklı galibiyet alan ve iyi oynayan bir takımın hocası neden değiştirilsin?
Trabzonspor'a öncelikle futbol oynatmadılar. Birkaç pozisyon verdiler ama rakip de Trabzonspor. Ancak, topu rakibe vermediler. Kendi kontrollerine alıp, üstünlüklerini kabul ettirdiler. Çok koştular, daha iyi top kullandılar ve kazandılar. Sahadaki Galatasaray'a diyecek bir söz yok.
Skibbe tarafından bakarsak, yardımcıları görevden alındı ve yönetim ile arasında pürüzlerin olduğu bir gerçek. Ancak, yöneticiler eski hocaları Kalli'den "Teknik Danışman" olarak faydalanıyorsa bu bence doğru. Bu, Skibbe açısından da fevkalade olumlu bir olay ve büyük şans. Olympiakos'u takip eden Kalli, Skibbe'ye rapor veriyorsa bu G.Saray için artı demektir. Kalli bazı şeyler önerebilir. Bu da olumlu şeylerdir.
Bu durum ne Kalli'ye paye kazandırır ne de Skibbe'yi şamar oğlanına döndürür. Yönetim böyle bir olayı gerçekleştirdiyse onları kutlamak lazım.
Trabzonspor maçı Olympiakos sınavı öncesi şunu gösterdi: Galatasaray bu temposuyla ve süratiyle Yunan ekibini yener. Olympiakos öyle ahım, şahım bir takım da değil zaten. Evinde de çok şanslı. Zaten iddialı olabilmek için de seyircisi önündeki maçları kazanmak zorunda.
Yazının Devamını Oku 19 Ekim 2008
BU Fener takımı moralsiz, kaliteli kadrosu yok. Giren adamlar maçı kurtaramaz. Dünkü maçı son dakika golüyle kazanmaları da bir şey ifade etmez. Orta sahası yok, topu kullanamıyor. Oyun başlıyor, topu ayağına alan ilerideki Güiza’ya şişiriyor. Güiza üç adamın arasında ne yapacak? Allah’tan Güiza, Semih’in güzel pasında nefis bir gol attı, bir de son dakikada Semih’e galibiyet golünü attırdı. Uğur Boral’a güzel bir pas verdi. Uğur enteresan bir adam. Bir sürü saçma sapan şey yapıyor, ama muhteşem vurup golü yaptı.
Fenerbahçe, dün kazandı ama bu takım bu ligi götüremez. Fenerbahçe Futbol Takımı’nın 11 oyuncusundan 6’sı sarı lacivertli takımın formasını giyemez. Çok standart bir takım Fenerbahçe. 2-1 galip durumda farkı artırmak şöyle dursun skoru bile koruyamıyor. Bu şekilde bir sürü maç kaybetti. Demek ki kondisyon eksikliği var. Onsekizin içinde ıska geçen defans olur mu? Araya atılan toplar Edu ile Lugano’nun en büyük zaafı. Kocaelispor dün bu şekilde güzel bir gol attı.
Kadrosu iyi değil
Bu Fener takımı, bu elindeki kadroyla en fazla rakibinden daha fazla mücadele eder, en fazla maçı kazanır, bunu da becerikli oyuncularıyla yapar. Tıpkı dün olduğu gibi. Antrenör elindeki imkana göre en iyi kadroyu çıkarıyor. Senin takımının iki açığı ne yaptığını bilmiyor. Allah’tan tek santrfordan ikiye döndüler. Semih, Güiza’ya, Güiza da Semih’e gol attırdı. İkisi yan yana oynayınca daha verimli oluyorlar. Güiza topa nasıl vurulacağını dün attığı golde gösterdi. Fenerbahçe alarm veriyor. Bu nasıl düzelecek? Ben bu oyuncularla pek mümkün görmüyorum. Sürekli maç kazanması için şansının olması lazım. Gol pozisyonuna girmiyor ki, şansı olsun. Kaçırdı diyelim, öyle pozisyonlar da fazla yok. Ne defansta topu kurabiliyor, ne de çabuk oynayabiliyor. Bunları yapması için kaliteli bir kadrosunun olması lazım. Fenerbahçe’nin kaliteli bir kadrosu yok. Bunu herkes kafasına soksun.
Fenerbahçe’nin dünkü görüntüsüyle kazanması bir şey ifade etmiyor. Güzel olan taraf, Semih’le Güiza’nın anlaşması ve gol atmaları.
Yazının Devamını Oku 16 Ekim 2008
BİZİM A Milli Takım, futbolcu kalitesi olarak rakipten üstün. Biz topu aldığımız vakit düşünüyoruz, adamlar çabuk oynuyor. Fizik kapasiteleri üstün. Niye üstün? Çünkü biz yavaş oynuyoruz. Böyle olunca da boş adam bulamıyoruz, top tekniğimiz ortaya çıkmıyor. Karşı karşıya üç tane net gol kaçırıyoruz. A Milli Takım oyuncusuysan bunları atacaksın. Hele Yusuf’un kaçırdığı bir gol var, olacak iş değil. Ya Halil Altıntop’un kaçırdıklarına ne demeli? Avrupa’da oynayan bir futbolcunun böyle poziyonları gol yapması lazım.
Türkiye’de bir futbol anlayışı var. Topu geriye verdikleri vakit zannediyorlar ki, iyi oynuyorlar. Kenarlara veriyorlar, sanıyorlar ki açıklar çizgiye inip orta yapacaklar. Senin iki bekinin önündeki açıklar ne iş yapar? Kaleye şut atamazlar, çizgiye inip tehlikeli ortalar yapamazlar.
Estonya’nın bir takım kaptanı var, havadan atılan her topu aldı. Öyle olduğunu görüyorsun niye şişiriyorsun? A Milli Takımımız’ın bu maçı kazanması lazım. Bu kadar yavaş oynayarak maç kazanılmaz. Çabuk oynarsan becerikli ayakların ortaya çıkar, rakip de ikili mücadeleye giremez.
Nasıl kazanacaksın?
Bu A Milli Takım, buradan puan kaybederek dönüyorsa günahtır. Mücadele eden, koşan, varını yoğunu ortaya koyan, tekniği zayıf bir takımla oynadık. Saha da güzel. Daha ne istiyorsun?
Geçen maçın en iyisi Sabri, sağdan korner atıyor, top solbekin ayağına geliyor. Bunu bir kere değil, üç kere yapıyor. Topa vuramıyor. Halbuki o, bu takımda toplara iyi vuran oyuncuların başında geliyordu.
Mevlüt’ün kaçırdığı gol pozisyonu için söylenecek bir şey bulamıyorum. Karambole girdi, soldan sağa dönmeye çalıştı, ayağının dışıyla bıraksa Kazım boş kaleye golü yapacaktı. O terse dönüyor, yani oyunu göremiyor. Yazık, çok yazık. Diyoruz ki: "A Milli Takım rahat kazanır." Bizimkiler topu kullanamıyorlar ki... Topu kullanamadıkları için de becerilerini ortaya koyamıyorlar. Demekki bu takımın becerisi yok. Oyunu istediği gibi hakimiyeti altına alamıyorsa burada boş yere konuşuyoruz demektir.
Bu oyunla, bu netice ile hiçbir yere gidemezsin. Girdiğin fırsatları değerlendiremezsen, Dünya Kupası’na nasıl gidersin? İnşallah bu kaçan fırsatları ileride golle sonuçlandırırlar.
Yazının Devamını Oku 14 Ekim 2008
A Milli Takım'ın Bosna maçındaki futbolu, çarşamba günkü Estonya karşılaşması için ümit veriyor mu? MİLLİ Takım kötü oynarken de kazanmaya başladı. Eksik kadroyla kazanmak takdir edilecek bir durum. Terim, enteresan bir adam. Beşiktaş'ta oynamayan Batuhan'ı A Milli Takım'da ilk 11'de sahaya sürüyor. Buna karşılık Almanya'da Schalke 04 gibi üst düzey bir takımda oynayan Halil Altıntop'u yedek soyunduruyor. Alman Ligi, bizimkinden aşağı mı? Trabzonspor'un santrforunu kadroya hiç almıyor. Egzantrik işler peşinde. Kendine göre bir şeyler yapmaya çalışıyor. Tüm bu yanlışlarına karşın A Milli Takımımız kazanıyor. Güzel olan da bu.
Batuhan genç bir oyuncu, fiziği de gayet iyi. Onu görmek istiyorsan hazırlık maçlarında oynat. Böylesine ciddi maçlarda kötü oynadığı vakit Batuhan'ı bitirirsin. Milli Takım'la ilişkisi yavaş yavaş kesilir. Batuhan'ı kaybedersen yazık olur. 17 yaşındaki bir çocuğu hemen harcama.
Her antrenör, çok sakatı olunca, "Biz 11 kişiyle sahaya çıkıyoruz" diyor. Diyor da, ligimizde o zaman yabancılara neden çok para veriliyor? Terim, elindeki oyuncuları motive etmek için bu şekilde konuşuyor ki, bu da çok doğal. Sahadaki oyuncu da alıştığı arkadaşı yerine bir başkasıyla oynadığı zaman rahatsız olur.
A Milli Takımımız, Estonya'yı deplasmanda da yenecek güçte. Bosna maçının ikinci yarısındaki performansı sergilerse neden kazanmasın?
Denizli, Beşiktaş'a büyük şans
Mustafa Denizli'nin gelişi Beşiktaş'ta neleri değiştirir? Siyah beyazlıların şampiyonluk şansına etki eder mi?
MUSTAFA Denizli, tecrübeli bir antrenör. Güler yüzlü, futbolcusunu iyi motive ediyor. Bu özelliklere sahip antrenörler futbolda çok önemlidir. Benim düşündüğüm kadarıyla oyuncular, Mustafa Denizli'den Ertuğrul Sağlam'dan daha iyi randıman alacaklardır. Duyumlarıma göre, Ertuğrul kampta kimseyle konuşmamış. Bir antrenörün eli futbolcuların üstünde olacak. Mustafa Denizli'nin oyuncularla diyaloğu iyi. Bu da doğal olarak randımanı artırır. Beşiktaş, ligdeki konumu ve kadro yapısı itibariyle şampiyonluğun güçlü adaylarından bir tanesi. Teknik direktör değişikliği ligdeki konumundan kaynaklanmadı. Avrupa'da aldığı farklı mağlubiyet sonucu elendiğinden dolayı antrenör değişikliği oldu. Beşiktaş, Ertuğrul Sağlam döneminde sahada mücadele ediyor, koşuyordu. Başka bir şey üretemiyordu. Mustafa Denizli farkını gösterecektir.
İşler düzelince Güiza fikir değiştirir
Güiza, F.Bahçe'de fazla ömürlü olmayacağını söylüyor. İspanyol santrfor bu şartlar altında kalırsa yarar sağlar mı?
FENERBAHÇE'de işler iyi gitmeyince, Güiza da bu durumdan rahatsız oluyor. Bu kadar popüler olan bir takım kötü neticeler alınca, gol yollarında etkisiz kalan bir futbolcunun böyle açıklamalar yapması doğal. Bu gidişat, yabancı oyuncuları va antrenörü de etkiler.
Güiza, kötü gidişten kendisini de sorumlu tutuyor olmalı. Diyor ki: "Benim burada faydam olmayacaksa, bu kadar uzun müddet kalmama gerek yok." Anladığım kadarıyla fikri bu. Takımda işler düzeldiği, her şey normale döndüğü vakit herhalde bu fikri değişecektir.
Skibbe'nin gitmesi için neden yok
İki yardımcısı görevden alınan Skibbe'nin G.Saray'daki geleceğini nasıl görüyorsunuz?
BENİM anladığım kadarıyla Galatasaray'ın teknik direktörü Michael Skibbe göreve başlarken yardımcılarını kendi seçmedi. Yönetim dedi ki: "Al bunlar senin yardımcıların. Birlikte çalışacaksınız." Skibbe de baktı ki, işler iyi gitmiyor, "Ben bu adamlarla anlaşamıyorum" deyince yardımcıları değiştirme yoluna gittiler.
Bu hamle, Michael Skibbe'nin gönderileceği anlamına gelmez. Eğer başarılı olamazsa gider, bu ayrı bir konu. Ancak, "Yardımcıları gitti, sıra Skibbe'de" diye bir şey söz konusu olamaz. Bu, tamamen yönetimin aldığı bir karardır.
Yazının Devamını Oku 7 Ekim 2008
Tarihinin en başarısız dönemlerinden birini geçiren F.Bahçe bu durumdan nasıl kurtulur? Yönetim ya da teknik kadroda değişim olmalı mı? FENERBAHÇE, bu kötü durumdan ancak sakat oyuncularının iyileşmesi ve devre arasında yeni transferlerin yapılmasıyla kurtulabilir. Bu kadronun yenilenmesi şart. Aragones ya da yönetimin gitmesi sorunu çözmez. Onlar, takımın kötü olmasını istemez. Fenerbahçe'nin iyi yerlere gelmesini istiyorlar ama ellerindeki imkanlar bu kadar.
Aragones'in sistemini eleştirebilirsiniz ancak İspanyol hocanın kariyeri de ortada. Fenerbahçe'nin mevcut kadrosu gerçekten çok kötü ve kalitesiz. Bunu kaliteli yapacak olan Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ve sarı lacivertli kulübün yönetim kurulu. Ara transferde bazı çok önemli Türk oyuncuları da alıp takıma takviye yapabilirler. Bu Fenerbahçe takımında, şu anda o formayı giyemeyecek en az sekiz tane oyuncu var.
Araya atılan toplar Galatasaray'ı yıktı
Dört-beş hücum oyuncusuyla sahaya çıkan G.Saray, Bursa'da neden kaybetti?
TIPKI Fenerbahçe'de olduğu gibi araya atılan toplar G.Saray'ın kalesinde büyük tehlikeler yaşanmasına neden oldu. Bursaspor'da Yusuf diye akıllı bir oyuncu var. G.Saray defansının arasına çok akıllıca toplar atıp arkadaşlarını gol pozisyonlarına soktu.
Galatasaray defansı bu topları kesemeyince kalesinde çok sayıda pozisyon gördü. Servet ve Meira gibi hava toplarına hakim, ikili mücadelelerde etkili stoperler araya atılan bu toplara müdahale etmekte yetersiz kaldılar. G.Saray'da bu tip topları kesen tek adam Mehmet Topal'dı. O da sakat olunca defansa yardım edecek, kesici rolünü üstlenecek kimse kalmadı. Geçen sezonlarda bu işi Song yapıyordu. Galatasaray'ın Bursa'da sahadan yenik ayrılmasının başlıca sebebi buydu. Sadece G.Saray'ın değil, Üç Büyükler’in ortak sorunu defanslarının arasına atılan toplar.
Beşiktaş, 5 senedir parasını sokağa atıyor
Beşiktaş'ın UEFA Kupası'ndan elenmesinin sorumlusu kim? Avrupa'ya veda eden siyah beyazlılar ligde ne yapar?
BEŞİKTAŞ, Avrupa'dan elendi diye sorumlu aramaya gerek yok. Siyah beyazlılar, Türkiye ligleri için iyi bir takım olabilir. Ancak, Avrupa'da mücadele edecek kalitede oyuncuları yok. Kadro Avrupa için tecrübesiz. Ümit bağladığımız Cisse oyunda bir var, bir yok. Ne tecrübesiyle konuşabiliyor, ne de kalitesiyle.
Tello'da büyük düşüş var. Holosko nereye koşacağının farkında değil. Bobo, eski Bobo değil. Beşiktaş defansı Türk takımlarına karşı iyi oynuyordu. Ukrayna'da süratli bir adam çıktı, domates gibi dağıldılar. Beşiktaş, 5 senedir yanlış transferler yapıyor, 5 senedir paralarını sokağa atıyor.
Kötü de oynasa kazanmayı biliyor
Trabzonspor, 25 yıllık şampiyonluk özlemine bu sezon son verebilir mi?
TRABZONSPOR, 6. hafta sonunda ligin zirvesinde. Son olarak Konya'da kötü oynadılar, geriye düştüler ama mücadele ederek 3-2 kazanmayı bildiler. Trabzonspor içeride olsun, dışarıda olsun çift santrforla mücadele ediyor. Gol atacak oyuncuları da var. Büyük takımlar kötü de oynasalar kazanmayı biliyorlar.
Türkiye'de oynanan futbol kötü. Kafaların değişmesi lazım. Ligde sadece 4 takım şampiyon oldu. Trabzonspor da bunlardan biri. Neden olmasın, yine olabilirler. Anadolu takımları da artık uyandı. İyi transferler yapmaya başladılar. Bursaspor, Sivasspor, Gaziantepspor, Kayserispor iyi yolda.
Yazının Devamını Oku 6 Ekim 2008
FENERBAHÇE iyi bir takım değil. Futbol oynama mantaliteleri de iyi değil. Becerikli ayakları da yok. Bir tek Alex vardı, o da omuzundan sakatlandı. Emre dersen, sakatlanıp oyundan çıktı. Güiza tek başına ne yapabilir ki? Sarı lacivertliler ne akın yapabiliyor, ne de topu kontrol edebiliyor. Ancak seyircinin desteği ile ite kaka bir şeyler yapabilirse diye bakıyoruz. O da çok zor. Karşısında akıllı, iyi organize olmuş, güçlü bir kadrosu olan Kayserispor var.
Fenerbahçe geride pas yaptığı vakit ne yapıyor? Kayserispor’a "Sen iyice kapan. Ben sağdan, soldan gelmeye çalışırım" diyor. Yine de gelemiyor. "Yaptığım ortalarda bir tek Güiza var. O da bir şey yapamaz" diyor. Bir takım bu kadar çok geriye oynar mı? Bakıyorsun yedek kulübesine, Fenerbahçe’nin oyunu değiştirecek futbolcusu yok. Kafaya çıkıyorlar, vuramıyorlar.
Bu orta saha ile bu top kontrolü ile bu futbol bilgisi ile, bu oyuncularla Fenerbahçe takımı bir şey yapabilir mi? Fenerbahçe takımı bu görüntüsüyle ikinci, üçüncü sınıf bir takım. Fenerbahçe dün fark yediği Kayserispor ayarında değil. Kimse kimseyi aldatmasın. Yöneticisi, seyircisi artık buna kendini alıştırsın. Bu bir gerçek.
Fener’in içi boş
Bir takım dolu bir takım olur, çok iyi mücadele eden oyuncuları olur, kötü de oynasa maçı kazanır. Fenerbahçe bu görüntüsüyle iyi de oynasa maç kazanamaz. Roberto Carlos 35 yaşına gelmiş. İsmi ile cismi ile top oynuyor. Fenerbahçe onun yerine oynatacak bir oyuncu bulamıyor. Neymiş efendim, Roberto Carlos, eski Roberto Carlos değilmiş. Eski Roberto Carlos olsa burada ne işi var? Hala Real Madrid’de oynuyor olurdu. Lugano durup dururken piyasada yok. O da sakat. Bu kadar çok sakatı olan takımda çalışma düzeni iyi değil demek ki.
Fenerbahçe’nin kenarlarda oynayan iki oyuncusu var. Biri Kazım, diğeri Uğur Boral. İkisinin de ne yaptıkları belli değil. İleri çıkmaya çalışıyorlar, topu dağlara taşlara vuruyorlar. Bu Fenerbahçe nasıl maç kazanacak? Doğru düzgün pas veremezsen, orta yapamazsan, şut atamazsan rakip kaleye gidemezsen ne yapabilirsin ki? Bu söylediğim şeyleri ancak iyi bir takım yapabilir.
Kayserispor, araya biraz çabuk bir oyuncu soktu. Aghahowa fırsatçılığını gösterip, defansı dağıttı, 3 tane de gol atıp Kayserispor’a farkı getirdi.
Fenerbahçe kalecisinin toplara ne zaman çıkacağını, nasıl duracağını bilmesi lazım. Bir de takım kaptanlığı vermişler. Bir futbolcunun takım kaptanı olması için o takımı idare etmesi lazım. Volkan kendini idare edemiyor ki?
Yazının Devamını Oku 1 Ekim 2008
FENERBAHÇE anlaşılır gibi değil. Şöyle bakıyorum da takıma, gücü yok. İlk yarıda tek bir pozisyon yok. İleride çoğalamıyorlar ve tehlikeli olamıyorlar. Kondisyon sıkıntısı yaşamadıkları ortada ama ağırlıkları yok. İyi top kullanan bir takıma karşı, çabuk oynayan bir ekibe karşı mücadele ettiler. Ümit beklenen oyuncular ortada yok. Başta Alex ve Emre. İkisinin de iyi oynamaları şart. O zaman Fenerbahçe de iyi olacak. Emre sahada yok. Alex sürekli geriye oynuyor. Bir defa ara pas verdi o da ikinci yarının ortalarında. Emre pır pır koşuyor ama ayakta kalamıyor. Hep yerde.
F.Bahçe evinde oynamasına rağmen etkili olamıyor. Santrforunu kullanamıyor. Güiza’yı pozisyona sokamıyor. Bunun yanısıra topu da kullanamıyorlar. Sürekli geriye oynuyorlar.
Koca takıma bakıyorsunuz oynayan üç kişi var. Başta Gökhan. Edu ve Lugano’nun sürekli kademesine girdi, tehlikeleri önledi. Bir de sağ taraftan akın yapmaya çalıştı. Çocuğa yardım eden yok. Diğerleri Selçuk ve Maldonado. Bütün yük ikisinin üzerinde. Muhteşem ve mükemmeldiler. Mücadele hırslarıyla ayakta kaldılar. Ama o kadar. Üç kişiyle Fenerbahçe ne yapar? Korner ve frikik bile atamıyorlar. Üstelik duran topları en iyi kullanan adamlar var bu takımda. Ama o topu bir türlü kaldıramıyorlar. Barajda kalıyor veya rakibe çarpıyor, kafalarına gidiyor.
Geçen sezonu bırak
Fenerbahçe’nin eksiği çok. Hem oyun anlayışı, hem de kalite olarak çok aşağıdalar. Dinamo Kiev oyunun başında Edu’nun hatasından net bir pozisyon buldu o kadar.
Hala geçen seneki takımı konuşuyorlar. O takım artık sahada yok. İki takım arasında dağlar kadar fark var. Bir kere oyuncular aynı değil, hoca aynı değil. Bazı maçlarda geçen sene şansı da yanındaydı Fenerbahçe’nin başarılı oldu. Bu sene o da yok.
F.Bahçe zannedildiği gibi güçlü bir takım değil. Hızlı oynayamıyorlar. Kötü bir takım yapılmış. Bütün problem burada. Yedekten gelip, oyunu değiştirecek bir tek isim yok. Bu takımı ateşlerse seyircisi ateşler ama onlara da umut veren bir takım yok sahada.
Her türlü imkan var. Paramız var diyorlar. Kurdukları takıma bak. Deplasmanı geçtim. Fenerbahçe evinde de bir şey oynamıyor. Bir puanla yetiniyor. Fenerbahçe için iyi şeyler söylemek çok zor.
Yazının Devamını Oku