Paylaş
Bu sorular kalp ve damar hastalıkları ile ilgilenen doktorların hemen her gün defalarca işittiği sorular. Birçok insan, toplumdaki her iki kişiden birinin ölümüne neden olan kalp damar hastalıklarından korkar, sakınmak için önlemler almak ister ama çoğu kez bu konuda başarılı olamaz. Zira bilinçaltımız
bize şunu telkin eder: “Aman gidelim bir doktora muayene olalım, bize bazı testler yapılsın da hasta olmadığımızı görelim, rahatlayalım.” Sonrası adeta halk arasındaki tabiri ile “eski tas eski hamam”dır. Kaldığımız yerden devam edelim. “Vur patlasın,çal oynasın.” Maalesef rutin bir poliklinik gününde, defalarca tekrar edilmiş (birçok laboratuvar neticesi elde var) ve kolesterol yüksekliği olduğu neredeyse onlarca kere görülmüş, ancak bu problemin çözümü ve dolayısı ile kalp hastalığından korunmak adına gerekli adımlar atılmamış; hekimler önerilerde bulunmuş olsa bile gereği yerine getirilmemiş pek çok hasta bulunmaktadır... Öyle düşünüyorum ki pek çok kişi doktora giderek, o an için bir kalp damar hastalığı olmadığı cevabını doktordan duymak istiyor ve bu şekilde içini rahatlatmayı hedefliyor. Asıl önemli olan önlem alınması eylemi savsatıyor. Bu aslında bir insan olarak anladığım bir davranış biçimi olmakla birlikte, kesinlikle tasvip edilmemesi gereken bir durum.
ÇOK İYİ ANLATILMALI
Özel Tınaztepe Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ozan Kınay konuyla ilgili şu bilgileri verdi:
“Biz hekimlerin hastalarına kalp damar hastalığını, risk faktörlerini çok iyi anlatması gerekir. Bu risk faktörleri çoğu kez hastalar tarafından direkt hastalık sebebi olarak algılanabiliyor. Kendi klinik pratiğimde, kalp damar hastalığının gelişimini kolaylaştıran risk faktörlerini hastalarıma anlatır iken, bir tarla ya da bahçenin bir çiftçi tarafından bakımının yapılması eylemine benzeterek söze başlarım. Birçok insan bilir ki bir tarlada bir tohum ya da fidenin ekilmiş olması, her zaman o tarladan iyi ürün alacağımız anlamına gelmez. Tarladaki tohumu genetik yatkınlığa benzetirsek, o tarlanın gübrelenmesi, sulanması veya çapalanması gibi bakım işlemlerini risk faktörlerine benzetirim. Eğer tarlada tohum olsa bile (biz genetik olarak kalp damar hastalığına yatkın olsak bile), bu hastalık tohumunun yeşermesi için kolaylaştırıcı bakım işlemlerinin yapılmaması, hastalık tohumlarının çimlenmesinin önüne geçecektir.
NELER YAPILMALI
Peki, nelerdir kalp damar hastalığı tarlasının bakım işleri, gübreleri? Hipertansiyon, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği, sigara içilmesi, şişmanlık, kötü diyet alışkanlıkları, hareketsizlik...
Bu kısaca özetlediğimiz risk faktörlerinin var olması durumunda, risk faktörlerinin ortadan kaldırılması için yılmadan savaşılmalıdır. Ancak işte gerçek hayatta bu savaş çoğu kez verilememektedir. Ama hekimler yüzünden, ama sağlık sistemi yüzünden ve belki en acısı ama hastaların bu konuda yeterince gayret sarf etmemeleri yüzünden birçok hastalık tarlası hem gübrelenmeye, hem sulanmaya, hem de çapalanmaya devam
etmektedir.
ASIL ÖNEMLİ OLAN
Bu günlük hayattan verdiğim örneklerle görünürde sağlıklı kişilere veya kalp hastalarına, hasta olmamak veya var olan hastalığın ilerlemesinin önlenmesi adına, durumun sadece ortaya çıkarılmasının yetmediğinin (hastalık olmadığının söylenmesi veya hastalığın teşhisinin konulmasının); asıl önemli olanın tedavi ya da koruyucu yaşam değişikliği önlemlerinin kararlı bir biçimde devreye sokulmasının ve ısrarla sürdürülmesinin olduğunun altını çizmek istedim. Tüm insanların sağlıklı bir yaşam sürmeleri temel dileğimdir.
Paylaş