Paylaş
Külkedisi Masalı’nı nasıl bilirsiniz? Kötü üvey anne, daha da kötü iki üvey kız kardeş, masala ismini veren çilekeş ‘Külkedisi’, yakışıklı prens, hızır gibi yetişen peri... Sonra balkabağı, camdan ayakkabı teki ve ‘mutlu son’... Masal klişelerinin işlediği; masum kızın yakışıklı prensle tüm kötülere rağmen buluşup evlendiği bir hikâye.
Performans sahnesinde 20 yılı deviren Hareket Atölyesi Topluluğu ‘Kül Kadın’da (2013-2016 seneleri arasında sahnelenmişti) ‘Külkedisi’nin kendi beden hafızalarında ve zihinlerinde bıraktığı tortuları çıkarıp masalı yeniden yazıyor. Yaşları 30-75 arasındaki kadınların üretimi olan bir hareket tiyatrosu bu. Proje için masala dair hafızalarında yer etmiş imgelerin yanı sıra İstanbul’un ‘Külkedisi semtleri’ dedikleri Balat, Cibali, Zekeriyaköy, Kocamustafapaşa, Erenköy, Beyoğlu, Kadıköy, Başakşehir, Kurtuluş, Gazi Mahallesi ve Heybeliada’dan farklı yaşlardaki insanlarla ‘Külkedisi’ üzerine yaptıkları röportajları da kullanmışlar.
Daha gerçek, daha boyutlu
Sekiz kadın parçalayıp yeniden, kendi dilleriyle aktardıkları masal üzerine düşünürken en büyük kılavuzlarıysa kadınlara ‘vahşi ruhu’ her daim hatırlatan ‘Kurtlarla Koşan Kadınlar’ın yazarı Clarissa P. Estes olmuş.
Bedenlerini bir kırkayak gibi birleştirerek başlıyorlar öyküye. Ve boş sahne üstünde bir dizi malzemeyle hareket, ses ve röportajların dış sesini de kullanarak bu masalı -yeniden- anlatmaya başlıyorlar. Bedenleri ve sesleri dışında kullandıkları malzemeler; taslar, mercimek, hamur, kül, yer bezleri ve tıpkı masal kahramanları gibi iki boyutlu olan, askılarındaki kostümlerden oluşuyor. Leyla Okan’ın etkileyici ‘kostüm’ tasarımları bir yandan da ‘kâğıt bebek giydirme’ oyununa yaptığı göndermeyle de çarpıcı bir etki yaratıyor. Röportajlardan sahneye taşınan ‘Külkedisi’ fikirleriyse ayrıca eğlenceli: “Bu dönemin cahil, kokoş kızları”, “Her prens gibi kolpa olduğunu düşünüyorum”, “Bence ‘Külkedisi’ masalı bir kendini beğendirme çabası”...
Bedenin hafızasına yoğunlaşıp kadınlık durumunu klasik bir masal üzerinden okuyan ve bedenin hatırladıklarını yine bedenlerinin hareketiyle dışarı çıkaran kadınlar var karşımızda. Kadının üzerine doğumdan itibaren (hatta doğumdan önce) biçilen ‘elbiseyi’ çıkarıp onun biçimsizliğini sergileyen kadınlar. ‘Kül Kadın’ın kadınları şüphesiz masallardakilerden çok daha gerçek, çok daha boyutlu, zihinlerini, kaslarını, gözlerini, seslerini kullanan, yaşayan, hareket eden kadınlar. Güzel kadınlar. İnsanın oyun bittikten sonra şu tatlı sloganı atası geliyor: “Sindirella gitme baloya, 8 Mart’ta haydi alana!”
Kadının üzerine doğumdan itibaren biçilen ‘elbiseyi’ çıkarıp onun biçimsizliğini sergileyen kadınlar.
Hareket Atölyesi Topluluğu
◊ Hikâye/Tasarım/Dramaturji: Hareket Atölyesi
◊ Sanat Yönetimi: Zeynep Günsür
◊ Hareket Yönetimi: Ece Ulutan
◊ Performansçılar: Deniz Yamanus, Ece Ulutan, Gizem Soysaldı, Gülsu Okay, Leyla Okan, Nilgün Günsür, Sibel Günsür, Zeynep Günsür
◊ Süre: 60 dk
◊ Nerede: www.hareketatolyesitoplulugu.com/kul-kadin/
KISA KISA...
Sekiz dakikalık bir ‘Fotoğraf’
Karantinanın ilk günlerinde Instagram üzerinden başlayan Bam İstanbul yapımı ‘Evde’ serisi sekizinci oyunla devam ediyor. Emre Yüksel’in yazdığı, Murat Mahmutyazıcıoğlu’nun yönettiği yeni oyun ‘Fotoğraf’ta Şeyma Gökçe Cengiz rol alıyor. Bir kırık aşk hikâyesi diyelim... Sekiz dakikanızı ayırmaya değecek bir performans.
Paylaş