Paylaş
İstatistiklere baktığımız zaman, kısırlık görülme sıklığının her geçen gün arttığını görebiliyoruz. Artık biliyoruz ki infertilite, yüzde 40 oranında erkekten kaynaklanırken, yüzde 40 oranında kadınlarda görülen sıkıntılar nedeniyle ortaya çıkabiliyor. Açıklanamayan kısırlık ile karşılaşan çiftlerin oranı ise yüzde 20. Durum böyle olunca kısırlığın belirtilerinin neler olduğu, özellikle kadın hastalarda nelere dikkat edilmesi gerektiğinin bilinmesi oldukça önemli. Bu nedenle çiftler bir yıl içinde çocuk sahibi olamıyorlarsa mutlaka infertilite sorunu olup olmadığını düşünmeli ve vakit kaybetmeden bir hekime başvurmalıdır. Şayet kadın yaşı 35’in üstünde ise bu süre 6 ay olarak değerlendirilmelidir. Çünkü bu hastalıkta zaman, maalesef ki kadınların aleyhine işlemektedir.
KISIRLIK VE KADIN YAŞI İLİŞKİSİ
Günümüzde ileri yaşlarda evlenme oranı oldukça arttı. Özellikle 35 yaşından sonra anne olmak isteyen kadınlar, yaşlarından kaynaklanan sorunlar nedeniyle kısırlık ile karşı karşıya kalabiliyor. Çünkü kadınların en doğurgan olduğu zamanlar, 20’li ve 30’lu yaşlardır. Yaşın ilerlemesiyle birlikte yumurtalık rezervlerinde azalma ve yumurtaların kalitesinde düşüş meydana gelmeye başlamaktadır. Kadının sağlıksız beslenmesi, sigara veya alkol kullanması gibi faktörler de yumurtalık rezervinin azalmasını hızlandırır. İlerleyen yaş sebebiyle yumurta tutunma şansı da azalmaktadır. Ayrıca 35 yaş üstü kadınlarda hamilelik sağlansa bile, erken doğum, düşük riski, dış gebelik ve bebekte meydana gelen anomali riski gibi sorunların gelişme olasılığı yükselmektedir. En önemli risklerden biri de infertilite tedavisinin başarısızlıkla sonuçlanabilmesidir. Bu nedenle kadınların gelecek planları yaparken ve çocuk sahibi olmayı hedeflerken, yaş faktörünü kesinlikle göz ardı etmemeleri gerekir.
KADINLARDA KISIRLIĞA NEDEN OLAN FAKTÖRLER
Doğal yollarla çocuk sahibi olamayan kadınlarda kısırlık nedenleri oldukça çeşitlilik gösterir. Hastalık, birçok faktöre bağlı olabileceği gibi tek bir nedene bağlı olarak da gelişebilir. Bundan dolayı kadın kısırlığının nedeninin çok iyi araştırılması gerekir. Yukarıda bahsettiğim gibi yumurta sayısının az olması ve rezervin düşük olması sorunlarının dışında yumurta rezervinin fazla olması yani Polikistik Over Sendromu durumu gelişmesi de kısırlık nedenleri arasındadır. Çünkü Polikistik Over Sendromu söz konusu olduğunda kadında çok yumurta olmasına rağmen hiçbir işe yaramadığı ve döllenemediğini anlıyoruz. Ancak iki durumda da endişelenmeye gerek yok. Çünkü günümüz modern teknolojileri ve tedavi yöntemleriyle her iki sağlık sorununun üstesinden gelinebiliyor. Özellikle erken menopoz hastalarına uygulanan akupunktur, detoks programları, vitamin ve mineral destekleri ile kişiye özel hazırlanan beslenme sistemleri, yüz güldüren sonuçlar verebiliyor.
ERKEN TANI, HAYALLERE GİDEN YOLU KOLAYLAŞTIRIR
Kadınlarda kısırlığa neden olan sorunlar maalesef ki daha bitmedi. Dikkate alınması gereken diğer sebepler arasında şunları sıralayabiliriz: Rahimde ve rahim ağzında bozukluklar, tüplerde meydana gelen sorunlar, adet düzensizlikleri, Endometriozis (Çikolata kisti), hormonlarla ilgili bozukluklar, doğumsal kaynaklı yapısal bozukluklar, erken menopoz, beslenme bozukluğu ve fazla kilolu olmak (obezite), vücudumuza aldığımız toksinler ve ağır metaller, kemoterapi veya radyoterapi gibi tedaviler almak, iyi veya kötü huylu tümörler, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, bağışıklık sistemiyle ilgili gelişen bazı hastalıklar, diyabet ve alerjik nedenler. Ancak iyi haber şu ki, kadınlarda kısırlığa neden olan sorunların birçoğu tedavi edilebiliyor. Özellikle erken tanı, her hastalıkta olduğu gibi kısırlık tedavilerinde de önemli bir detay.
TEDAVİDE AKUPUNKTUR VE FİTOTERAPİNİN YERİ
Bu sorun ile karşılaşan kadın hastalarda kullanılan destek tedaviler arasında akupunktur ve fitoterapi de yer alır. Yapılan birçok bilimsel çalışma, stresin infertiliteye neden olabileceğini göstermektedir. Ayrıca kısırlık tedavisi süreci, hastalarda anksiyete ve depresyonu tetiklemektedir. İşte bu noktada devreye akupunktur girmektedir. Çünkü akupunktur yöntemi, anne adaylarının korkularını, yaşadıkları kaygı ve stresi azaltarak, daha sakin ve huzurlu bir şekilde tedavi sürecini geçirmelerine yardımcı olur. Akupunktur, ayrıca adet düzensizliklerini, menopoz şikâyetlerini gidererek, rahmin daha verimli hale gelmesini sağlar. Fitoterapi de hormon dengelerinin düzenlenmesinde, yumurta kalitesinin yükseltilmesinde, yumurtlama düzeninin sağlanmasında, adet düzensizliklerinin giderilmesinde, miyom ve yine kısırlığa sebep olan polikistik over gibi hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.
Paylaş